Aramak

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Herkes bir şeyler arıyor. Herkesin hayatı aramakla geçiyor. Kimi mutluluğu arıyor, kimi iş, kimi aş. Kimi yaratıcıyı arıyor, kimi parayı. Herkes arayış içinde ve dünya arayanlarla dolu. Gücü arayanla ilahi olanı arayan arasında aslında hiçbir fark yoktur.
Aranan obje ve nesneler farklı olsa da arama eylemi aynıdır. Arayış aynı arayış ama sadece aranan nesneler değişiyor. Derviş kendini arar. Aslında her insan kendini arar. Arayış insanı gerer. Evli birisi hep başka partnerler arıyor. Bu arayışta yalan dolan efor kişiyi öylesine yorar ki… Aslında bütün arayışın temelinde “olduğunla olmak istediğin” arasında sıkışıp kalma vardır. A, B olmak ister. C, D olmak ister. Fakir zengin olmak ister. Çirkin güzel olmak ister. Normal vatandaş ünlü olmak ister. Memur müdür olmak ister. Bunlar hepsi arayıştır. Arayış kendi halinden memnun olmamak ve kendini olduğu gibi kabul etmemektir.
Aramanın zıddı ise aramamaktır. Aramamak olduğu gibi kalmaktır. A, a olmaktan memnundur ve hiçbir zaman B olmak istemez. Kendini olduğu gibi kabul eder, tatminkardır. Aradığı bir obje ya da nesne yoktur. Kendi olmaktan son derece mutlu olur. O elmadır, armut olmak istemez. Kendi tadı, kokusu, lezzeti, rayihası ile güzeldir. Arayan sürekli başarısızlığa uğrar, tatminsizdir, gergindir, mutsuzdur. Din adamları “Allah’ı ara” derler. Aslında seni başaramayacağın bir yola yönlendirirler.
Kimi Allah’ı arar. Boşuna yorulur. Allah’ı aramakla ne yerde ne gökte bulabilirsin. Sen sadece ol. İyi insan ol. Dürüst ol. Yardımsever ol. Sadece yaşa. O zaman zaten bulursun aranılan şeyi.
“Paranın peşinde olma, meditasyonun peşine takıl” dediğin de bir yaşam koçu sadece aranılan nesneyi değiştiriyor. Tehlikeli olan aramak. Arayan aramayan haline geldiğinde aydınlanır. Sen cennetin peşinden koşarsın ama bir ermiş şöyle der: “Gözümde ne cennet sevdası, ne de cehennem korkusu…”. Aramaktan vazgeçtiğinizde cenneti de istemezsiniz, cehennem de korkutmaz seni. Aramayan birisi olmak için insanın önce kendini tanıması gerekir. “Sen kimsin?”, “Nereden geldin?”, “Kaynağın nedir?” Su damlası kaynağını aradığında okyanustan kopup geldiğini bulacaktır. Sende kendini soruşturduğunda hakikate ulaşacaksın. Yaprak kaynağını araştırırsa köküne ulaşır. Okyanusun bir parçası olduğunu anladığında yıldızlar bir başka gözükür sana. Bir başka duyarsın martıların sesini. Çiçekler bir başka kokar burnuna. Sen sadece ol. Allah’ı da bulursun, zenginliği de, güzelliği de. Arayan olma, aranan ol. Ama sadece ol.

Aramak