ANNE YASA
Siz rahmetli annemi tanımadınız.Onun evde bazı kuralları vardı.Sabah erkenden kalkılırdı. Evimizde bir banyo olduğundan ilk kalkan sırayı kapardı.Banyonun karşısında mutfak vardı.Sabahleyin erkenden çaysuyu konur, demlenmeye bırakılırdı.Sofra kurulmasına herkez yardımcı olurdu, hatta küçük kardeşimde sandalyeleri masanın etrafına koyar, ilk öncekendisi masada yera lırdı. Sofraya taze ekmek koymak için karşıdaki fırından ekmeği almak benim görevimdi.
Babam sofraya gelmeden kahvaltı başlamazdı. Annemin kurallarından önemli birtanesi, baba sofraya gelmeden yemeky enmezdi. Ekmeği kazanan mutlaka sofrada olması gerekirki yemek yensin.Okula giderken akşam eve zamanında gelmem tembih edilirdi.Akşam yemeği saat yedide yenirdi.Bu saati kaçıran mutlaka aç kalırdı.Sofra kalktıktan sonra tekrar kurulması kaide dışındaydı.Bu nedenle sofraya geç kalmak demek, aç kalmak demekti.
Evde daha birçok kurallar vardı ve bu kurallar genelde değişmezdi. Hele evin eşyası yerlerini hiç terketmezdi.Kanepenin yeri, masanın yeri hatta büfenin içindeki bazı malzemelerin yeri hemen hemen hiç değişik yerde bulunmaz, seneler sonra açtığımda yine aynı yerde bulunmaktaydı.
Yatılı okuduğum senelerde tatile eve geldiğimde çekmeceleri bir bir açar bakardım. Dantelli peçeteler mutlaka yeşil kapaklı komidinin içinde bulunur, gümüş kaşıklar büfenin ilk çekmecesindeki yerini korurdu.
Evlendiğimde eşim bazı örtülerin yerini değiştirmeye kaltığında annemden ciddisözler dinlemişti. Her evin içinde bulunan sabit yasaları vardırki bunları değiştirmek doğru olmaz .Ben bunları Anne yasa olarak adlandırırdım. Anne yasa herkes tarafından kabul gören bir kaideler zinciri olarak tanımlanmalıdır.
Ülkelerin değerli insanları tarafından hazırlanmış, iyidir veyadeğildir, zamana uygundur veya değildir ama bir anayasasımız vardır. Bu anayasa çok değerli tarafsız anayasa profesörleri tarafından hazırlanmıştır.BaşlarındaProf. Orhan Aldık açtı vardı.Yani herhangi bir partinin üyesi bir hukukçu tarafından değil, tamamiyle bağımsız bir hukuk kurulu tarafından hazırlanmış ve halk oyuna sunulmuş bir anayasa, bugün hala geçerlidir.Bunu beğenirsiniz veya beğenmessiniz, bu bizim anayasamız.Şahsi menfaatlerinize uymayabilir bu anayasa.Bütün Milletvekilleri bu anayasaya sadık kalacağına yemin ederler.Neden iktidar partisi bir yeni anayasa üzerinde israretmekte bunu topluma açıklaması gerekir.
Neden iktidar partisinin siyasi kanadı olan hukukcuların ortaya koyacağı bir anayasaya halkı kabul etmeye zorlamaktalar, anlaşılması güç bir denklem. Giyim ve kuşam bir gereksinmedir ama bu gereksinme bir aşireti, bir ideolojiyi temsil ediyorsa bu kabul edilmez bir durum olduğuna inanmaktayım.
Mustafa Kemal'in kurumlarını ve Ulus Devlet kavramını tek tek yıkmakla nereye gidileceği meçhul bir istikamete doğru gidilmekte. Kılık kıyafetin neden mecburi kılındığını bir düşünün, sarıklı, takkeli devlet dairelerinde dolaşan insanlar, üniversitelerin bahçelerinde haşemalı çocukların top oynamalarını hiç düşündünüzmü?
Büyükada’da bir Suudi Arabistanlı aile meydandaki saatin altında resim çektirmekte idi. Kadın siyah peçe çarşaf altında ve bir de göz hizası siyah tülle kaplı, yani ne el,ne ayak, ne de gözü görünmeyen siyah peçe, çarşaf silüet. İşte Türkiye’nin çekilmekte olduğur esim hedefi burası.
Annem cumhuriyet öğretmeni idi, dindardı ve beş vakit namazını kılardı. Derisi güneşe hassastı ve bu nedenle uzun kollu giyinirdi ve başörtüsünü yalnız güneşli zamanlarda dışarda kullanırdı. Bugün yaşasaydı annem, ülkesini Avrupa insan hakları mahkemesine dav aeden bir kadını, Anayasasını değiştirmeye kalkışan insanları asla sofrasına almazdı diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına .