2071’i anladık da, hedef ne?

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Başbakan Erdoğan’ın dün Erciyes’te yaptığı konuşmada, “2071 yılını hedef koyduk” şeklindeki sözlerini dinlerken, ister istemez güldük!

Zira dünkü gazetelerin birinci sayfasında aynı Başbakan Erdoğan’ın “Balyoz” davasından 18 yıla hükümlü Emekli Orgeneral Engin Saygun’un yatağı başında, şefkatle paşanın ellerini tutmuş haldeki fotoğrafı vardı.

O fotoğrafı görünce de aslında aklımıza ağa ile ırgatın şu meşhuur hikayesi geldi.

Bir başka örnek de BDP ve İmralı.

Daha iki ay önce BDP’lilerin dokunulmazlığını kaldırıyordu, bugün Anayasa konusunu onlarla aşacağını söylüyor.

İmralı ile görüşme sürüyor, birkaç gün sonra adaya gidecek ekipte kimin olacağına bile henüz karar veremedi.

Vallahi işte ortada böyle bir adam var.

Artık onun 2071 hedeflerine inanıp inanmamak size kalmış!

                                                               ***

Sizi bilmem ama, Başbakan Erdoğan’ın Emekli Orgeneral Ergin Saygun’u hastanede ziyaret etmesine şaşırıp kaldım.

Saygun ve ötekileri darbeci generaller diye bize kim sundu?

Yıllardan, aylardan beri Balyoz ve Ergenekon sürecinde gözaltına alınan askerlerin yalnızca ve yalnızca bağımsız yargının tasarrufu gereği tutuklandığını ve hüküm giydiğini söylemek mümkün mü?

                                                               ***

Başbakan Erdoğan, taa başından beri bu davaların savcısıyım demiyor muydu?

Peki şimdi son duruma göre ne oldu?

Başbakan, topluma darbeci diye şikayet ettiği generalin hasta yatağının başına gidip elini tutarak ne anlatmak istedi bize?

Geçmişte ne yapmışlarsa yapsınlar, ben onları affediyorum” mu demek istedi, yoksa “Yargı bu adamları haksız yere mahkum etti” mi demek istiyor?

Yani sonuç itibarı ile karşınızda tutarlı ve istikrarlı bir Başbakan görmek istiyorsunuz, ama göremiyorsunuz.

                                                               ***

Başbakan Erdoğan, Türkiye’deki yargı kararları ve tutuklamalar konusunda görüş beyan eden ABD Büyükelçisi Ricciardione’ye “Türkiye şamar oğlanı değildir. Yasama, yürütme, yargı sistemlerine burun sokulacak bir ülke hiç değildir” diye yanıt vermiş.

Ricciardione’nin ki sonuçta bir gözlem, ancak Başbakan Erdoğan’ın, bu ikircikli davranış tarzı ve tavırları ile yargının saygınlığını yerle bir ettiği tartışılmaz bir gerçek.

Sonra kendisi Filistin ile İsrail’in arasına ve de Suriye’nin bizzat içişlerine karışıp, muhalifleri silahlandırırken bu başkalarının işine burun sokmak olmuyor mu?

                                                               ***

Ergin Saygun’un kızı da bizim gibi şaşkın. “Geleceğinizden haberimiz yoktu. Sürpriz oldu. Bir mucize gibi, bu noktada olduğumuza inanamıyorum” demiş. Haklı kadıncağız. Bundan bir ay önce Başbakan’ın darbeci diye hüküm giyen generalin başucuna gidip, elini avuçlarının arasına alıp, şefkatle okşayarak acil şifalar dileyeceği söylense siz inanır mıydınız?

Ne yani şimdi Başbakan’ın bu yanar döner halini “insani bir davranış” diye mi geçiştireceğiz?

                                                               ***

Daha iki ay önce bu BDP’lileri meclisten atacağım diye meydan okuyan Başbakan Erdoğan’ı zaptedemiyorduk. Bugün Erdoğan, "BDP ile anayasal değişiklik yapmaya sayımız yetmiyor ama referandum noktasında, 330'u yakalamak adına anlaşabilirsek, onlarla da müşterek adım atabiliriz" diyor.

Günlerden beri İmralı’ya gidecek ikinci ekipte kimin olacağı tartışılıyor, ama bir türlü isim açıklanmıyor. Herkes biliyor ki Başbakan henüz gönderilecek isimlere karar veremedi.

Yani, toplum olarak bir hafta sonrasının bu ülkeye ve bizlere neler getireceğini bilemeden yaşıyoruz.

O nedenle tıpkı Saygun’un kızı gibi biz de her gün yeni bir şaşkınlık yaşıyoruz. Başbakan her sabah kalkıp, bize bir “sürpriiizzz” yapıyor.

Ülkenin 7 saat sonrasının neyinin, nasıl planlandığı konusunda hiçbir bilgimiz yok.

                                                               ***

İşte o yüzden bırakınız 2071’i, bize 7 saat bile çok uzak.

2071 hedefiymiş! Hadi canım sende!

 

 

 

 


 

2071’i anladık da, hedef ne?