MECLİS PAKETİ

YAYINLAMA: 06 Mayıs 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 05 Mayıs 2025 / 18.26

Osmanlı Devleti İstanbul’un fethedilmesi ile uğraştığı tarihlerde İtalya’nın bir kentinde, ihtimal Cenova kenti civarında, 1451 senesinde doğan Kristof Kolomb, denize olan aşkı nedeniyle olsa gerek, genç yaşta uzak denizlere açılmış. Britanya adalarına, Afrika’nın kuzeyinden başlayarak GANA’ ya kadar inmiş bir denizci olarak bilinir. Bütün hayali baharat yollarını bulmak için hep batıya gidilmesi gerektiğini düşünür. Böyle seyahatleri planlarken, çok zengin bir kadın olarak bilinen FİLİPA MONİZ PERESTRELO ile evlenmeyi başarır. 

Daha sonra LİZBON’a taşınır. Bütün amacı gemi ile uzak doğu ülkelerine yolculuk etmek için hep batıya gidip, gemi ile getireceği baharatlardan zengin olma duygusu ile 1492 de 3 gemi ile Kastilya’dan batıya doğru yelken açar. İki ay yolculuk sonrası, bugün bizim Amerika diye adlandırdığımız kıtaya yakın bir yerde, ihtimal Bahama Adalarına ayak basmış. 

Daha sonra geri dönen Kolomb batıya 3 sefer daha düzenlemiş. Baharat merkezi Hindistan’a ulaşmak adına yaptığı bu seferlerden dönüşte, BATI olarak bulduğu Kıta karasını herkese anlattığı için , bu kıta  bütün dünyanın ilgi odağı olmuş. 

Yine aynı dönemlere rast gelen bir başka kaşif ise İtalya’da dünyaya gelmiş bir başka İtalyan, AMERİGO VESPUCCİ, yeni kıtalarla ilgilenmiş, ve bu kara parçalarına yeni dünyalar anlamına gelen ‘MUNDUS NOVUS’ adıyla andığı kıta karasına yolculuk etmiş. Kendi adını verdiği ‘Amerigo’ kıta karasını bulduğunu, yazdığı mektuplarda dile getirmiş. 

Aslında sıcak su akıntılarının etkili olduğu bu rota da yelkenli gemilerle varılan yerin orta Amerika kıyıları olduğu tahmin edilmekte. Vespucci’nin Latince AMERİCUS diye adlandırdığı karanın 1500 lü senelerde yayınlanan haritada, aslına yakın bir çizim olmasa da batıda bulunan yeni ana karayı tasvir etmekte başarılı olmuş.  Herkes yeni, tam keşfedilmemiş bir kıtanın varlığını kabul etmiş. 

Vespucci, toplamda, yeni kıtaya dört sefer gerçekleştirmiş. Oradan topladığı esir halkı geriye getirdiği bilinir. Vespucci’nin iyi bir astrolog olduğu söylenir. Bazı takım yıldızlarını isimlendirdiği de doğrudur. Alfa Centauri ve Beta Centauri takım yıldızları ila CRUX takım yıldızlarını ait yıldızları, gök haritalarına işaretlemiş olduğu bir gerçektir.  

Yeni ana kıta keşfedildiği tarihten sonra, birçok ülke, başta İtalya olmak üzere, İngiltere, İspanya, Baltık ülkeleri, Fransa gibi ülkelerin, enteresan girişimleri, 16’ncı Yüzyıl ve sonrasında gelişmiş. Ülke içinde asayişi bozan, halkı kin ve nefrete iten, toplum yaşantısını lekeleyen katil, hırsız, düzenbaz ve eğitilemeyen insanları, gemilere bindirip, yeni kıta olarak bilinen AMERİCUS kıtasının, kıyı kentlerine götürüp bırakıldığı rivayet olunur. 

Bu arada Osmanlı kadırgalarının da bu modaya uyup, Akdeniz’den çıkıp batıya doğru gittiklerini ve burada buldukları adalara TURKS adını verdiklerini düşünmekteyim. Karayip adaları içinde TURKS & CAİCOS adaları bulunmakta. TURKS kelimesinin kaynağının, Osmanlı gemilerinin buralara gelmiş olduğunun bir işareti olabilir mi? Bilmiyorum. Ancak mutlaka bu modaya da Osmanlı Levent’lerinin uyduklarına inanırım. 

Hatta Osmanlı Devleti’nde, ülke içinde, bilhassa İstanbul şehrinde asayişi bozan, azılı katiller, isyancı kabakçıların liderlerini, gemilerle bu kıtaya gönderdiklerine de inanmaktayım.

Her ne kadar tam olarak ispat edilmemiş olsa da Amerika’ya, yine 1500’lü yıllarda, bırakılan bir gurup Türk’ler içinde ‘MEL’UN CAN’ adı ile anılan bir büyük gurup vardır. Bu gurubun hatta, ciddi bir de ekonomi kurumu bulunmakta MELUNCAN BANK’.

MEL’UN CAN ismi nasıl oluştuğu konusunda herhangi bir belge veya kayıt bulunmamakla birlikte, ismin aslında CANolduğu, kriminal bir geçmişi anlatan, MEL’UN, sıfatının eklendiğini düşünmekteyim. Şu bir hakikat olduğunu unutmamak gerekir, azılı kanun dışı insanların Yeni Kıtaya gönderilmesi esasına dayanan eylemlerde, birçok insan, bu yeni kıtada kendi köklerini başlattıkları hakikat bolsa gerek.

Günümüzde, ülkemizde 405 cezaevlerinin toplam kapasitesi 299,881 hükümlüyü barındırmaya yeterli olduğu söylenmekte. Ancak yine resmi verilere göre 403,060 kişi tutuklu ve hükümlü olarak bugün ceza evlerinde bulunmakta. Bu nedenle ülkemizde bu kadar yüksek rakamda tutuklu olmasında, bir şeylerin yanlış yapıldığını düşünmekteyim. Yahut hukuk sistemimizde önemli zayıf noktaların varlığını konuşmamız gerekir. 

Adalet Bakanlığı 2025 yılı bütçesinde 1.213 milyar lira bütçe ayrılarak, 11 yeni ceza evi yapımı için onay alındı. Biliyor musunuz tutuklu ceza evlerinde yatan toplam insanların sayısı, ülkemizde mevcut 30 ilin nüfusundan daha fazla. 

‘KANUN PAKEDİ’ ile cezaevlerinden katilleri, sabıkalıları salıveren bir iktidar, toplum içinde evlat katillerinin, hırsızların, uyuşturucudan tutuklu hükümlülerin serbest kalarak dolaşmasına ve tekrar suç işlemesine, hatta Ana Muhalefet Partisi Başkanına saldırmasına neden olmakta. Sayın Özel’e saldırıda, onu koruyamayan 8 adet bej pantolonlu erkek, 1 kadın korumanın, saldırıdan hemen sonra ortaya çıkmaları, sizce ne anlama gelmekte? 

Evlat katili ortada dolaşırken, suç işledikleri sabit olmayan siyasilerin, gazetecilerinde, hükümlü ceza evlerinde tutulmalarına herkes isyan etmekte. 

Hani diyorum ki, yeni bir kıta bulunsa da, ceza evlerindeki kapasite fazlası azılı hükümlüleri, bu yeni kıtaya gönderip orada serbest bıraksak da kurtulsak, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

MECLİS PAKETİ
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *