Rubin, önemli bir ABD’li diplomat

YAYINLAMA: 02 Aralık 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 02 Aralık 2012 / 18.00

Yarın Gaziantep’e inceleme ve temaslarda bulunmak üzere ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Muavini Eric Rubin geliyor.

Yanılmıyorsam bu seviyede ABD’li bir diplomatı ilk kez ağırlıyoruz. Adana Konsolosu John Espinoza ile birlikte gelecekler.

Rubin, Türkiye, Kıbrıs, Yunanistan ve Kafkaslar’dan sorumlu.

                                                               ***

Neden geliyor Gaziantep’e?

Patriotlar için mi? Tahmin etmiyordum ama yine de araştırdım, alakası yok.

Kendine bağlı bölgelerdeki önemli kentleri geziyor olabilir. Suriyeli göçmenlerin barınmaları ve eğitimleri ile de ilgileniyorlar.

                                                               ***

Rubin’in Gaziantep’ten ayrılırken nasıl bir haleti ruhiye içinde olabileceğini şimdiden kestirebiliyorum!

Gaziantep Sanayi Odası’nı ziyareten sonra raporunu yazarken şöyle başlayabilir:
“Sayın Hillary Clinton, Gaziantep’e ‘
Şehr-i Ayıntab-ı Cihan/Dünyanın gözbebeği kent’ diyorlar. Gerçekten de sanayisi, ihracatı, ticareti, müzeleri, özellikle Zeugma Müzesi, hele de ahalisi beni pek etkiledi. Halk, Türkiye genelinin aksine hayatından memnun, sınırlarındaki savaşı bile yararlarına teşmil etmişler…”

                                                               ***

Bir de fırsattan istifade, Dr. Asım Güzelbey pek sevdiği Almanya’da olacağı ve Rubin’le görüşemeyeceği için, baklava ve kebabımızın dünya çapındaki lezzetini de anlatabiliriz. Hatta bir kutu baklava da Hillary Hanım’a göndersek fena mı olur?

Çünkü Dr. Asım Bey burada olsaydı, “Yok artık baklava kebap, müze var!” diye tersliyebilirdi!

                                                               ***

Neyse, iyi ki Gaziantep Valisi Erdal Ata var. O, devlet adamı üslubu ile konuşuyor, doğrular neyse gerektiğinde onu söyleyecektir.

 


 

Karşılıksız çek

 

Oda Başkanları, baskı altında olsalar gerek, sık sık aynı plağı çalıyorlar.

Karşılıksız çek sayısı artıyormuş, ticaret durma noktasına gelmiş, senet işe yaramıyormuş, çeke sigorta artık elzemmiş!

Acaba iş dünyası gerçekten oda başkanlarının bu yakınmalarından veya açıklamalarından tatmin oluyorlar mı?

Boş konuşuyorlar! Her ay istatistiklerle birlikte aynı demeçleri veriyorlar. Pek söyleyemiyorlar ama dillerinin altında yatan, hapis cezasının yeniden gelmesi! Babacan bu kafalar için ‘Ortaçağ artıkları’ diyor.

                                                               ***

Ben oda başkanlarının yerinde olsam, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan’ın aşağıdaki açıklamasını herkesin posta kutusuna gönderir, “Durum bundan ibarettir. Artık şikayeti bırakın, malınızı satarken seçici olun” derdim!

                                                               ***

Babacan son 3 yılın zirvesine çıkan karşılıksız çeklerle ilgili olarak şunları söyledi:

"Biz bunları ay ay, yakından takip ediyoruz. Çeklerle ilgili düzenleme dünya uygulamalarına paralel hale gelme mecburiyetinden kaynaklandı. Bu ortaçağdan kalan bir ceza metodu. Eğer biz çekteki hapis cezasını kaldırmasaydık hapse gireceklerin sayısı 220 bindi. Çeke hapis cezası yanlış bir şey. Çekte hapis cezasının kalkmasının son derece sınırlı olacağı kanaatine vardık. Kriz öncesi yıllarda dönen çeklerin oranı ortalama yüzde 5 civarında. 2009'da bu yüzde 6.83'e çıktı. 2010 ve 2011'de yüzde 3.46 ve 2.91. İlk 9 ayın ortalaması yüzde 4.36. Kriz öncesi ortalam yüzde 5 civarındayken, hapis cezasının kalkmasına rağmen yüzde 4.36. Çek kullanım miktarı geçen yıla göre daha yüksek. Dönen çek miktarı arttı ama kullanılan miktar da arttı. Hapis cezası kalkmasına rağmen yüzde 4.36 büyük başarıdır. Ödenen ve ödenmeyen çeklerle ilgili bir sicil sistemi kurduk. Bütün ödeme kayıtlarının tek merkezden görüleceği bir sistem. Bunu bankalara açtık. Bu sistemi nasıl geniş kitlelere kullandırabileceğimizi tartışıyoruz."

 


 

'Türklerin kimyasal silah endişesi'

 

İngiliz The Guardian gazetesi, Türk yetkililerin "Şam'ın kimyasal silah kullanacağı" yönünde endişeleri olduğunu öne sürdü.

                                                               ***

Guardian'ın iddiasına göre, ismi verilmeyen üst düzey bir Türk yetkili gazeteye yaptığı açıklamada, "Suriye'nin, muhtemelen kimyasal silah başlıklı füze kullanacağı yönünde istihbarat aldıktan sonra Patriot füzeleri istediklerini" söyledi.



Türk yetkilinin “Hava bombardımanı da işe yaramazsa Suriyeliler’in balistik füze ve kimyasal savaş başlığı kullanabileceği konusunda farklı kaynaklardan istihbarat aldık. Bu yüzden NATO koruması istedik” dediği öne sürüldü.



Haberde, Türk yetkililerin daha önce Suriye'den atılan topçu mermisi ve havan toplarının sınırı geçmesi gibi, Esad'ın elindeki Sovyet yapımı Scud ve Kuzey Kore yapımı SS-21 füzelerinin muhalifleri hedeflese de sınırı aşıp Türkiye'yi vurmasından endişe ettikleri yazıldı.



Suriye’den kaçan en önemli isimlerden olan Devlet Başkanı Beşar Esad’ın çocukluk arkadaşı Menaf Tlas ise Sunday Times’a yaptığı açıklamada, “Esad’ın sona yaklaştıkça kimyasal silah kullanmaktan çekinmeyeceğini” söyledi.



New York Times da Suriye’nin askeri tesislerinde, kimyasal silah kullanılacağı izlenimi yaratan bir hareketlilik gözlendiğini yazdı.



Suriye'nin elinde sarin, hardal ve muhtemelen VX gazlarının olduğu belirtiliyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Rubin, önemli bir ABD’li diplomat