Sporda eğitim şart, siyasetçi de uzak durmalı...
Toplumsal yaşamda sporun önemi üzerine söz etmeye gerek yok. Herkes bu bilinçte... Ancak, bunu bilmemize karşın "bile bile lades" durumunu neden yaşıyoruz bunu anlamakta zorluk yaşıyor insan.
Madem ki, spor toplumsal yarar sağlayan, itici bir güç, gerekli bir uğraştır, peki niçin bu alanda bunca olumsuzluk yaşanıyor bu ülkede?
Sormak isterim, çıksın spor dünyasını yönlendiren/yöneten birisi yanıtlasın:
"- Bu ülkede, günümüz sporunda/futbolunda yaşanan çirkinlikler, haydutluklar, holiganizm, fanatizm, sahtekarlık, şike olayları eskiden yaşanıyor muydu?"
Hayır, yaşanmıyordu.
Peki ne oldu da, -özellikle- futbolumuz böyle bir kör kuyuya düştü de çıkamıyor?
Xxx
Ülkemiz spor dünyası 1980'li yıllardan itibaren yükselen bir fanatizm ya da holiganizm hastalığına yakalandığını, buna yöneticilerin ve de spor dünyasının seyirci kaldığını inkar edemeyiz.
Yaşı 60-70 olanlar iyi bilirler, eskiden futbol kulüplerinin amigoları vardı. Örneğin, adı futbol tarihinde yer alan GS'ın amigosu "Karınca Ezmez Şevki"... Diğer kulüplerin de seyirci/taraftar üzerinde sevgi/saygı yönünden sözü geçen amigoları vardı.
Karşılaşmalarda taraftarı centilmenlik sınırları içinde bir koro şefi örneği tezahürat yaptırır, tribünlerde harika şovlar yaşanırdı.
Stadyumlardan her iki rakip takım taraftarı, futbolcuları birbirlerine sarılıp, kolkola evlerine giderlerdi.
Böyle bir ortamda karşılaşmalar oynanır, taraftar evlerine tuttuğu yenilse de huzur içinde giderdi.
Diyeceğim o ki; kulüp yönetimine seçilen kişiler artık daha geniş/toplumsal bir anlayışla işe sarılmalılar. Sadece sporcuyu motive edip karşılaşmalara hazırlamak değil; o kulübü canı gibi seven taraftarı da eğiterek, sahiplenerek, sosyal, kültürel etkinliklere ortak ederek "sporcu-taraftar-yönetici" gibi bir büyük "Spor Ailesi"ni gerçekleştirerek görev yapmayı bilmeli...
Xxx
Sporun mayasında kavga, küfür, şiddet, şike, holiganizm/fanatizm yokken bu olumsuzluklar nereden, nasıl bu seçkin alana bulaştı, bir düşünelim?
Ülkemizde şiddetini giderek artıran bir iç göçmenlik olayının, siyaseti dünyasını nasıl etkilemişse; spor seyircisi üzerinde olumsuz etkiler yarattığını artık bilmek durumundayız.
Sporun "seyirlik" bir olay olduğunu bilmeyenlerin "horoz dövüşü" kör anlayışıyla sahalara/alanlara gelmesinin yarattığı manzaraya; gerçek taraftar ve sporseverlerleri ziyadesiyle üzüyor.
O zaman, kulüp yönetimlerinin sporun içinden gelen kişilerden oluşması zorunluğu gündeme geliyor ister-istemez.
Bunu yapmalıyız. Gerçek anlamda kulüp ve renklerine gönül vermiş varsıl/zengin kişiler varsa; onlar da yönetimleri dışarıdan desteklemenin gururunu yaşamalılar.
"Param var, Başkan olacağım" anlayışı, olayın bir başka yanlışı olarak sırıtıp duruyor nicedir spor dünyamızda...
Xxx
Sözün özü: Ülkemizde popüler bir spor dalı olarak yaşanan futbol oyununu düştüğü bataklıktan kurtarmak için değindiğimiz eğitim seferberliği öncelikle başlatılmalı...
En önemlisi; eskiden olduğu gibi siyasetçi de spor alanlarından, kulüplerden uzak durmaklı...