AKP Hükümeti’nin toplumun beklentilerini karşılayamadığını, beklentilerin yerini kaygıların aldığını söyleyen EMEP İl Başkanı Mehmet Türkmen, “Seçim öncesi ve akabinde halkın önemli bir kısmı AKP’yi destekliyor, kendilerince farklı beklentiler içine giriyordu. Ancak aradan geçen zaman gösterdi ki AKP halkın beklentilerini karşılamaktan çok uzak. Şu anda beklentiler yerini kaygılara bırakmış durumda” dedi.
Toplumsal kirlilik ve çürüme artıyor
İşsizlik ve yoksulluğa çözüm iddiasıyla göreve gelen AKP Hükümeti’nin yoksulla zengin arasındaki uçurumu her geçen gün artırdığına dikkat çeken Türkmen, “Fuhuş ve kültürel yozlaşma, toplumsal kirlilik ve çürümeye neden oluyor. Ancak bunlar izlenen yanlış siyasi politikaların sadece sonucu. İktidar ve yandaşları da sorunlara çözüm üretmek yerine toplumun önemli bir kesimi gibi sonuçları konuşuyor. Fakat çözümsüz, sorunları konuşmak kimseye bir fayda getirmez’ diye konuştu.
İşsizlik ilahi bir sorun mu da önüne geçilemiyor?
İşsizliğin de izlenen yanlış politikaların ve sermaye kesiminin kayıt dışı işçi çalıştırma ve hukuksuzluğuna göz yummanın bir sonucu olarak arttığını söyleyen Türkmen, “Çalışanın eline yoksulluk sınırı olan 600 milyonun altında ücret geçiyor. İşçi buna kanaat etse bile özlük hakları her geçen gün biraz daha tırpanlanıyor. İlimizden örnek verecek olursak, en büyük firmalarda uygulanan yıllık dört ikramiye hakkı ikiye düşürüldü. Sendikalar bile bunun nedenini işsizlik olarak açıklayabiliyor. Halbuki işsizlik ilahi bir sorun mu? İşsizlik hesapta olmayan bir hayalet de değildir. İşsizlik aslında hesap dahilinde ortaya çıkar. Zaten işsizliğin kendisi problemdir, bir de iş süresini 12 saate çıkararak işsizliği daha da artırıyorlar. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki işçilerin yüzde 50’ye yakını sosyal güvenceden yoksun olarak kayıt dışı çalıştırılıyor. Geriye kalan işçileri de 12 saat çalıştırarak hem işsizliği artırıyorlar, hem de kayıt dışına neden olup devleti zarara uğratıyorlar” dedi.
Kentin çalışanları yok sayılıyor
Son yıllarda Gaziantepli bürokratların kenti ‘ortak akılla’ yönetmekle övündüklerini, ancak bu kentin emekçi ve çalışanlarının yok sayıldığını söyleyen Türkmen şunları söyledi: "Son yıllarda yöneticiler, Gaziantep’i ortak akılla yönetmekle övünüyor. Bu ortak akılla yönetme sürecinde kentin çalışanları yok sayılıyor. Çalışanların ağır çalışma koşullarına ise kulaklar tıkalı, gözler kapalı. İlimizi ortak akılla yönetildiğini söyleyen yetkililerin. Organize Sanayi Bölgesi’ndeki firmalardaki işçilerin yüzde 50’sinden fazlasının sosyal güvenceden yoksun ve ağır koşullar da çalıştıklarından haberleri yoksa ihbar ediyoruz” şeklinde açıklama yaptı.
Samimi olan işsizliği çözer
Türkmen, işsizliği çözme noktasında samimi davranılmadığını, aksine uygulanan hukuksuzluklara göz yumulmasından ötürü bu şartlarda işsizliğin daha da artabileceğine dikkat çekerken, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre bir işçinin en fazla 11 saat fazla mesai yapması gerekir. Oysa kentimizdeki pek çok büyük fabrikada işçilere en az 16 saat fazla mesai yaptırılmaktadır. 12 Yıldır yedili sistem diye bir sistem kurdular işçilerin pazar tatillerini yediler. Bir işçinin haftada bir gün olması gereken pazar tatili yedi-sekiz haftada ancak bir kez olabiliyor. İşsizlik, AKP Hükümeti başta olmak üzere İMF politikalarının uygulanması sonucu ortaya çıkmaktadır” dedi.
Barışın belirleyicisi devlettir
EMEP’in barış için ülke genelinde yürüttüğü çalışmaların kentimizde de sürdüğünü hatırlatan Türkmen, “Barışın belirleyicisi devlet, devletin bugüne kadarki politikaları. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan bugüne çözümsüz bırakılan Kürt sorununda yeni den gündeme gelen operasyonlar, çatışmalar ve baskıcı uygulamalar çözüm değildir. Bir başbakan ‘illa ad koyalım diyorsanız, Kürt sorunu hepimizin sorunudur, benim de sorunumdur’ diyerek kamuoyuna üstü kapalı mesaj vermekle yetinemez. Başbakanın ve hükümetin görevi barış ve kardeşlik temelinde bir çözüm için somut adımlar atmaktır. Çatışmada ısrar etmek, emperyalistlerden, dış güçlerden medet ummak Türk-Kürt kardeşliğini, bir arada olmayı değil, bölünmeyi dayatmak demektir” dedi.
Kürt sorunu terör sorunu değil temel bir demokrasi sorunudur
“Kürtlerden, anadilden, eşit haklardan söz etmek bölünmek değildir. Demokratik koşullarda birlikte yaşamak isteyen Kürtlerin taleplerini Türkiye’nin bölünmesine yol açmayacak, daha ileri bir birliğin gerçekleşmesinin de temeli olacaktır” diyen Türkmen, “Bunca açlık, işsizlik, eğitim ve sağlık problemleri, özelleştirme, yağma ve borç kuşatması altındayken halkın ve ülkenin kaynaklarını ‘terörle mücadele’ adına savaşta tüketmek çözümsüzlükte ısrardır. Bunu Türkiye 1985-1995’te yaşadı, bir daha yaşamamalıdır. Kürt sorunu terör sorunu değil, temel bir demokrasi sorunudur. Te rör gerekçe gösterilerek halkları birbirine karşı kışkırtmanın kimseye faydası yoktur. Silahlar susturulmak, operasyonlar durdurulmalı, barışın önü açılmalıdır. Kültürel haklara ve anadile ilişkin yasaklara son verilmelidir. Koruculuk sistemi kaldırılmalı, köye dönüşlerin önündeki engeller giderilmeli ve ayrımsız bir genel af ilan edilmelidir. Duyguları, düşüncesi böyle olan Türki ye’nin hiçbir ferdi sessiz kalmamalıdır” şeklinde açıklama yaptı.