Hangi demokrasi!..

YAYINLAMA: 12 Şubat 2013 / 18.00 | GÜNCELLEME: 12 Şubat 2013 / 18.00

Mısır yine süratle karışıyor.

Önceki gün Tahrir Meydanı’nda mikrofon tutulan bir Mısırlı; çakmak gibi gözleri ile bütün vücudunun titreşiminin yüksek desibelini ekrana yansıtırken oluşan görüntü ürkütücüydü:

Müslüman Kardeşleri iktidara getirdik de ne oldu? Muhammed Mursi yalan söylüyor! Bizi aldattı. Herşeyi kendi adamlarına yediriyor. Onu da devireceğiz!”

 

30 yıl Mısır’ı paşa gönlü nasıl isterse yöneten, ABD’li bir kaynağa göre 70 milyar doları olan 84 yaşındaki Hüsnü Mübarek’i, engizisyon mahkemelerine getirilir gibi beyaz mahkum elbisesi giymiş halde, yırtıcı hayvanlar için kullanılan demir kafesin içinde görünce önce acıdım! Nefes almakta zorlandığı için suni solunum cihazı bağlı olarak hakimin sorularına cevap vermek için çabalarken aklımdan neler geçti neler…

 

Halen Cumhurbaşkanı olan Mursi bütün bu olanları bizzat görüp yaşamasına rağmen hiç ders almamış olmalı ki, selefinin yaptığının daha beterini yapmakta tereddüt etmiyor! Çünkü sistem böyle çalışıyor!

Arap Baharı’nın başladığı Tunus’ta da durum aynı. Devrik Tunus Lideri Zeynel Abidin Bin Ali’nin yerine seçimle gelen koalisyon, muhalif politikacı Belid’in öldürülmesi üzerine çatırdıyor!

ABD’nin cici demokrasi getirdiği Irak’ın 3 köşeli durumu da ortada iken Türkiye’nin hal-i pür melalini anlamakta zorlanıyorum!

 

Bu ülkeler, tek adamla (diktatör demeye dilim varmıyor!) yönetilmiyor muydu? Yasama, yürütme, yargı hep tek adamın emrinde değil miydi? Sakın aklınıza ‘seçim’ kelimesini getirmeyin! Saddam da seçimle, halkın yüzde 92 oyunu alarak işbaşına gelmemiş miydi? (1982 Anayasası da halkımızın yüzde 92,7 ile kabul edilmişti) Yani, seçim her rejimde var!

Hungtinton’ın, “Demokrasi, seçimle iktidara gelenlerin değil, gidenlerin olduğu ülkelerin rejimidir” sözlerini unutmamak lazım.

 

Peki, bu kadar insan neden öldü?

Tek adam’dan kurtulmak için değil mi?

Peki, bizim zorumuz nedir? Neden tersine gitmeye çalışıyoruz? Neden demokrasiden taviz verip, tek adam yönetimine girmek istiyoruz?

Bu işin AKP’lisi, CHP’lisi, MHP’lisi, BDP’lisi olur mu? Bütün bu değişik partilere oy veren insanların birbirinden pek farklı olmadığını biliyorum. Dün ANAP’talardı, bugün AKP’deler, yarın belki de başka bir partide!.. O kadar önemli değil! Ama, bu insanların rejim değişikliğine onay vermelerini anlamak gerçekten mümkün değil.

 

Ne oldu ki rejimi değiştirmek istiyorlar?

AKP, son 10 yılda yaptıklarını anlata anlata bitiremiyor. Dünyanın en güçlü ülkelerinden birisi olduğumuz vurgulanıyor hep! AB’yi bile solladığımızı Başbakan Erdoğan, dünkü grup toplantısında rakamlar vererek anlattı.

Eğer böyleyse, bu müthiş kalkınma, bölge liderliği ve dünyanın saygın ülkesi olma durumu, parlamenter rejimde olmadı mı?

Öyleyse neden başka bir rejime gereksinim duyuluyor?

 

Beğenerek okuduğum yazar Murat Bardakçı’ya göre bütün bu olanlar ‘kaselis’lerin yüzünden!

Bardakçı, “Kaselis’in ne demek olduğunu bilmeyip de merak edenler, sözlüğe baksın” demiş!

Ben de merak ettiğim için Türk Dil Kurumu’nun Türkçe Sözlüğüne baktım, buladım. Ama Mustafa Nihat Özön’ün Osmanlıca-Türkçe Sözlüğü’nde buldum.

Çanakyalayıcı, dalkavuk” demekmiş.

 

Hangi demokrasi!..