Ünsal Göksel’in değerlendirmesi üzerine

YAYINLAMA: 19 Kasım 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 19 Kasım 2012 / 18.00

ABD’nin Adana başkonsolosu John Espinoza, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ünsal Göksen’i ziyaret etmiş.
Göksen’de ziyaret sırasındaki sohbette fırsatı değerlendirip Adana’ya gönderme yapmış.
“…Bundan önce seksenli yıllarda Gaziantep’ten Adana’ya gidenler, Adana’nın yirmi beş yıl önde olduğu söylerlerdi. Şimdi bu tam tersine döndü. Adana’dan, Mersinden, Tarsus’tan insanlar Gaziantep’e gezmeye geliyorlar. Gaziantep çok yol kat etti.”
Göksen, Antik Çağ’ın ünlü tarihçisi Heredot gibi konuşmuş. Espinoza, Antep’i gerçekten seven bir diplomat. Belli ki hem nezaket kuralları, hem de daha yöreyi pek iyi tanımadığı için itiraz etmemiş!

Adana’yı 1958 yılılndan beri tanırım. Tarsus’ta, Amerikan Koleji’nde okuduğum, Adanalı çok da arkadaşım olduğu için her iki şehri mukayese imkanım var.
Ünal Göksen’in söylediği gibi eskiden beri hep böyle konuşulur: “Adana ile Gaziantep’in arasında 25 yıl fark var!”
Ama Göksen, artık bu tersine döndü diyor. Yani, biz 25 sene öne mi geçtik, demek istiyor? Bu durumda, Antep son yıllarda, kebap, lahmacunu aşıp 50 yıllık bir mesafe kaydetmiş olmalı ki, 25 seneyi kapatıp, 25 sene de öne geçsin!
Böyle bir varsayım herhalde çok saçma olacaktır! Acaba, eşit hale geldiğimizi mi söylemek istedi, Başkan Vekili Göksen?

Gaziantep son 10 yılda sanayi yatırımları sonucu elde ettiği başarıyı ihracatta da göstererek Türkiye’de dikkatleri üzerinde topladı. Ankara’nın doğusundan ve güneyinden bütün Ortadoğu’yu da içine alacak büyük bir bölgede, sanayide etkin bir konuma geldi.

BDDK’nın 2012 Eylül verilerine göre Adana’daki toplam sektörel kredilerin toplamı 3.687 milyon TL iken bu rakam Gaziantep’te nerede ise iki misli: 6.349 milyon TL.
Toplam nakit kredilerde iki kentin performansı hemen aynı: Adana 17.429 milyon TL, Gaziantep 16.008 milyon TL. Burada iki kentin nüfusu gözönüne alındığında Gaziantep’in daha çok kredi kullandığı anlaşılacaktır. Zaten Gaziantep’te kişibaşına düşen nakdi kredi miktarı 8.934 TL iken, Adana’da 7.852 TL.

Sanayicilikte durum böyle ama bunun karşılığında Gaziantep’teki gelir dağılımı adaletsizliği başta, kentin sosyal durumu, yaşantısı çok bozuldu.
Sanayicilik öncesinde azıcık fakiri, azıcık zenginiyle çok geniş bir orta tabakaya sahip olan Gaziantep’te tüm dengeler bozuldu ve şimdiki iğreti durum meydana çıktı! (Sanayicilik Antep’e neler kaybettirdi, ayrı bir yazı konusu.)

Fatih Altaylı Habertürk’te Cumartesi günü şöyle yazıyordu:
“Bir ülkenin gelişmiş bir ülke olduğunu, bir kentte yaşam ve insan kalitesinin yüksek olduğunu anlamanın kriterlerinden biri de nedir biliyor musunuz?
Sanat…
Her türlü sanat.
Birkaç gündür Londra’dayım…
” diyerek İstanbul ile Londra’yı karşılaştırıyordu.
Kentleri de ayrı kriterlerle karşılaştırabilirsiniz.

Ünsal Bey mutlaka biliyordur, Adana’da Devlet Tiyatrosu’nun yanısıra Büyükşehir Belediye Tiyatrosu da var.
Kültür Sanat Etkinlikleri kapsamında Sabancı Uluslararası Adana Tiyatro Festivali yapılıyor.
Bu sene “Avrupa Tiyatro Kurultayı/ETC-European Theatre Convention” Yönetim Kurulu Toplantısı Adana’da yapıldı. Fevkalade önemli bir olay.
Önemli film festivallerinden Altınkoza’yı hatırlattıktan sonra hemen Cukurova Devlet Senfoni Orkestrası’nı söylemeliyim.
ÇDSO, 20-21 Aralık’ta Mozart’ın klasik müzik severlerin çok iyi bildiği ‘Figaro’nun Düğünü’ üvertürü seslendirecek. Üstelik solist (flüt) Juliette Hurel. Hem çok güzel bir sanatçı, hem de yetenekli. Mutlaka gidin derim.

CNBC-e Business “Türkiye’nin en yaşanır şehirleri, 81 ilin yaşam kalitesi” listesini yayınlardı. İngiltere’de ana dergi kapandığı için Türkçe versiyonu da artık yayınlanmıyor. İşte bu derginin 2010 verilerine göre yaptığı sıralama da Adana 13’üncü, Gaziantep 59’uncu sıradaydı. Bu sıralamayı 37 ayrı kritere göre yapıyorlar.

Geçenlerde Gaziantep Valisi Erdal Ata bir toplantıda, “Gaziantep parlayan yıldız” dedikten sonra şu önemli gerçeği kaydetmişti: “Malesef Gaziantep'in yüzde 70'i gecekondu.”
Doğru söylemişti. Gidin Adana’ya, gezin ve Allah için kaç tane gecekondu var, söyleyin!
“Hanımın Çiftliği”deki teneke mahallesi resimlerde kaldı!

Tekrar aritmetiğe (matematik) dönersek…
Gelişmiş toplumların tasarrufları vardır. Gaziantep gibi gelişen toplumların ise tasarrufları azdır. Çünkü yaşam mücadelesi veriyordur. Karın tokluğuna adam çalıştırmazsan sanayiyi nasıl geliştireceksin? Daha önce yazmıştım, burada asgari ücret Çin’in bile gerisinde. (Çin’in sanayideki başarısı, rekabet etmesi çok ucuz enerjiye dayanıyor. Ayrı yazı konusu.)

Gelişmişliğin bir başka önemli kriteri ise tasarruf ve vergi ödeme alışkanlığı.
Gaziantep’in tasarruf mevduatı 3.4 milyar lira. Adana’nın ki 9 milyar TL. Nüfusu dikkate alıp kişibaşı bazında değerlendirirsek, Gaziantep 1.917 TL, Adana 4.234 TL.
Vergi ödemede de Adana bizden daha iyi.
Dahası, Konukoğullarını listeden çıkarırsan, orta boy bir il standardının bile gerisine düşüyoruz. Adana’da dağılım çok daha iyi, uygar bir kentinki gibi.

İşte böyle Ünal Bey.
Adana ile aramızda kaç sene var, ben yazmayayım da siz tahmin edin. Ama mangala dikkat edin, içinde biraz kül kalsın!

Dünyanın en büyük mozaik müzesi Zeugma’yı, hayvanat bahçemizi sona sakladım ki, akıllarda baklava lezzeti kalsın diye…


İşadamları ve gazeteciler
Gazetelerde ve televizyonlarda vıcık vıcık edilen iki isim.
İkisinin de ne kişilikleri, ne edepleri, ne de bilmem neleri bırakılmadı, tartışılmayan.
Ali Ağaoğlu ve de özelikle Aziz Yıldırım’dan bahsediyorum.
İşi bilen birisi olarak söylüyorum, temel neden iki gazeteci.
Birisi parasına, diğeri örgüt gücüne dayanarak pervasızlık gösterisinde bulundular.
Ali Ağaoğlu, Fatih Altaylı’yla dalaştı.
Bir işadamının asla yapmaması gereken aptallıkları yaptı. Bu gibi usta gazeteciler maraton koşucusudur. Uzun soluklu insanlardır.
Nehrin kıyısında oturup beklerler. Nasıl olsa bir gün önünden geçeceksin, hiç şansın yok!
Diğeri, Aziz Yıldırım; Erman Toroğlu’nu işten attırdı.
Fenerbahçe Başkanı olarak, Digitürk’e posta koydu, posta koydu demeyelim de, Digitürkçülere kibarca neler yapabileceğini (!) anlattı, onlar da beladan kurtulmak için kanalın en değerli adamını göndermek zorunda kaldılar.

Aziz Yıldırım’ın 7 seneye varan hapis kararı yargıtaya geçen gün gönderilmiş. Bakalım yüce yargı ne karar verecek.
Yerel mahkemenin kararı bozulsa bile, hapiste geçen zor zaman, yıpranmalar, hastalıklar ve yargıtayın kararını kalbi tekleyerek bekleme...

Tarih tekerrürden ibarettir. Ders alınırsa tekerrür etmez, alınmazsa, işte böyle hep tekerrür eder.

Çok önemli!..

Gelecek ay, yani Aralık ayı.
Öyle bildiğiniz sıradan bir ‘Aralık’ ayı değil!
Süper bir Aralık ayı...
Neden mi? Çünkü önümüzdeki Aralık ayında 5 Cumartesi, 5 Pazar, 5 Pazartesi var. Sayın bakın!
Bu 824 senede bir olurmuş.

Çinliler bu olaya para torbası derlermiş.
Rivayet o ki, bunu yakınlarınızla paylaşırsanız zenginliğe kavuşurmuşunuz!
Ben tamam! Sıra sizde.

Ünsal Göksel’in değerlendirmesi üzerine