Ağlar mısın? Güler misin?

Fazla geride değil 2017 ve 2018 tarihlerinde orman yangınları, bugün gibi ülkemin ana konularının biri olarak yurdumun üzerinde kabus olarak durmaktaydı. Ormanlarla ilgili Bakanımız ise hepimizce malum insandı. Türkiye’de Orman bakanlığınca kurulan ve Orman yangınlarına müdahale edecek personelin eğitilmesi için İzmir de Tınaztepe’de, Fethiye’de, Buca’da ve Belek’te orman işçilerini eğitecek merkezler faaliyet göstermekteydi. Bu merkezlerde eğitimli eğiticilerin verdiği teorik ve tatbiki kurslarda, bir yangına nasıl müdahale edilir, nasıl koordinasyon sağlanır, hangi ekipmanların hazır olması gerekir, hangi giysiler kullanılır, planlama nasıl yapılmalı gibi teorik ve tatbikatlı eğitim verilmekteydi.
Ekipler nasıl oluşturulur, koordinasyonu sağlayacak ekip başlarının eğitim düzeyleri, ekiplerin koordinasyonu için çalışan kişilerin vasıflarının nasıl olması gerektiğinin, kanımca yazılı bir talimnamede kayıtlı olduğuna inanmaktayım. Yer ve havadan yapılacak çalışmaların koordinasyonunu sağlayacak kişilerde olmazsa olmaz vasıflarının ne olması gerek diye yine talimnamede belirtilmesi gerektiğine inanırım.
Bakın tanrıya dua ile yangın söneceğine inanan insanların hala var olduğu ülkemizde, bilim ve tekniğin öncelikli bir şart olduğuna inanan insanım. Ormanlık arazide ateş yakarsan rüzgar olsa da olmasa da, yangın riskinin her zaman yüksek olduğunu unutmamak gerekir.
Bugün gibi hatırlamaktayım, Türk Hava Kurumu’nun envanterinde 13 adet yangın söndürme için kullanılan ve her sortide 5.5 ton su boşaltabilecek kabiliyette bulunan CL 225 tipi uçaklar için:
Yetkili bakanın ‘Bu uçaklar artık demode uçaklardır, ben pilotum, daha iyi çözümler bulacağız’ diye ekranlarda Orman Bakanı olarak demeç verdiğinde, ne kadar liyakatsiz ve boş konuşma olduğunu düşünmüştüm. Aslında o koltuğun adamı değildi. Ayrıca Cumhurbaşkanı emrinde 16 uçak, Diyanet İşleri Başkanı emrinde zırhlı 6 adet araç yerine, keşki 20 tane çalışır yangın uçağımız olsaydı.
Çok Önemli bir belge 22 Ağustos 2019 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilen soru önergesinde Tarım ve Orman Bakan Bekir Pakdemirli’ye verilen soru önergesinde sorulan sorunun son paragrafı: ‘Tarım ve Orman Bakanlığı gibi önemli bir kurumda; teamül haline gelmiş önlemlerden vazgeçilmiş, uygulanan yanlış politikalar, liyakat dışı atamalar ile bakanlık her alanda olduğu gibi bilgi deneyim ve alan tecrübesinden yoksun kadrolara teslim edilmiştir. Bu yönetim anlayışı ormanlarımız bakımından ülkeyi adeta bir orman yangınları felaket alanına dönüştürmüştür. Her yangın alınmayan bir önlemi, yetersiz personel politikasını ortaya çıkarmıştır.’
Bu soru önergesine lütfedip cevap vermiş Orman Bakanı. Yazının tamamını buraya dökmek istemiyorum ancak Pakdemirli’nin 21 Aralık 2019 tarihinde vermiş olduğu cevabın son iki satırı, Tarım ve Orman bakanlığı politikalarını özetlediğine inanmaktayım: ‘Orman yangınlarıyla mücadelede görev yapan tüm personele işbaşı eğitimleri her yıl sezon öncesi verilmekte, personelin kişisel koruyucu güvenlik ekipmanları ve donanımları tedarik edilmektedir. Bakanlığımızca orman yangınlarına müdahalede yeterli sayıda araç, ekipman ve personel bulunmaktadır’. Bakar mısınız verdikleri cevaba?
‘Peki yaşadığımız günlerde orman yangınlarında hayatlarını kaybeden çalışanlar neden öldüler?’
Yangına karşı yeterli ekipmana sahip olmadıklarından orman yangını savaşında yaralanan ve hastanede yatan insanları ekipmanlar neden koruyamadı?
Köylü vatandaşlar da bu yangınla savaşa mecburen katılmışlar. Ne de olsa malları, hayvanları tehlikede olunca kendi hayatlarını riske atmışlar.
İzmir Tınaztepe’de bulunan Orman Yangınları Eğitim Merkezi 31 Mayıs 2019’da kapatılıp Dokuz Eylül Üniversitesi’ne 16 hektar arazi ile devredilmiş. Ege bölgesinde başkaca bir Orman Yangını Eğitim Müessesesi bulunmamaktadır.
Aslında Buca Orman Yangın Eğitim Merkezi ise daha 2018 yılında kapatılmış. Gelelim Belek Orman Yangın Üssü kamping tesislerine. Bu yer denize sıfır 145 dönüm arazi üzerinde kurulmuş bir eğitim tesisi. 2020 senesinde bu arazi Orman Bakanlığından alınmış. Peşinden Turizm Bakanlığına devredilmiş. Hemen bir imar değişikliği yapılmış.
Arazide otel yapılmasına izin tahsis edilmiş. Bilin bakalım bu arazi kime tahsis edilmiş? Tamam bildiniz Mehmet Nuri Ersoy’a, turizm tesisi kurması için tahsis edilmiş.
Hani Hoca Nasrettin oturduğu sofrada, ortaya konan baklava tepsisine sürünen kaftanına ‘YE KÜRKÜM YE’ diye söz etmesi gibi, bal tutan parmağını yalar misali ETS tura otel yapması için ORMAN YANGINI EĞİTİM TESİSİ verilmiş.
Unutmayın İstanbul’u fetheden Sultan Mehmet Han, ‘Ormanlarımdan 1 dal kesenin kellesini alırım’ diye ferman yayınlamış. Belgrad ormanlarında dal toplayan 10 kişi yakalanmış, o dönemde, fermanda esneklik yapılarak ellerinin kesildiğini söyler tarihçiler.
Kartalkaya otel yangınında 78 vatandaşımızın hayattan kopmalarının nedeni, liyakatsiz yöneticilerin iş başında olmasından kaynaklandığı gibi, Orman Yangınlarının da ana sebeplerinin başında Liyakatsiz, beceriksiz yöneticilerin iş başında bulunmasının geldiğine inanırım diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.
