Kentler Sanatçılarıyla Soluklanırlar
Hangi yaşınızda olursanız olunuz, yaşamın hakkını vermek ona anlam kazandırmakla başlar. İnsan gençken heves ve de tutkuları uğruna harcadığı zamanları ilerleyen yıllarda arayıp “keşke” diyorsa; yitik/zayi hanesine yazılmış anlar çetelesinin kabarıklığı onun “müflis tüccar rolü”nü oynadığının kanıtıdır herkese. Geçmiş/mazi, bakılacak bir ayna olmaktan çok; kaçılan, uzak durulan bir pişmanlık anıtıdır böyleleri için. Böyle bildiğim/düşündüğüm için her günümü “dolu dolu yaşamak” özlemi içinde olurum hep.
Önceki gün böyle bir şansı yakaladım. Anadolu’da 78 ilimizde birer gazeteye servis ettiğim karikatürümü akşamdan çizmiş, gazetemizde dün okuduğunuz mizahi öykümü yazmış, yaşayacağım Cumartesi günü için de programımı yapmıştım. Gerisi günü yaşamaktı benim için…
Günümü anlamlaştıran ilk etkinlik Trabzon NET İlkokulu Müdürlüğü ve Okul Aile Birliği’nin yaptığı çağrıya katılmam oldu. Geçen yılın son ayında öğrencilerle yaptığımız karikatür çalışmasına yeni bir boyut kazandıracaktık.
Öteden beri öğrencilerle birlikte olmaktan son derece mutluluk duyarım. Tam yarım yüzyıl önce Kütahya’nın Simav ilçesinin Pazarlar köyünde (Şimdi ilçe oldu) vatani görevimi yadeksubay öğretmen olarak yaparken o minik beyinleri sevmeye başlamıştım. Onlara ne verirseniz aynen size iade ediyorlar. Sevgiyi öğretin en durusunu/güzelini sunuyorlar. Saygı da öyle… Öğrendikleri her şeyi yaşamlarına yansıtarak ışıklı bir dünyayı kendi kendine yaratıyorlar. Size sadece iyi bir rehberlik görevi kalıyor. Aradan bunca zaman geçtiği halde Pazarlar’lı dostlarımla ve de öğrencilerimle haberleşiyor, yazışıyor, telefonla konuşuyoruz. Hemen belirteyim, biz bu dünyaya küsmek, kavga etmek, savaş yapmak için gelmedik değil mi? O zaman niçin kötü düşünüp kötü şeyler yapıp kendimizi tüketiyoruz?
NET İlkokulu’nun sevimli/minik öğrencileri mizahı algılamada çok yetenekliler. Pırıl pırıl akan bir mizah pınarı var beyinlerinde… Mizah algısını çizgiye dönüştürmelerindeki başarı resim dersinde kazandıkları deneyimden kaynaklanıyor elbet. Bu deneyim benim çalışmama da kimi kolaylıklar getirince öğrencilerimle karikatür adına başarılı bir çalışma yaptık . Gökkuşağında salıncak kuranlar… Gökkuşağında kuş yuvası yapanlar… Gökkuşağı ile güneşi södürmeye çalışanlar… Konumuz olan gökkuşağı üzerinden nice başarılı çalışmalar. Umuyorum çalışmalarımız ilerledikçe minik çizelerimiz sanal dünyada, hem de yazılı medyada karikatürleriyle dudaklarda gülücükler yaratacaklar. Düşündürecekler de…
Minik beyinlerle/öğrencilerle birlikte olmak beni gençleştiriyor. NET İlkokulu Müdürlüğü’ne ve Okul Aile Birliği’ne bu açıdan teşekkürlerimi iletiyorum.
Günüme anlam katan diğer bir etkinlik de Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRKYAYBİR)’in çağrısı üzerine Usta Park Hotel’deki toplantıya katılmam oldu. Metis yayınlarından Müge Sökmen ve yazar Atilla Birkiye ile tanışmak, yayıncılığın sorunları üzerine onlarla karşılıklı sohbet yapmak da güzel bir anı oldu benim için.
Hani, başlangıçta belirttim ya, günü dolu dolu yaşamak… Cumartesi gününüm böyle oldu. Türk resim sanatının atar damarlarından olan Trabzon’a bu kimliğini kazandıran geçmişte olup aramızdan ayrılan sanatçılarımızı Rahmetle anıyorum. Günümüz resim sanatı ustalarımızı da buradan sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Dün ve bugünkü sanatçılarımız olmasaydı bu kent “sanat alanındaki övüncü”nü kazanılabilir miydi? Kültür ve sanat dünyamızı zenginleştirip bu kente kimlik kazandıranlara olan vefa borcumuzu düşünüp karşılamak isteyenler de giderek azalıyor bu kentte.
Trabzonlu ressam, Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Rasim Bölümü Öğretim Görevlisi Hakan Esmer yarın (Salı-saat: 17.30) Akçaabat Güzel Sanatlar Lisesi Erol Tuna Sergi Salonu’nda arkadaşı ressam Serdar Leblebici ile birlikte açacakları resim sergisiyle sanatsal anlamda, sevgiyle selamlayacaklar Trabzon’u, Trabzonluları…
Sergiler, konserler, konferanslar, seminerler, paneller yaşayan bir kentin atar damarlarıdır. Eksiklikleri ya da yokluları o kentlerin soluk alamadığının işareti sayılıyor gelişmiş toplumlarda.
Sanat alanında içgöçmenlik yaşanan Trabzon’da haberiniz olsun “-İmdaaat!...” demek üzereyiz.
****
Cumartesi günümü dolu dolu yaşadım. Günlüğüm, düştüğüm notlarla zenginleşirken teşekkür etti bana…