Anadolu eski renklerine yeniden kavuşabilse

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bu ülke o kadar çok acı ekip, keder biçmiş ki…

O kadar çok acılara, yıkımlara, ölümlere, talanlara sahne olmuş ki…

Bu topraklar üzerinde bir millet yaratmak uğruna o kadar çok cana kıyılıp, ülkenin zenginliği olan insan kaynakları o kadar tarumar edilmiş ki…

Şimdi yaşadığımız süreçte, gelişen her olumlu adıma korku ve şüphe ile bakma alışkanlığından kendimizi alıkoyamıyoruz.

Hem sevinip, hem de tılsımı bozulur diye sevincimizi gizlemeye çalışıyoruz.

Kürt sorunu sürecindeki gelişmeleri adeta elimiz yüreğimizin üzerinde izliyoruz.

Bir de tüm bunların üzerine Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik kalkıp da “Anadolu’dan giden Yahudi ve Hristiyanlar ülkenize dönün” demez mi?

Şaka gibi sanki!

                                                               ***

Yaşadığımız bunca sorunun kökeninde, bu topraklar üzerindeki farklı yaşamları söküp atmaya çalışırken verilen acı ve ızdırapların hiç mi vebali yok?

İnsanları evini, malını, mülkünü geride bırakıp, aç susuz yollara düşürmenin, aileleri, oradan oraya savurmanın günahı hiç mi ayaklarımıza dolaşmadı?

Vatanlarından sürülüp, farklı ülkelere sığınmak zorunda kalan yüzbinlerce insan her gün memleket özlemi ile yanıp tutuşurken, geride kalanlar nasıl mutlu ve bahtiyar olabilirdi?

Nitekim olmadı, olamadı da…

                                                               ***

Anadolu, tıpkı binbir türlü çiçekleri gibi üzerindeki rengarenk insan doğası ve kültürünü yerle bir edip çoraklaştırdıkça, bu toprakları besleyen sevgi de azaldı.

Ülke insanı boşuna bu kadar sevgisiz, bu kadar kısır, bu kadar sığ hale gelmedi.

İnsan çeşitliliği tırpanlandıkça, üretimdeki çeşitlilik ve güzellikler de kaybedildi, dolayısıyla ülkenin zenginliği de…

Üretim zenginliği yerini toplumu ve devlet tırtıklayarak zenginlik haline dönüştü.

Paylaşma, paylaşarak büyüme ve zenginleşme, yerini hasete, hepsi benim olsuna bıraktı.

Anadolu toprakları üzerinde yakılan küllerden, kendinden başkasına yaşam hakkı tanımayan, bencil, kendi menfaatini herşeyin üzerinde gören adamlar türeyerek, toplumu onlar ve onların duyguları esir almaya başladı.

                                                               ***

İçişleri Bakanı Muammer Güler, Gaziantep seyahatinde anlattı.

Yabancı bir misafiri, “Bu sorunu aşın ürettiğiniz katma değerin nasıl zenginleştiğini göreceksiniz” demiş.

Şimdi sorunu aşmaya çabalıyoruz.

Oysa yıllarca hep tersi oldu. Önce sorun görmezden gelinmeye, sonra da öldürerek yok edilmeye çabalandı.

İnsanların yaşamı da ülkenin zenginliği de yok etme gözüdönmüşlüğü ile heba edildi.

                                                               ***

Şimdi tam da bu sorunu tartışıp gündemden çıkarmaya çabalarken, Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in, “Geçmişte yapılan bazı yanlışlıklar yüzünden ülkemizi terketmiş Hıristiyan ve Yahudiler var. Hepsine ‘Ülkenize geri dönebilirsiniz’ diyoruz” şeklindeki çağrısı, artık dönmeleri pek mümkün olmasa bile, kulağa hoş ve  anlamlı bir çağrı gibi geldi.

Zira, resmi tarihi hep tahribat, yok saymak ve inkar etmek üzerine kurulu bu ülkede ilk kez bir devlet görevlisinden bu tür insani bir çağrı işitti kulaklarımız.

Anadolu toprakları yeniden eski zenginliklerine kavuşsa ne kadar bahtiyar olurdu kimbilir?

 

 

 

 

 

 

Anadolu eski renklerine yeniden kavuşabilse