Ayıp ile gerçeğin yüzleşmesi
Çok, ama çok yazık... Hem de çok, çok düşündürücü... İnsan, bu denli kimliğini yitirmemeli... Bu düzeye düşmemeli...
Çünkü, Yüce Rabb, akıl ve ar/utanma denen iki mücevheri böyle bir duruma düşmemek için bizlere verdi.
Verdi, ama "aklını kullanamama acizliğine düşen insan" profili ile karşı karşıyayız şimdi ne yazık ki...
Anayasa değişikliği için yapılacak halkoylamasının particilikle ne ilgisi olabilir ki?
Ama ne yazık ki, bu halkoylaması amacı dışına çıkarıldı.
Bir kör dövüşüne dönüştürüldü.
Uzlaşının hiç düşünülmediği bir zıtlaşma ortamında halkoylamasına gidiyoruz.
Gidiyoruz ve aklımız siyasete tutsak olmuş, gözümüz gerçeği görmekten aciz...
Siyasal bir çekişmenin anayasa ile ne ilgisi olabilir ki?..
Sonuçta, oylanacak anayasanın, demokrasi kriterleri, insan hakları, temel hak ve özgürlükler açısından eleştirisi yapılacakken, siyaset sahnesindeki kimi aktörler her zamanki gibi konuyu saptırmayı becerdiler/başardılar.
Sanki oylanacak anayasa, kendilerinin parti tüzüğü imiş gibi bir anlayış oluşturuldu toplum katında...
Ben kazanacağım!
Hayır ben kazanacağım!..
Siyasetin de horoz dövüşü bu!..
İnat üzerine inat... Hem de hiç bitmeyen türden...
Bu güzel ülkede siyasetçinin birinin "ak" dediğine, diğerinin/rakibinin de "ak" dediğine tanık olan var mı?
Böyle bir olay demokrasi tarihimizde yaşanmadı ne yazık ki...
Xxx
Bu kafayla ve gidişatla nereye...
Mutlak olan, gerçeğin tek olduğudur ve yurttaşın bu gerçeğin ne olduğunu bilmesidir önemli olan...
Bir malın reklamını yapmak kolaydır da ayıbını bulup ortaya çıkarmak da ayrı bir erdemdir herkes için...
Zaman gerçeği örtemez... Ne denli önemli demokrasi ayıbını örterseniz, yarın o denli gerçek ortaya çıktığında utanırsınız.