Çok Başlı

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Ülkemin her bir köşesinde binlerce yıllık tarihin yattığını, insan gezerek görerek yaşamakta. Yıllar önce 1963 senesinde Ereğli Demir Çelik Fabrikalarının kuruluşunda bir kaç arkadaşımla staj yapmaya gitmiştim. Serde gençlik ve delikanlılık vardı. Aklımızda yaz tatili içinde staj yapıp, aynı zamanda para kazanmayı hedeflemiştik. Beş arkadaş bu müstesna beldeye Ankara’dan uzun bir seyahat ile ulaşmıştık.

Düzce’ye gelmek dört saatimizi almış, oradanda burunlu bir köy otobüsü ile üç saate yakın bir zamanda Karadeniz Ereğlisi’ne vasıl olduk. Toz toprak içinde indiğimiz otelde ilk düşüncemiz, temizlenmek için yıkanmakdı. Bu kasabada ertesi gün inşaa halinde olan fabrikanın lojmanlarının bulunduğu yerdeki tahsis edilen yatakhaneye yerleşmek için koşturduk. Her gün tozlar içinde çalışmak bizi yormaktaydı, fakat böyle büyük bir tesisin temelinde ter dökmek, bizim için ayrıcalık olduğunun bilincindeydik.

Fabrika arazisinin bir köşesinde hergün iki defa gelip giden iki motorlu bir uçak için kısa bir pist vardı. Pistin hemen önünde denize girdiğimiz plaj, bizim için bir can simidi idi. Her gün toz toprak içinden çıkıp, doğru bu plaja gider, deniz girip, üzerimizdeki tozdan arınırdık. Yahutta biz arındığımızı zannederdik. Hatta bir kaç hafta sonra her aksam üstü gelen uçağın pilotuna rica edip Ankara seferine bizi almasını ve ertesi sabah geri dönüş seferinde tekrar geri getirmesi için rica bile etmiştik.

Ankara’ya geldiğimizde doğru Marmara hamamına gidip, kirden arınmak için kese yaptırıp, bir güzel uyku çektiğimizi hatırlarım. Üç ay gibi kısa bir zaman sürecinde unutulmayacak öyle hatıralarımız vardı ki, hatta bir seferinde azgın Karadeniz dalgaları içinde yüzme bilmeyen ve boğulması an meselesi olan bir polisi kurtarmıştım. Teşekkür etmek için bana bir örgü kravat hediye vermişti. Bu kravatı hala saklarım. Yörede geçirdiğim üç ay içinde günlük çalışma dışında yörenin tarihi hakkında araştırma yapmamıştım.

Geçtiğimiz bayramın ilk gününü bu şirin Karadeniz kasabasında geçirdim. Aslında Karadeniz Ereğli’si M.Ö. 2500 yılına dayanan eski bir tarihi olduğunu çok sonraları okumuştum. Bu yörenin insanları Truva Savaşları’nda savaşan halk olduğu söylenir. Ereğli ismi Herakles’ten gelmektedir. Grek mitolojisinde cehennem kapısında bekleyen ‘üç başlı’ canavar köpek Kerberos’un yakalanmasını sağlayan da Herakles’tir. Bu yörede Cehennem Ağzı Mağaraları, ölüler ülkesi tanrısı Hades’in ülkesine giriş yollarından birisine bağlı olduğundan, buraya giriş ve çıkış yollarını Hades kontrol eder.

Hatta ilk hiristiyanlık dönemine kadar insanların ibadet yeri olarak mağraları seçmeleri rastlantıdır ve bu yöre içinde geçerlidir. Antik çağda kehanet merkezlerinden biri olan mağralar, Herakles’in Kerberos’u yakalaması ve etkisiz hale getirmesinden sonra, yörenin adı Heracleia Pontika adı ile anılır. Bu olay aynı zamanda Anadolu’da bulunan başka antik kentlerde de coşku ile kutlanır hale gelir. Erken Hristiyanlık döneminde mağaralarda ibadet yapılması, Roma baskısından kaçış olarak kabul edilir. Hatta Anadolu’da bu izleri Göreme’de de bulmamız mümkündür.

Roma İmparator’u Trainaus döneminde Bitinya valisi olarak görev yapan Plinius, imparator’a gonderdiği mektupta Heracleia Pontika’da Hristiyanlık hareketinden bahsettiği söylenir. Yuhanna İnciline göre 12 havariden bir tanesi, belki de ilk havarisi Aziz Andreaos bu yörede görev yaptığı dönemde, Herakles’in üç başlı canavar köpek, Kerberos’un yakalaması kutlanmasının durdurulmadığı rivayet olunur.

Ülkemde ne kadar güzel hikayeler olduğunu, içinde yaşadığımız hayat içinde yeterince değerlendiremediğimizi düşünmekteyim. Bundan öte, güncel yaşadığımız hayat içinde ise sadece antik 3 başlı canavar köpek Kerberos değil, yaşamımızın içinde 2 başlılık bile sergilenmekte. Ulusal Bayram kutlanmalarının engellenmesi krizinin aşılmasında meydana gelen ‘iki’ başlılık, toplumu germekte olduğunu, Anıtkabir’e yürüyen halkın coşkusunu seyrederken, bazılarının gerçeği yok sayması, bana mitolojik Kerberos’u hatırlatır diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.






Çok Başlı