Partilerin uçma meselesi...

YAYINLAMA: 19 Eylül 2016 / 20.00 | GÜNCELLEME: 19 Eylül 2016 / 20.00

Çocukluğunda uçurtma yapıp uçurmayan var mı acaba? Herkes biliyor ama bir anımsatma yapmak istiyorum. Hava güneşli ve de istenilen rüzgar da varsa uçurtma uçurmanın zamanıdır o zaman.
Yani, keyif yapmanın...
Ama çocuk olmanın da ön koşul olduğunu unutmamak gerek...
Tabii ki uçurtmanızın tekniğine göre yapılmış olması gerekir ayrıca.
Bir de uçurtmayı havada dengeli tutacak bir kuyruğu olmalı. Bakınız bu kuyruk uçurtmanın en önemli bölümüdür bence...
Çünkü hiç bir uçurtma kuyruksuz uçmaz, yani havalanmaz.
Xxx
Siyasal partiler de böyledir. Altyapısı yani merkezi yönetim kadar taşra örgütü güçlü olmayan partilerde başarıyı yakalamak -olağan üstü durumlar hariç- olası değildir. Bu bakımdan partilerin genel merkezleri taşra örgütlerini her zaman aktif/faal görmek isterler.
Tıpkı gökte alımlı rüzgar aldıkça salınan bir gelin duvağı düşününüz.
Her şey yerindedir ve uyumludur ki, uçurtma havada bir gelin endamıyla bir öteye, bir beriye süzülür.
Siyasal partilerin merkezi yönetimleri çok önemlidir ama taşra örgütlerinin de çevrede doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığıyla örnek olan kişilerden oluşması başarıyı getirir o partiye...
Böyle olmazsa taşrada hayat bulmayan partinin siyaset anlayışı, genelde de "sıfır çeker" ve söylemler hep havada kalır.
Türk siyaset tarihinde görülmüş ve yaşanmıştır ki, genelde -aslında partilerin böyle bir farklı görüşü yok ya- "sağ" cenaha yakın görüntü veren partiler sahneye ilk çıkışlarında ilgi odağı olurlar.
Örneğin, DP, Demokratik Parti, DYP, ANAP ve AKP bu görüntü ve mesajı vererek siyaset arenasında başarılı oldular.
Bu başarının temelinde; yerleşik gelenekçi/statükocu anlayışın bu partilerce önemsenmesinin payı olduğunu da görüyoruz.
Bizim siyaset anlayışımızda "yenilik" için, "Başkası bir denesin, ben ondan sonra bakarım" anlayışının egemen oluşunun payı var kuşkusuz.
Bu da "kazanandan yana olma" durumunu yaratıyor ister-istemez.
İşte bu noktada muhalefete düşmüş partilerin siyaset adına uçuracakları uçurtmaya yeni elemanlar/partililer - deyimimi hoş görünüz- kuyruk bulmakta zorlanırlar.
Demokrasimizin yaşamsal ilk zorluğu burada başlar.
Bu konun ikinci yaşamsal ve bence en önemli zorluğu ve de sorunu; iktidar partisi uçurtmasının çok yükseklerde uçarken -dün de yazmıştım- dere kenarlarında taştan taşa atlayan uzun kuyruklu kuşlar gibi partiden partiye transfer olan kimlikleri/kişileri alaca-bulacalıların uçurtmaya katılıp kuyruk olmalarıdır.
İşte iktidar partilerinin yaşam tehlikesi bu noktada başlar.
Çünkü, her uçurtmanın kaldıracağı bir kuyruk büyüklüğü/bütünlüğü vardır. Kuyruğa yeni eklemeler yaparsanız, uçurtmanın gövdesi onu havaya kaldıramaz. Uçamaz...
Bu durum, Türk siyaset tarihinde çok yaşandı ve o partiler yok olup gittiler. Yerleri hemen kurulan aynı anlayışı taşıyan partilerce dolduruldu.
Partiler öncelikle programlarını seçmene açıklamalı, partisel "öncelikler"ni belirtmeli/açıklamalılar.
Xxx
Vurgulamak istediğim; iktidar partileri form tuttuklarında bunu korumaları, "renksiz. kimlikler"in ön plana çıkmalarını önlemeleri gerekir.
Çünkü, uçurtmaların kuyruk ağırlığı her zaman sorun olur, sorun yaratır da...

Bu da bizim partilerimizin yaşamsal sorunu bugün...

Partilerin uçma meselesi...