Su Testisi

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Gelin bazı konuları kendimize değilde hayatı başkalarına yontalım. Hani kendiniz için değil de başkaları için yaşamış olalım. Genelde önemli durumlarda “burada benim çıkarım ne” diye düşünürüz ya , işte bu sefer kendi nalıncı keserimizi bir başkası için vuralım tahtaya. Yapabilir miyiz?  Kendi menfaatimizi gözetmeksizin bir başkası için yaşayabilir miyiz?

 

Basit bazı durumlarda, başka menfaatleri, başkaları için savunup, başkaları için çıkar sağlamak mümkün olur mu? Bu menfaatleri sağlarken kendinizi riske atar mıyız? Bir başka söyleyişle bir başkası için kendi elinizi taşın altına koyar mısınız? Bu soruların çeşitlerini çoğaltmak o kadar kolay ki, peş peşe sıralayın sayfalar dolar. Neticede bu eylemi yapabilme şansınız ne kadardır?

 

Çocukluğumda mahallede topu olan arkadaş, oyun oynamayı bilmese de takıma alınırdı. Takım kurulduğu zaman kimin nerede oynayacağı belli olur, top sahibi de bir kenarda oynatılırdı. Takım kurulması bile bir amaca yönelik 3 golde devre arası, maç 6 golde biterdi. Kazanan takıma simit alınırdı veya mahallede macun satan ‘Macuncu Osman’ın tablasından sarılı, yeşilli, kırmızılı macun şekeri ısmarlanırdı. “Allı da güllü bu macun” türküsünü söyleyen macuncu kel Osman, oyundan hiç anlamasa da, satacağı macunlar için bizi seyrederdi.  

Bir takımın kurulmasında bile, oyundaki tekmeleşmeler dahil bir menfaat uğruna olurdu. Kazananın neticede elde edecek menfaati, macun şekerini yemek bile, şahsi kazanç için oluşmaktaydı.

 

Lise çağlarında zaman zaman kahvehanelere gider, bir masa içinde çubuklara dizilmiş insan şekilleri ile futbol sahasına benzer bir oyun düzeneğinde, ismini “langırt” olarak hatırladığım bir oyun oynardık. İki kişinin karşılıklı oynadığı bu maçta ortada tahtadan bir topu kaleye sokmak için büyük çaba sarf ederdik. Neticede kazanan ya bir çay içer, ya da bir gazoz alınırdı. Burada kendimize kasten gol atıp karşımızda bulunan arkadaşımızın kazanmasını pek düşünmezdik. İçeceğimiz çaya kilitlenirdik. Harçlıklarımızı anne veya babamızdan aldığımız için harcama sırasında elimiz tereddüt etmezdi. Ne zaman kendi maaşımızı kazanmaya başladık, her bir kuruşu harcarken daha dikkatli olmaya gayret ettiğimiz zamanlar olmuştur.

 

Üniversite çağımızdan sonraki dönemlerde evlilik birliğinin atılmasında bile bazı menfaatlerin değerlendirildiği  evlilikler olduğuna da inanmaktayım. Hani maddi konularda mutlaka yazılı olmasa da, bir menfaatin üzerine evliliklerin inşaa edildiği gerçeğinden kaçmamız mümkün değildir. Bütün evliliklerin bu esasa göre kurulduğunu iddia etmesem de, uzun soluklu olmayan bir çok evliliklerin menfaatlerin kırıldığı yerde sona erdiğine şahit olmaktayız.

Bütün evlilikler bir akit üzerine kurulur. Yani evlendirme memurunun deftere imza atmanızı istediği akitleşme, bir evlilik sözleşmesidir. Bu da karşılıklı menfaatlere dayanan “Evlilik Akdi” dir. Evvelden evlilik cüzdanlarında bazı sayfalar vardı “Özel Hususlar” adı altında . Buraya tarafların özel konuları yazabilme hakları vardı. Düğünde takılan takıların kız tarafının olduğunu söyleyen bir kaç cümle bile bu akdin nelere kadir olduğunu tahmin edebilirsiniz. Böyle akitlerde, yenilenen  medeni kanun geçerli midir, bilmemekle birlikte, evliliğin bir menfaatler akdi olduğu muhakkak. ''Karıcığım evlilik boyunca kazanımlarımızın tamamı senindir '' diye kendi menfaatlerinizi eşinize bile sözle de olsa devretmek düşüncesi aklınızdan hiç geçti mi? Yahut bunu söylerken hiç zorladınız mı? 

 

Bir dernek veya spor kulübü kurmak için bir kaç kişinin bir araya gelmesinde bile bir menfaat hesabı mutlaka bulunur. Örnek vermek istemiyorum fakat bir tarihlerde çocuklarım yüzme sporunda gelişsin diye bir Spor Kulübü kurma çabalarımın altında bir çıkar olmadığını söylesem yanlış olur. Yönetimde söz sahibi olup çocuklarımın sporda daha iyi eğitilmesi, bir menfaattir.  Daha sonraları yatırım konularımızda bir iş adamları derneği kurmak bile, projelerimizin selameti bakımından bir menfaat temeline dayanmaktaydı.

   

Bir kadın, düşünün güneydoğuda, bir kurum gibi örgüt kuruyor, hiçbir menfaat gözetmeksizin, Kuzey Irak ve İran sınırındaki bütün uyuşturcu trafiğini kontrol ederek, silah ve diğer kaçakcılığı organize ediyor ve hiçbir menfaat gözetmiyor. Bu oluşumu kurarken bir kaç ülkeden yardım almayı da unutmuyorlar. Başta Fransa, ne de olsa Osmanlı uzantısı bir Cumhuriyet’ten tarihin intikamını almak için bu terör gurubunu örgütlemeye hazır. Tarihte hem Ermenileri hem Kürtleri kullanarak Osmanlıyı  arkadan vurduran ülkeler, bu sistemi körüklemeye zaten dünden hazır.

 

Kurulan örgütün menfaat gözetmeksizin haklar aramak adına yapıldığına insanları inandırabilirsiniz. Bu nedenle bedenlerini örgüte adayan kızlarımızdan tutun da, daha bizim bilmediğimiz neler bu örgüt içinde oluşmakta. Bu dereden testilerle bolca su çekilmekte ve bu testiler bugüne kadar bir çok ülkelerin menfaatlerine çalışmıştır. Birçok masum insan ve çocuk, bu bir kadının kurmus olduğu söylenen eşkiya teşkilatı tarafından katledilmesi, mutlaka tek bir düşünce için değil, menfaatler dizisi için senelerdir binlerce cinayet işledi. Konu bir yerde tıkanacaktı ve nitekim o oldu.

 

Geçtiğimiz hafta bu dönen çarkın bir yerinde, bir çomak, menfaatler dışına hizmet etmesi sonucunda sistem başa döndü ve su testisi su yolunda kırıldı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

Su Testisi