Bakmak ve Görmek
Çocukluğumuzda anne ve babamızın sözlerini anladığımız zamanlar da ‘’ bak kuş uçmakta ‘’ veya ‘’ oğlum bak bu ağaçkakan’’ dediklerinde, döner bakardık o yana . Kuşu tanımlardık. Kanatlı uçan bir hayvanı, o küçük beynimizle anlamaya çalışırdık. ‘ Kızım önüne bak, çamur var, dikkat etmessen üstün kirlenir ’. Çocukken verin emir hep bakmak fiili üzerinden olur. Küçüklük çağımızın geçipte okul çağımız geldiğinde , ‘Oğlum bak, bu gideceğin okul’ dedikleri zaman, okul çağımızın başlamış olduğunu anlardık. Yinede okul bizim için, daha doğduğumuzda başlamıştı amma, biz bilmiyorduk.
İlk Okulun bize faydası varmıydı, diye bazen duyarım konuşulanları, amma ilk okul bir çocuğun temel eğitimi olduğuna inanırım. Bunu parçalayıp 4 lere bölmenin yalnış bir işlem olduğunu, bütün aydınlar konuya bakarak haykırdılar, amma kanunu çıkaranlar bu gerçeği görmekten uzaktılar. Üzerinden bir sene geçti, tarikatın verdiği talimatla değişen tevhidi tedrisat kanunun bir işe yaramadığını yeni fark ettiler. Şimdi ise yeni bir uygulamaya geçeceklerini söylemekteler.
Hani kahve hanelerde miskinler kağıt oynarlarken kahveci bir yaz boz tahtası getirirler ya, evvelden, şimdi ise kağıt ve kalem getirmekteler, işte durum aynen bu durum. İlk okula başladığım 1947 senesinden bu yana, her siyasi iktidar kendi kafasına göre bir tedrisat yönetmeliği çıkarıp uygular, gelecek genç nesil çocuklarını, kendi doğrultularında eğiterek, arka bahçede fidan yetiştirmeye çalışırlar.
Bu gün ülkemizde çeşitli dönemlerde eğitilmiş binlerce insan, çok çeşitli eğitimlerle yetiştirilmiş olduğundan , çok değişik bakış açılı insanlarla bir arada yaşamaktayız. Hiç bir zaman aynı bakış açısını paylaşamıyoruz. Bu tamamiyle ayrı dönemlerde eğitim almış, ayrı görüşlerle yetiştirilmiş insanların bir arada yaşamaya çalışmasından kaynaklandığını düşünürüm. Bu gün ilk okula giden çocukların ilerde ne şekilde davranacaklarını bilmemekle birlikte, bir evvelki nesille hiç kaynaşamıyacaklarına kesin gözüyle bakmaktayım.
İlk okulda iyi bir tedrisat görmüş bir çocuğun, bir sonraki eğitimine yine anne ve babaları karar verip, seçtikleri okullarda okutmak isterler çocuklarını. ‘ Bak oğlum bu senin gideceğin Talas Amerikan Orta Okulu, seni burada okutacağız’ dediklerinde , sizin seçme şansınızın olmadığı aşikar. Orta okulda okurken bir hedefiniz asla oluşmaz, bu okulu bir an evvel bitirmek istersiniz.
Gün gelir orta okulu bitirirsiniz, lise ye gitmek için okulunuzu anne veya babanız karar verir. Şimdilerde ise Tedrisat , ARAP saçına dönmüş bir halde. Orta Okul ve Lise ayırımı artık yok, ilk okul tedrisatı kimi yerde 8 , kimi yerde 4, yarın ne olacağı bilinmez bir resim bu gün Türkiye’de . Eğitim Bakanlığının başında bekar ve çocuğu olmayan bir kişinin, çocuklar hakkında vereceği talimatlarla, yeni bir kanun hazırlatılmakta. Çocuk sahibi olmayan bir kişinin çocuklar hakkında hüküm vermesi sizce ne kadar doğrudur bir düşünün. Bir çocuk büyütmemiş bir kimse, ülke çocukları hakkında karar verecek, bunun çok sakıncalı bir durum olduğuna inanırım. Hani bu ülkemde birileri ’ İki koyun gütmemiş biri ‘ diye söylemişti bir zamanlar . Aslında yakın bir tarihte bu tanımlamayı yapmıştı, hatırlarsınız. Peki bu durumda ‘ İki çocuk büyütmemiş bir Eğitim Bakanı , siz buna nasıl bakarsınız ’ diye adama sormazlarmı ? Bizim geleceğimiz sadece eğitim ile ilgili olsa gerek.
Bakın, eğitimsiz bir polis devleti, beş adet ağacın kesilmemesi için verilen mücadelede, genç insanlar hayatlarından oldular. Hiç mi vicdanları sızlamadı bu omuzdan başlı adamın ve onu yöneten SerVekilin ? Değermiydi bu canlara kıymaya . Türkmen başına peşkeş çekilen Taksim Gezi Parkı için onca insanı sakat bırakmaya değermiydi ?
Yetkili insanların konulara sadece bakması yetmez. Suriye ile ciddi bir sürtüşme halindeyiz. Bir kıvılcım iki halkları akraba ülkeleri bir çatışmaya sokacak. Konuya ‘ Uluslar arası güc müdahale ederse Türkiye bunun içinde yer alır’ demek, ne kadar sorumsuzca söylenen bir cümle. Kanımca bu türde konuşmaları Dış Siyaset okuyanlardan ziyade, tekke ve zaviyede tedrisat görmüş insanlar ancak konuya bu açıdan bakarak söyler.
Olimpiyat meşalesi hayaline bile hep baktılar. Gerçekleri hiç görmediler. Zaten bizim esas sorunumuz ‘’bakmak’’ la ilgili . Biz tevhid-i tedrisattan gelen bir alışkanlıkla konulara hep bakarız. Fakat esas olan GÖRMEK tir. Türkiyenin gidişatına sadece bakmayın, görün artık, bu iş kötüye gitmekte, ve konulara sadece uzaktan bakmakla kalmayın, dikkatli inceleyin ve ne olur Görmek için bakın, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.