Belediye meclis üyeleri daha eşittir!

YAYINLAMA: 18 Aralık 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 18 Aralık 2012 / 18.00

Ankara Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin son toplantasında CHP’li üyeler bir önerge vererek, eski ve mevcut belediye meclis üyelerinin EGO otobüsleri ve metroya ücretsiz binmesini istemişler. Polis, zabıta ve EGO emeklileri beleş biniyor da biz niye binmeyelim demeye getirmişler.

                                                                              ***

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek önergeye karşı çıkmış ve işleme koymamış. “Polisin bu hakkı yok ama biniyor işte ne yapabilirim ki!” demiş ve mecliste şu konuşmayı yapmış:

Ücretsiz ulaşımın uygulandığı kişiler, kanunlarda belli. Polisin yok ancak polis biniyor. Mehmet Ağar’ın döneminde, meclis üyesi olanlar da iyi hatırlayacak, otobüslere ve metroya polisleri almadık. Bizim bütün otobüsler trafiğe çekildi. Sekiz on tane görevlimiz metro girişlerinde dayak yedi. EGO emeklileri için de yasal dayanak yok. Kartların iptali için talimat verdim. Zabıtalarınki ise kanundan geliyor.”

                                                                              ***

Ne güzel değil mi?

Beleşçilik teklif eden CHP, kabul etmeyen AKP!

                                                                              ***

George Orwell’in ‘Animal Farm/Hayvan Çiftliği’ kitabında bütün hayvanlar toplanır, huzurlu bir yaşam için, bütün hayvanların eşit olduğu, kimsenin kimseyi yememesi ve diğer konularda ortak kararlar alırlar. Bütün hayvanlar olur verir ama aslanlar anlaşmanın sonuna özel bir madde eklenmesi konusunda ısrarcı olurlar ve mecburen diğerleri de kabul eder.

O meşhur, güya komünizmi çağrıştıran, ama her rejimde yeralan madde şöyle:
“Bütün hayvanlar eşittir, ama aslanlar biraz daha eşittir!”

 

Az gelişmiş ülkelerde veya ‘Gelişen Ülkelerde’ demek daha doğru, belediye meclis üyeleri, polisler, seçilmişler ve niceleri ‘daha eşittirler’ yalan mı?

 


 

Rektör olmak insan olmamak mı demektir?

 

Sosyal medya hararetle insanlık dışı davranan, yalancı bir rektörü tartışıyor.

Bir rektör yalan söyler mi?

Rektör de insandır, neden yalan söylemesin” diye düşünürseniz yanlış olur! Rektörler model insanlardır, asla yalan söylemezler, hiç kimseye haksız ve torpilli işlem yapmazlar, kesin öncelikleri hukuktur, hukuku üstün tutarlar, vicdan ve üstün ahlak sahibidirler, kısacası adam gibi adamdırlar.

                                                                    ***

Kemik iliği kanseri ile boğuşan ve önceki gün hayata veda eden öğretim üyesini derslere girmiyor diye üniversiteden kovan ve sosyal güvencesiz kalmasına sebep olan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner’e yağmur gibi tepki yağıyor.

                                                                              ***

Milliyet gazetesi bu insanlık dramını şöyle haberleştirmiş:

“Üniversite yönetimi, kanserle mücadele eden Yrd. Doç. Güran Yahyaoğlu’nun hastalığını görmezden gelmişti. Üniversite, Yahyaoğlu hakkında 2010’da mesaiye gelmediği iddiasıyla 45 adet tutanak tutarak, kamu hizmetinden çıkarılmasını istemişti. YÖK Yüksek Disiplin Kurulu, delil yetersizliği nedeniyle ÇOMÜ’nün bu talebini reddetmişti. Bu kez de Üniversite Personel Daire Başkanlığı, yürüttüğü soruşturma sonucu Yahyaoğlu’nun, “31 Ekim 2012-14 Kasım 2012 arasında mazeretsiz olarak meaisine gelmediğinden” 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca “müstafi” (istifa etmiş) sayılmasına karar vermişti. Yahyaoğlu, müstafi işleminden hastanede haberdar olmuş ve yoğun bakıma kaldırılmıştı.”



                                                                              ***

Yani adamcağızı üniversiteden atmak, sosyal güvencesini iptal etmek için akla hayale ne geliyorsa yapılmış. Sonra da rektör efendi bakın nasıl bir açıklama yapıyor:

”Kurumumuzun,  çalışanlarımızın sağlık sorunlarına duyarsız kaldığı çok haksız bir iftiradır. Üniversitemizde benzeri hastalıklara yakalanmış ve son nefesine kadar memuriyeti devam etmiş örnekler mevcuttur.”

Yahyaoğlu’nun avukatı Seyfettin Uzunçakmak rektöre hakettiği, uygun cevabı veriyor, yalanını yüzüne vuruyor. Ama…

                                                                              ***

Güran Yahyaoğlu’nu Şişli Camii’nde düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlayan annesi, Ankara Barosu avukatlarından Günil Yahyaoğlu ile eniştesi AK Parti Ankara Milletvekili ve MKYK üyesi Reha Denemeç, vicdansız rektörü Allah’a havale ederken şöyle konuştular:

 “Yaklaşık 1,5 yıldır bu tanı konulup, büyük sıkıntılar çekildi. Son zamanlarda da oldukça zorlu geçti bu süreç. Ama maalesef ne diyeyim, bizler söyledik insan olarak. Ama doktor, hastane raporları olmasına rağmen inanmadılar buna. Soruşturma üzerine soruşturma açtılar. YÖK’te soruşturma açtılar, YÖK reddetti. Buna rağmen hastanede yattığı halde, hastanede yattığı raporlarla tescil edildiği halde işe gelmiyor diye tutanak tutup, işten attılar. Bu insanlıkla ilgisi olmayan bir şey. Ne diyeyim, vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Söyleyecek bir şey yok. Allah’a havale ediyorum o kadar. Ben şunu da söylemek istiyorum. Bu sıkıntılı ve hasta döneminde yani düşünebiliyor musunuz, hastalığınızın en ileri evresinde işten atıldığınızı öğreniyorsunuz, tedavisi zorlu bir süreçte sosyal güvenlikten mahrum kalıyorsunuz. Bunun insanlıkla bir alakası yok. Onun için diyorum, vicdanlarıyla baş başa bırakıyorum. Allah’a havale ediyorum.”



                                                                              ***

AK Parti Ankara Milletvekili ve MKYK üyesi Reha Denemeç ayrıca, “Bu acıları çektirenlerin hiç mi vicdanları sızlamadı? Onları Allah’a havale ediyorum. Ona bu acıları çektirenler cezalandırılıncaya kadar sonuna kadar bu davanın takipçisi olacağım” dedi.

                                                                              ***

İnşallah Allah’ın adaleti tecelli eder, rektör efendi yaptıklarının cezasını bu dünyada misliyle öder.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Belediye meclis üyeleri daha eşittir!