Ben de varlığımın Türk varlığına armağan olmasını istemiyorum

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Günlerden beri demokrasi paketinin içeriğinin boşluğundan çok, bazı kesimler “andımız”ın ilköğretim okullarından da kaldırılmasına  ateş püskürüyor.

Halbuki hiç düşünmüyorlar ki, eğer bu and denen şey bir işe yaramış olsa idi, bugün Türk toplumu gerçekten doğru, çalışkan, büyüklerine saygılı, küçüklerini koruyan insanların yaşadığı bir ülke olurdu.

Halbuki, azınlıkları şöyle bir kenara alırsak, Türk toplumu gerçekten genel olarak doğru, çalışkan bir toplum mu?

Şöyle bir yakın çevrenize baktığınızda insanların birbirini aldatmak için ne kadar numara çektiğini, toplumun ne kadar tembel olduğunu görmüyor musunuz?

76 yıldan beri bu ülkenin güzelliği olan azınlıklarımızın çocuklarına her sabah, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye faşistçe bir söyleme mecbur etmeye değdi mi yani?

Bu ülkenin en önemli zenginlikleri olan azınlıkların çocuklarına her sabah, “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” diye and içtirmek hangi vicdana, insana, ahlaka, hukuka sığar.

Bırakın bu ülkenin Ermenisi’ni, Rumu’nu, Yahudisi’ni, Kürdü’nü ben Türk olarak varlığımı Türk varlığına armağan etmem, etmiyorum.

Ne münasebet efendim!

Bu çağda bu ne insanlık dışı uygulamadır?

Bu ne utanç vesilesidir.

Sonra Türk çocuğunun varlığı neden Türk varlığına armağan oluyormuş ki?

                                               ***

Yapılan bu düzenleme, bırakın demokrasiyi insani açıdan zorunlu ve çok geç kalmış bir düzenleme.

Hiçbir siyasi görüşün, bu utanç vesikasına sahip çıkmaması gerekirken, sosyal medyada kocaman kocaman adamlar, andımız kaldırılıyor diye bayrak açıp, protesto ediyor.

Anlaşılan o ki, bu ülkede en az onlar kadar hakkı bulunan milyonlarca Kürt çocuğu, binlerce Ermeni ve Yahudi çocuğunun her sabah “Varlığım Türk varlığına armağan olsun” dediğini bilmek bile bu adamları pek bir mesut, bahtiyar ediyormuş.

Yazıklar olsun!

                                               ***

Bu kendisini milliyetçi ve ulusalcı olarak nitelendiren ve yıllardan beri kendisinden olmayanın kendisine tapınması gerektiğine inandırılan kesim, ucuz ve insanlık dışı detaylara takılırken, ülkede yaşanan çok önemli gelişmeler ıskalanıyor.

Zira, dün ajanslara düşen bir haber ve resmini görünce dehşete kapıldım.

Tüm Din Hizmetleri Derneği, çocukları namaz kılmaya teşvik etmek ve namaz bilinci oluşturmak için "7 yaşındayım namaza başlıyorum" etkinliği düzenlemiş.

İstanbul Fatih Camii’nde düzenlenen etkinliğe 7-8 bin tane çocuk katılmış.

Fotoğrafa baktım, hepsi çok kritik yaşlarında.

Aralarında 4 ve 3 yaşında olanlar da varmış. Toplu namaz kılıp, mevlüt ve ilahi okumuşlar.

                                   ***

Zaten Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir de “Çocukların kişiliklerinin oluştuğu dönemde bu tür değerlerle donatılmasının son derece önemli olduğunu” söylemiş.

Yani tam anlamıyla beyin yıkama yaşları!

Başbakan Erdoğan’ın kafasının içindekilerin önemli bir uzantısı olarak dünyadan kopuk, dini bütün, sorgulamayan, itaat eden bir gençlik yetiştirilmesi için çalışılmalar tüm hızıyla sürüyor.

Fotoğrafa baktığımda gözümde İran ve Suudi Arabistan canlandı.

AKP iktidarının, çocuklar üzerindeki bu oyununun ne kadar tehlikeli olduğunu düşünmek bile tüylerimi ürpertti.

Elbetteki her aile çocuğuna dinini öğretebilir. Ancak olay böyle camiler, sokaklar dolusu çocuğu toplu namaz kılmaya teşvik etmeye gelince, durum vahim bir hal almış demektir.

Çağdaş, hukuk devletinde çocukların bu tür dini faaliyetlere alet edilmesi de bir insan hakları ihlali ve çocuk istismarı anlamını taşır.

                                               ***

Andımızın ardından feryad eden güruh, keşke ülkenin asıl gerçekleriyle ilgilenebilse de bu ülkede yaşayan tüm çocuklarımızın her birinin yaşamı özgür, bağımsız, mutlu ve güzel geleceklere armağan olsa..

 

Ben de varlığımın Türk varlığına armağan olmasını istemiyorum