CHP’nin raflardan inemeyen raporları!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Diyarbakır’daki Nevruz kutlamalarında okunan mesajı nasıl değerlendirdiğini soruyor gazeteciler.

Yanıt şu: "Önce Recep Tayyip Erdoğan'ın ne düşündüğünü bilmem gerekiyor."

Önce Recep Tayyip Erdoğan konuşacak ki, Kemal Bey onun tam tersini söylesin.

Ana muhalefet partisi ya, ülkede olan biten herşeyin karşı tarafı olması gerektiği gibi bir saplantıları var.

Olumlu-olumsuz ne olursa eleştirecek, engelleyecek, karşı duracak.

Sen böyle hayati bir konuda kendi düşünceni söyleyecek kapasitede ve yeterlilikte değilsen, orada ne işin var?

                                                               ***

Geçenlerde CHP’li bir dostumuzla CHP’yi tartışırken, “Partinizin Türkiye’nin sorunlarıyla, demokratikleşmesiyle ilgili planı programı nedir bilen yok. Söylemleriniz çok faşistçe” dedim.

“Olur mu? Hepsi parti programımızda yazıyor. Biz Atatürk milliyetçisi sosyal demokrat bir partiyiz” dedi ve bana CHP’nin program kitapçığını gönderdi.

                                                               ***

Son zamanlarda, medyadan epeyce dertli olan Kemal Kılıçdaroğlu da dünkü grup toplantısında, “Hangi gazeteciyle karşılaşsak, ‘Efendim CHP’nin çözüm önerileri nedir?..’ Pes yani. 89 raporu diyoruz, daha sonraki raporlar diyoruz, diğerleri diyoruz, özgürlük diyoruz, barış diyoruz, kanun teklifleri diyoruz, duymuyorlar bizi, görmüyorlar bizi, üç maymunları oynamak medya mensuplarına yakışmaz. Üç maymunları oynamak demokrasilerde olmaz. Bir Allah’ın kulu da kalkıp şu soruyu sormuyor, 11 senedir bir iktidar var, başında da Recep Tayyip Erdoğan var, bu adamın bırakın yüz sayfayı, bırakın 50 sayfayı, bırakın 10 sayfayı, bırakın bir sayfayı, yarım sayfalık çözüm önerilerini gören var mı?” diye şikayet ediyor.

                                                               ***

Meğer ben Antep’te CHP’lilere ne diyorsam, Ankara’daki gazeteciler de Kemal Kılıçdaroğlu’na aynı şeyi söylüyormuş.

Böyle bir durumda, medyayı üç maymunu oynamakla suçlamak değil, olaya “Demek ki aklın yolu bir” diye yaklaşmak gerekirdi ama, Kemal Bey böyle bir durumda Recep Tayyip Erdoğan’ın ne söyleyeceğini bilemediği için karambole düşmüş olmalı, neyse…

                                                               ***

Dünyanın en güzel parti programına sahip olabilirsiniz, ama kamuoyu söylemlerinize, eylemlerinize, tavırlarınıza ve kararlarınıza bakar.

Demek ki siz CHP olarak bunların hiçbirinde halka doğru mesajlar veremiyor ve inandırıcı olamıyorsunuz.

Gazetecilerin, size sürekli olarak, “CHP’nin çözüm önerileri nedir?” diye sorması, sizin programınızın bilinmediğinden değil, çözümsüzlüğü ilke edinmiş politikalarınız ve çoğu zaman faşistçe, çözümü engelleyen, çözümlerin önüne set çeken eylem ve söylemleriniz yüzündendir.

Türk ulusunun tüm milletlerden daha üstün olduğu fikrinin kabul gördüğü bir partinin programında barış yazsa ne olur, özgürlük dense ne yazar?

                                                               ***

Nitekim, CHP’nin Kürt sorununun çözümü konusunda yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini Kemal Kılıçdaroğlu gayet güzel özetliyor: “76 milyonluk Türkiye’yi bütün yurttaşları Abdullah Öcalan’ın ağzına baktırdın. Bundan utanmadın mı?

CHP’nin Kürt sorunu ve çözüm önerisi için acaba muhatap kim olacaktı?

Kılıçdaroğlu, "Bugün belli gazetelerde manşetler var; 'Silahlara veda' gibi... Oysaki kimse 'silahları bırakacağız' demiyor. Halkın doğru haber alma hakkı vardır" diyor.

Belli ki açıklamaları ve mesajları da ya iyi okuyamıyor veya değerlendiremiyor.

Çünkü Abdullah Öcalan mesajında,  artık silahların susacağını ve mücadelenin siyasal alanda süreceğini söylerken, Hasan Cemal’in Kandil’de görüştüğü Murat Karayılan da “Başkan Öcalan’ın silahsız mücadele çağrısına” uyacaklarını ifade etti.

                                                               ***

Pes vallahi Kemal Bey!

Bu ülkede seçmenin yüzde 50’si AKP’nin parti programını okuduğu için mi oy veriyor?

Kürt sorununun çözümü konusunda gelinen süreç, yaşananlar AKP’nin programında mı yazıyordu?

Çözüm için sorunun tarafı ile masaya oturulmayacak da kiminle oturulacak?

Kürt halkına, yıllarını dağlarda harcamış gençlere barışı Abdullah Öcalan telkin etmeyecek de kim edecek?

Ülkenin sorunlarının çözümüne yönelik gelişmelerdeki yanlış politikalarınız, ne yazık ki son derece haklı olduğunuz konulardaki eleştirilerinizi ve mesajlarınızı da etkisiz ve anlamsız kılıyor.

                                                               ***

Belki siz farkında değilsiniz ama, bizim, bu ülkenin gençlerinin kanını, canını emen çok ciddi bir sorunumuz var.

Kim olursa olsun, ne yaparsa yapsın bunun çok acil çözülmesi lazım, hem de hemen şimdi.

Eğer CHP’nin raflarda tozlanmış parti programını hayata geçirmesini beklersek, işimiz allaha kalmış demektir!

 

 

CHP’nin raflardan inemeyen raporları!