DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU’NUN EN DOĞU SINIRI ZEUGMA (Bölüm 2)

YAYINLAMA: 09 Ekim 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 08 Ekim 2025 / 12.04

Bundan önceki yazılarımda, 39 yıl önce seyahat acentam;  “Arsan Seyahat Merkezi”ni kurarken, Gaziantep kültür turizmi için kolları sıvadığımda, en önemli dört arkeolojik değerimizi “Kare as “ olarak seçip star parçam olarak tanıtma çabalarımı anlatmış, ilerleyen günlerde onları size tek tek yazacağımı vadetmiştim.

“Dülük, Rumkale, Yesemek, Zeugma” şeklinde seçtiğim kare asımdan Dülük Antik yerleşimini, Fırat’ın incisi Rumkale’yi ve Yesemek Büyülü heykeller diyarını önceki yazılarımda anlatmıştım. Geçen hafta, en sona bıraktığım ama en büyük favorim olan Zeugma’yı sizlere tanıtıp, baraj suları altında kalma tehlikesiyle karşılaştığımızda neler olduğunu bu hafta yazacağımı belirtmiştim. 

Belkıs-Zeugma’da ilk kazı, kaçak kazı ihbarı üzerine, Gaziantep Müze Müdürlüğü tarafından 1987 yılında gerçekleştirildi. Daha sonra 1992 yılında yine bir ihbar sonunda, Müze Müdürü Rıfat Ergeç tarafından, şarap tanrısı Dionysos ve eşi Ariadne’nin düğününün anlatıldığı şahane bir taban mozaiği ve villa, gün ışığına çıkarıldı. Bu alan, sevimli bir seyir yeri yapılarak küçük bir müze olarak düzenlendi. Altı yıl boyunca Zeugma’ya gelen ziyaretçiler hayranlıkla bu mozaiği seyrettiler. 1998 yılında bir gece, ne yazık ki bu muhteşem mozaiğin ortasındaki altı figür çalındı ve hala bulunamadı.

Yaklaşık 20. YY başlarından bu yana Zeugma, soygunlara uğramış ve dünyanın belli başlı müzeleri ile koleksiyonları, paha biçilmez Zeugma eserleriyle dolup taşmıştı. Kendi adına sikke bastıracak kadar güçlü bir yapıya ve şöhrete ulaşan Zeugma’dan çalınan benzersiz eserler, definecilerin en çok para kazandıkları ganimetler arasına girmişti. ABD’nin  Houston kentindeki Menil Collection’da bulunan ve 1960 yıllarında kaçırılmış olan Partenope-Metiox mozaiğinin yeri  tespit edilmiş, definecilerin korkulu rüyası, ünlü gazeteci rahmetli Özgen Acar’ın unutulmaz çabalarıyla, bakanlıkça yapılan uluslararası yazışmalar ve tıpkı kopyalarının orijinaline birebir uyması sonunda zafer kazanılmış, çalınan mozaikler getirtilerek müzedeki yerini almıştı. Bu çalışmayı baştan sona fotoğraflamak, tüm aşamalarındaki heyecanı  yaşamak ve sonunda başarmak çok ayrı bir zevkti.

Bir yandan define avcılarıyla savaşırken bir yandan da baraj inşaatının hızla ilerlemesi bizi gerçekten çok üzüyordu. Bu zenginliğin baraja feda edileceğine inanamıyor çareler arıyorduk.  Gaziantep Müzesinin efsanevi müdürü Dr. Rifat Ergeç ve muhteşem ekibi ile birlikte, Arsan Seyahat Merkezi’nin de sponorlukla dahil olduğu, 1990 yılında başlanan kurtarma çalışmaları hızlandırılmalıydı. Dünya üniversitelerine çağrılar gönderildi.

1993 yılında West Avustralya Üniversitesi ve 1995 de Nantes Üniversitesi bu çağrıya cevap verdiler. Çıkarılan muhteşem eserlere, bilgi ve belgeye ilaveten, arşiv olarak kullanılmış bir resmi binada dünya rekoru anlamında 66 bin civarında askerî, ticarî ve dinî işlerde kullanılan kil mühür baskıları ele geçti. Günümüzdeki kurşun mühürler gibi yazı, koli, torba, sandık ve kapı gibi önemli yerleri kapatmak, korumak gibi amaçlarla kullanılan bu mühürler, antik dönemde kil parçacıklara basılarak elde ediliyordu ve papirus, parşömen gibi mektuplarda, noter belgelerinde, para torbalarının ve gümrük balyalarının mühürlenmesinde kullanılıyordu. Ayrıca antik dönemde varlıklı insanların  birer yüzük mühürü vardı. Bu mühürlerde genellikle tanrılar, tanrıçalar, gücü simgeleyen hayvanlar ya da insanların portreleri oluyordu.

Zeugma’da “Yap-işlet-devret” modelinin ilk uygulaması yapılıyordu. Bürokratik belirsizlikler sebebiyle uzun bir süre görüşecek muhatap bulunamadığından, barajın teknik özelliklerinden çok geç haberdar olunabilmişti. Vakit azalıyor, baraj suları yükseliyordu. Zamanın yerel bürokratlarının, bir avuç müze sevdalısının, kültür dostlarının  ön görüsü ve cesaretiyle, üstelik çok  kısıtlı olanaklarla bugünlere gelinmişti ama zaman gerçekten daralıyordu.

“Belkıs’ın etekleri ıslanmasın” sloganıyla yardım kampanyaları başlattık. El ilanları dağıttık, olayları, tehlikeyi ve Zeugma’nın önemini anlatan broşürler bastırdık. Minik öğrenciler, başlarında duyarlı öğretmenleri Nilüfer Köylüoğlu ile kampanyamıza destek veren kahramanlar arasındaydılar. Öğretmenleri Nilüfer Köylüoğlu’nun yönetiminde küçük öğrenciler, annelerinin yaptıkları kek ve pastaları satarak elde ettikleri gelirlerle müze destek kazılarına sponsor oluyorlardı. Ayrıca çok kaliteli bir ingilizceyle hazırladıkları Zeugma’yı tanıtıcı dergileri bastırarak, yurt dışında çok önemli merkezlere ulaştırmışlardı ve övgüler almışlardı. Köylüoğlu; bu unutulmaz çabalarıyla hem çocuklara ülkeye ve arkeolojik değerlere sahip çıkma bilincini öğretiyor, hem de Zeugma gibi bir hazinenin duyurulmasına büyük destek sağlıyordu.

1993 yılında Arsan Seyahat Merkezi’nin başlattığı “Farkındalık yaratma” (Creating awareness) çalışması, Amerikan Seyahat Acentaları Birliği olan ASTA’nın çevre koruma ödülü yarışmasındaki 52 dünya projesi arasında yer aldı. Proje tüm üye dünya seyahat acentalarına ve ilgili kurumlara duyuruldu.

Zaman hızla ilerliyordu. Gaziantep valiliğinin desteğiyle, İl Özel İdaresi, SANKO Holding ve Birecik Barajı konsorsiyumunun maddi katkılarıyla ve Müze Başkanlığında Mehmet Önal’ın sorumluluğunda kazı çalışmalarına hız verilerek 1999 ve 2000 yıllarında A-bölgesinde hiç ara vermeden çalışıldı.

Artık ören yerinde bizim malalarla ortaya çıkarmaya kıyamadığımız eserlerin üzerinde iş makinaları, kepçeler vardı.                    

Kurtarma kazıları, 4 Ekim 2000’de sona erdi. Zeugma’nın ¼ ü sular altında kaldı ama birbirinden güzel, herbiri bir baş yapıt değerinde, şahane taban mozaikleri Gaziantep Zeugma Müzesi’nde sergileniyor ve biz onları konuklarımıza gururla tanıtıyoruz.

Bir turizmci ve bölgeye gönül vermiş bir kişi olarak, Zeugma’ya bir ömür emek veren tüm dostlara çok teşekkür etmek istiyorum. Zeugma konusundaki ihmal, umursamazlık, ilgisizlik, geç kalmışlık örnekleri üzücü olsa da 1990 yılından beri verilen emeğin yine de  ses getirdiğine ve onca yorgunluğa değdiğine inanıyorum.

 

DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU’NUN EN DOĞU SINIRI ZEUGMA (Bölüm 2)
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *