Aklımızı başımıza toplamanın zamanındayız...

YAYINLAMA: 08 Nisan 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 08 Nisan 2017 / 20.00

Toplumsal anlamda gerçekle yüzleşmeyi sevmiyoruz... Olumsuz bir olayla karşılaştığımızda hemen savunu rolüne soyunuyor, mazeretler/özürler/bahaneler yaratıyor/uyduruyor, bin dereden su getiriyor, konuyu kapatmanın yollarını arıyoruz.
"Kabahat kürk olsa..." örneği bir durum...
Özür dilemek hiç akıllara gelmez nedense...
Belki gelir de; özür dilersek, olaydan doğan sorumluluğu üzerimize almış oluruz kuşkusunu beynimizden/benliğimizden bir türlü atamayız da ondan mı acaba?
Kendine güvensizlik işte bu olsa gerek...
Dikkatinizi çekmiştir mutlaka... Siyaset sahnesinde rol alanlar; kendilerine yönelik özeleştiri yapmaktan çok, radarlarını rakiplerine yöneltirler hep...
Hedefte olanın açığını/yolsuzluğunu, gafını, yanlış davranış ve söylemini saptayıp, yeri geldiğinde günyüzüne çıkarıp; "kirli çamaşır" pazarlaması yapma çirkin anlayışı öteden beri yaşanıyor bu ülkede...
Hesapta, ülkemin seçmenleri 16 Nisan günü halkoylamasıyla anayasa değişikliği konusunda görüşünü oy kullanarak belirtecek/bildirecek...
Bu, her seçmen yurttaşın anayasal hakkı..
Ama, anayasa değişikliğinden önce öyle bir hava yaratıldı ki...
"Evet" ve "Hayır" tercihlerinden birini sahiplenmesi gereken yurttaşı; anayasa gibi bir konuda siyasal dürtülerle partizanca bir tutuma/anlayışa çeken yanlış anlayış ülke demokrasisi için sorun olmaya devam ediyor.
Bu kısır, kısırdan öte yanlış yöntemle halkoylamasına gidiliyor.
Ahmet'in, Mehmet'in, Hasan'ın kişiliğinin anayasa değişikliği halkoylamasıyla ne ilgisi/bağlantısı olur ki?
Hadi olsun... Ahmet'in, Mehmet'in, Hasan'ın geçmişte çok da yanlışı/hatası olabilir. Bu yanlışın/hatanın bedelini de maddi/manevi ödemiş-ödememiş olsa bile; yaşamsal bir konu olan anayasa halkoylamasında bu kişiler doğruyu söylüyorsa, uyarı yapıyorlarsa ne yapmamız gerekir şimdi?
Bu görüşleri hiç mi dikkate almayalım?
Yani, Ahmet, Mehmet, Hasan'ın doğru olan uyarılarını önemsemeyip yanlış mı yapmak gerekir.
Yanlış anlaşılmayı kim sever?
"Bile bile lades yapanı" da...
Göz göre göre, inadına partizanca bir tutumla doğru değil; yanlış söylemek, yanlış yapmak, yanlışı savunmak...
İşte bu tutumdur bizim onulmaz hastalığımız.
Xxx
Helal olsun bize!..
Milletin refahı, esenliği/mutluluğu için yapılacak anayasa değişikliğini; çeke çeke öyle bir noktaya getirdik ki, daha önce seçimlerde yaşanan anlamsız, kısır siyasal çekişmelere dönüştürdük.

Aklımızı başımıza toplamanın zamanındayız...