Biraz GDO iyidir!

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bu ülke, “Biraz radyasyonlu çay iyidir” diyerek, Karadeniz’deki radyasyonlu çayı halka içirmeye çalışan bakanları da görmüş bir ülke olduğu için Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in “GDO söz konusu değil. Vatandaşlarımız o pirinçleri gönül rahatlığı ile yiyebilir” şeklindeki açıklamasına pek şaşırmamak lazım.

Sonuçta o bir siyasetçidir.

Halkın huzuru kaçmasın, kimse tedirgin olmasın diye yalan veya yanlış böyle bir davranış içine girebilir. Zira, o pirinçlerle ilgili henüz elde sağlam bir rapor bulunmamaktadır.

Ama bizim Oda başkanlarına ne demeli?

Onların kaygısı nedir ki, mahkemenin hakkında tutuklama kararı verdiği GDO’lu pirinç sahiplerine arka çıkma gereği duydular?

Yoksa “ortak akıl” dedikleri şey, her şeyi mübah kılan bir ortaklık mıdır?

                                                ***

Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı ne güzel kıvırmış!

Bir gazetecinin ‘Siz pirinç tüketiyor musunuz?’ sorusuna, “Ben bulgur pilavını severim, hele sebzeli yapılırsa. Pirinç pilavını ise tereyağlı olursa severim. Ama biraz kilo sorunum var bu sebeple yemiyorum” yanıtını vermiş.

Dün bizim oda başkanlarının hiçbir bilimsel veriye dayanmayanPirinçte GDO yoktur” diyerek, halkın sağlığı ile oynayanlara sahip çıkan açıklamasını okuyunca, aynı soruyu onlara sormak gerektiğini düşündüm.

                                                               ***

1986 yılının nisan ayında Çernobil’de meydana gelen nükleer kaza sonrası bilim adamlarının Karadeniz’deki çay bahçelerinin radyasyondan etkilendiği ve insan sağlığını tehdit edeceği uyarılarına karşılık dönemin ANAP’lı Sanayi ve Teknoloji Bakanı Cahit Aral halkı rahatlatmak için televizyonda canlı yayında çay içmiş ve “Biraz radyasyon iyidir” diyerek dalgasını da geçmişti.

Aral gazetelere verdiği demeçlerde de, “Dininize, imanınıza inandığınız gibi biliniz ki, Türkiye’de kesinlikle böyle bir tehlike mevcut değildir” demişti.

Dönemin Başbakanı Turgut Özal ise "radyoaktif çay daha lezzetli" diye basına poz verirken, Cumhurbaşkanı olan Kenan Evren "radyasyonun kemiklere yararlı olduğunu" öne sürmüştü.

                                                               ***

Şimdi böyle bir ülkenin vatandaşları olarak, “Pirinçte GDO olmaz” diye ahkam kesen Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker’in sözlerini ciddiye alıp inanmamızı beklemiyorsunuz herhalde değil mi?

Zira karşımızda, bakanlığının ilk dönemlerinde bir yem fabrikasını gezerken ağzına bir parça yem atıp, tadına bakmaya kalkışan bir Bakan olduğunu da unutmamak lazım.

Dolayısıyla, Mehdi Eker’in “Vatandaşlarımız o pirinçleri güven içerisinde tüketebilirler" şeklindeki açıklamasının güven ve inanç telkin edebilmesi pek mümkün değil.

İşte bu yüzden, Mehdi Eker’i referans göstererek, çook paralar kazanmak uğruna halkın sağlığını  hiçe sayanlara sahiplenenlere de iyi gözle bakmamız zor.

Efendim, daha önce aynı gemi ile GDO’lu ürün taşınmışmış da GDO pirince bulaşmışmış!

Bilim adamları böyle bir bulaşmanın söz konusu olamayacağını açık açık anlatıyor.

 

                                               ***

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken, esnaf pirinç satamaz da sonra kendisine oy vermez diye Esnaf ve sanatkarlarımızın satmış olduğu pirinçlerde GDO bulunmamaktadır. Çünkü bizim esnafımız kendi yemediği ürünü müşterisine satmaz ve yedirmez. Haber tamamen asılsızdır” diye nasıl da kıvırtmış.

Eğer bahsettiği esnaf bizim de bildiğimiz şu malum esnafsa, yüzde 90’ı eline iki kuruş daha fazla para geçsin diye değil GDO’lu pirinç, kanser hücresini bile annesine pirinç diye satar vallahi!

Mesleki dayanışma ve oy kaygısı ile halkı yanlış yönlendirmek ve siyasetçilerin inkar politikasından medet ummak pek şık, insaflı ve vicdanlı davranış tarzı olmasa gerek.

                                               ***

Toplumda örgütlenmenin çok önemli olduğunu, sivil toplum örgütlerinin demokratik sistemin temeli olması gerektiğini söyleyip duruyoruz.

Mesleki örgütler de mesleki dayanışma ve yardımlaşma ruhu yaratması, sorunları birlikte ve daha kolay aşma imkanı sağlaması açısından önemli kurumlar.

Ancak bu örgütlerin, “biyolojik terör” olarak nitelendirilen bir suçtan tutuklananları, henüz zan altında iken savunup, kamuoyunu yanlış yönlendirmek ve yanıltmak amacıyla kullanmanın mesleki dayanışma ile açıklanması pek mümkün olmasa gerek.

                                               ***

Zira AKP’li bir Gaziantep Milletvekili ile sohbet ederken, “Antepliler ortak akıl diye bir şey uydurmuşlar. Bana kalırsa bu ortak akıl değil de ortak menfaate benziyor” demişti de ben de bu sözleri içtenlikle onaylamıştım.

GTO, GSO, GTB ve İhracatçılar Birliği tarafından Tiryaki Agro’ya sahip çıkma görüntüsü altında yapılan son açıklama bana o sözleri hatırlattı da…

 

Biraz GDO iyidir!