Bayazhan’ın hazin hikayesi...

YAYINLAMA: 23 Aralık 2012 / 18.00 | GÜNCELLEME: 23 Aralık 2012 / 18.00

Gaziantep’in tam kalbinde 100 yıllık tarihi olan muhteşem bir işhanı. (Evet, 1909 yılında Antep’in en zengin 4 işadamından biri olan Bayaz Ahmet Ağa burayı bir işhanı olarak yaptırmış. Mısır’a tütün ihraç etmiş.)

Zamanın saygın Halepli mimar ve taş ustaları tarafından, Halep’teki ünlü bir Han örnek alınarak yapılmış.

Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey de burayı tam bir asır sonra 2005 yılında meşakkatle, tarihi dokuyu koruyarak, usta ellere restore ettirip enfes bir kültür mekanına dönüştürdü.

Gaziantep’e çok yakışan, olağanüstü bir ambiansa sahip, içi buram buram tarih kokan bir ‘yaşam alanı’ yarattı.

Sonra da ne yaptı biliyor musunuz? Pratisyen bir doktora verdi burayı, ‘Hadi işlet’ dedi! Bütün güzelliklerin sonu oldu! Çok ama çok üzüldüm.

                                                               ***

Geçen hafta Bayazhan’ı yerel bir gazete vahim bir iddia da bulunarak manşete çekti: “Bayazhan vergi mi kaçırıyor?

İyi araştırılmış, vergi dairesinin görüşü alınmış, mali müşavir uzman desteği ile önemli bir gazetecilik yapılmış.

İddiaya göre, ortada çok büyük bir vergi kaçağı var. Bir mali müşavirin, inceleme geriye dönük yapılırsa, Bayazhan’ın mülkiyetini de verseler kurtulamazlar dediği iddia ediliyor. (Mülkiyet işletmecilerin değil!)

Gazete, “Çok cesur davranmışlar! Yalnız pos makinasından çekilen aylık para 247 bin liraymış. Bunu 74 bin lira olarak göstermişler. (Bu yalnız bir ay için ve nakit tahsilat hariç) Devlet adına tahsil ettikleri KDV’yi de vermemişler!” iddiasında bulunuyor.

Eski para ile trilyonlarca lira kaçağın varlığı iddia ediliyor. Meraklısı gazeteyi bulup, detaylı verilen rakamları ve olup biten her şeyi okuyabilir.

                                                                              ***

Ben haberi yazan arkadaşla telefonda görüştüm. Çok bilgi ve detay verdi. Yazılabilecekleri izin alarak yazıyorum.

Haberi yazdıktan sonra Bayazhan’ın işletmecileri pratisyen doktor Tamer Özden ile, pratisyen doktor Tuncay Ay kendisini ziyarete gelmişler.

Nazik insanlar. Kibar konuştular. Ama Dr. Tamer’de çok para kazanmanın emareleri fazlası ile belli oluyordu” dedikten sonra, gazetenin yazdıklarının hepsinin doğru olduğunu kabul ettiler, dedi.

Vay canına...” deyince, itiraz etti:

Kabul ettiler ama bütün suçu da muhasebecinin (İ.T.) üzerine attılar. Kendileri her şeyin usulüne uygun olarak yapıldığını zannediyorlarmış!

“Nasıl yani! Üç kez tutanak tutulmuş diyorsun. Bundan işyeri sahibinin haberi olmaz mı?” diye serzenişte bulununca:

Hallediyorlarmış! Antep’teki bazı restoranlarda durum böyleymiş!” dedi.

                                                                              **

Kısa bir sohbetten ve nezaket cümlelerinden sonra sadede gelmişler:

Ağam bizi kim ihbar etti? Kimden öğrendiniz bunları? Belli ki bizi, içimizi, hesabımızı, kitabımızı bilen birisi size anlatmış bunları. Kim ağam bu? Dostumuzu düşmanımızı bilelim!

Güldüm! “Acemilik yapmışlar...” demeye kalmadı, arkadaş daha da beterini söyledi:
Yengeyi de al gel de size hürmet edelim, birlikte brunch yapalım. Bir de gazetenize reklam çalışması yapalım” demişler!

                                                                              ***

“Siz doktorsunuz! Bilmiyorum, eğer doktorluk yapıyorsanız, hastanızla aranızda sır olması gereken bilgileri başkasına verir misiniz?” diye alayvari cevap verince susmuşlar!

Arkadaş, bu kaba teklif karşısında içerleyince, dayanamamış, “Siz galiba akşamları meyhanede, sabahları şifahanede çalışıyorsunuz!” deyivermiş!

                                                                              ***

Haberi yazan arkadaşın bana ilettiği bazı iddialar da şöyle:

Arkadaşın, “Burası çok kazık! 81 kuruşa mal ettiğiniz bir birayı 15 liraya satıyorsunuz, bu çok değil mi?” sorusuna Dr. Özden şaşırtıcı bir yanıt veriyor:
Parasını seven bize gelmesin istiyoruz. Zaten yemekten sonra garsona 50-100 lira bahşiş bırakmayana da bir daha ki gelişinde yüz vermiyoruz!

Pes doğrusu! Eskiler, “Tıp Fakültesi’nden her şey çıkar, bazen de doktor çıkar!” derlerdi. (Artık pek böyle değil ama...) Galiba yüzyılın işletmecisi de bu doktor olsa gerek! Dr. Tamer’in bu mantığı herhalde Dr. Asım Bey’e bir mesaj olsa gerek!

                                                                              ***

Dr. Güzelbey burayı 8 doktorun oluşturduğu bir ortaklığa vermiş. Daha sonra, arkadaşın iddiasına göre Dr. Özden ile Dr. Ay, diğer doktorlara 2 milyon dolar vererek ortaklıktan ayırmışlar.

Müşteriden gına gelmiş! Özellikle hafta sonunda çok kalabalık olduğu için güvenliğin sayısını artırıyorlarmış, bu da hoşlarına gitmiyormuş!

Ne ilginç!

Camiye 20 metre, ilköğretim okuluna 10 metre mesafede ki Bayazhan’da sünger gibi alkol tüketiliyor, iddiaya göre ne KDV’si, ne de vergisi veriliyor ve bunların hepsi muhafazakar AK Parti yönetiminde oluyor!

Bayazhan’ın üstü de müze, Kent Müzesi...

Deyim yerindeyse, üstü türban, altı otoban!..

                                                                              ***

Arkadaş, “Gazeteyi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e göndereceğim ama devreye Dr. Asım Güzelbey’in gireceğini söylüyorlar. Asım Bey’in Bakan Şimşek ile çok yakın arkadaş olduğunu biliyorum. Asım Bey bir telefonla bu işi kapatırsa, ne anladık ki!..” diyor.

“Ben o kanaatte değilim! Eğer iddianız doğru ise, orada KDV ve vergi kaçakçılığı yapılıyorsa, Asım Bey bu işe müdahale edebilir mi? Sonra ortada benim ‘çok değerli ve bilgili’ olarak değerlendirdiğim Vergi Dairesi Başkanı Erol Çember var. Öyle şey olur mu? Hem Maliye Bakanı ve Başbakan, Asım Bey’in emrinde mi?” deyince, arkadaşım, “Ama Erol Bey benim telefonlarıma çıkmadı!” dedi.

Ben de bunun mümkün olmadığını belki Erol Bey’in sekreterinin hatası olabilir, iletilseydi mutlaka çıkardı, dedim.

 

Yarın:

Bayazhan, 10 sene müddetle kaça kiralandı? Bayazhan’ın aylık kazancının ne kadar olduğu iddiası ve Dr. Asım Güzelbey’in bu konu ile anlattıkları.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bayazhan’ın hazin hikayesi...