Atatürk... Cumhuriyet... Trabzon...
Bugün Cumhuriyet'in kuruluşunun 93. yılını mutluluklarla kutluyor, 100. yıl için hazırlıklar yapıyoruz. Yaşayanlar o mutluluğu da tadacaklar gururla elbet...
İnşallah bizler de görür/yaşarız.
Cumhuriyet'in kuruluşuna imza atan, bilim/kültür/sanatla temeline harç katan Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarını sonsuz sevgi, saygı ve Rahmet duygularıyla anıyor, selamlıyoruz.
Lütfen, düşünür müsünüz ulus/millet yaşamımızda böyle bir olumlu gelişme olmasaydı, yani Cumhuriyet kurulmasaydı ne olacaktı, neler yaşayacaktık? Böyle bir düşünceyle günün anlam ve önemini anlayabiliriz ancak...
Cumhuriyet'in kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyeti kurduktan sonra Cumhurbaşkanı ünvanıyla Trabzon'u ; 15 Eylül 1924, 27 Kasım 1930 ve 10 Haziran 1937 tarihlerinde üç kez ziyaret ettiler.
Birinci ziyaretlerinde Hamidiye Kruvazörü ile Trabzon'a gelen Atatürk'ün beraberinde eşi Latife Hanım da vardı. Trabzonlular bu ilk buluşmayı büyük coşku ile yaşadılar. Belediye'de çeşitli kuruluşların temsilcilerini kabul ettikten sonra ikametine tahsis edilen Soğuksu'daki Köşk'e çıkan Atatürk; buradaki akşam yemeğinde Belediye Başkanı Hüseyin Kazaz'ın veciz konuşmasından duygulanmıştı.
Başkan Kazaz özetle şöyle hitap etmişti:
"Gazi Hazretleri,
Trabzon halkı yıllardan beri özledikleri yüksek şahsiyetinize kavuştuklarından dolayı büyük sevinç içindedirler. Halkın tezahüratını bizzat müşahade buyurdunuz. Fakat, bu tezahürat, kalplerdeki sevgi ve samimiyetin belki yüzde biridir."
Atatürk bu konuşmayı özetle şöyle yanıtladı:
".............. Efendiler, hemen bütün Trabzon halkını yekpare bir samimiyet kitlesi halinde gördüm. Kadınlarının, çocuklarının, ihtiyarlarının gözlerinde yaş gördüm. Bu ne yüksek duygu, bu ne şefkat, bu ne asalettir."
"............... Beş sene evvel Samsun'a ilk ayak bastığım zaman bana kalp kuvveti veren vatandaşlarımın ilk safında Kahraman Trabzonluların bulunduğunu asla unutmayacağım."
Atatürk, sözlerini gösterilen sevgi ve bağlılığa teşekkür ederek tamamladı.
Ertesi gün Valiliği, Trabzon Lisesi ile Muallim Mektebi'ni ziyaret eden Atatürk, burada okul şeref defterine; "Yeni nesil en büyük Cumhuriyetçilik dersini bugünkü öğretmenlerden alacaktır" cümlesini yazdılar.
Akşam ise (Cumhuriyet) Halk Fırkası'nın onuruna verdiği yemeğe katılan Atatürk, burada yaptığı konuşmada ise:
"................ Bu münasebetle bir Reisicumhurun, Fırka reisliği ile ilgisini tekrar edenler ve bütün cihan bilsin ki, benim için bir taraflılık vardır: Cumhuriyet taraflılığı..." dedi.
Xxx
Bu tespitten sonra, 12 Eylül 1998 tarihinde o zamanlar Trabzon'da yayımlanan TÜRKSESİ gazetesindeki 'NABIZ' köşemdeki yazımdan alıntı yapmak istiyorum. O tarihte, o günün koşullarında özetle şöyle bir tespit yapmıştım:
"Bugün, bizim etrafında bilinçli bir şekilde kenetlenmemiz gereken vatanseverliktir. Batı'da Türkiye üzerine oynanan her oyunun temelinde taran Serv'i canlandırmak yattığını 'yalancı dostukluklar'ın peşine takılmamaktır.
Atatürk, dış politikayı (Yurtta Barış, dünyada barış" ilkesiyle Cumhuriyeti yaşattı, güçlendirdi, böyle bir akıl yolunu bizlere miras bıraktı."
Cumhuriyeti kuranları, yaşatanları, güçlendirerek bugünlere kavuşturanları sevgi saygı ile kalplerimizde yaşAtma borcumuz olduğunu unutmamalıyız.
.........................
LODOS!
Cumhuriyetimizin kurucusu M.Kemal ATATÜRK, şöyle yol gösteriyor bizlere:
"Cumhuriyet düşüncede, bilgide, sağlıkta güçlü ve karakterli koruyucular ister.