CHP zor günlerin partisi ama...

YAYINLAMA: 10 Mayıs 2017 / 20.00 | GÜNCELLEME: 10 Mayıs 2017 / 20.00

Gelenek oldu anlaşılan... Seçim olsun, halkoylaması olsun, böyle sınavlar sonrasının tatminsizliği/huzursuzluğu bu kez de zuhur etti CHP'de...
Geçmişte de böyle huzursuzluklar yaşanmıştı.
Her seferinde ilişiği kesilip zorunlu ayrılan; ama kalbini partide bırakanlar olmuştu.
Bu kez de öyle gelişti süreç...
Halkoylamasının siyasal ortamda yarattığı tatminsizlik, tartışma, hukuksal girişimler sürerken CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Büke'nin istifası soğuk duş oldu siyasal çevrelerde...
Öncesinde ise CHP Mersin Milletvekili Fikri Sağlar'ın halkoylaması sonucuna ilişkin değerlendirmeler yapmasının "parti içi demokrasi"ye uygun düşmediği; gereğinin ise ilgili kurullarca yapılacağı açıklanmıştı.
"Parti içi demokrasi..."
Sanki, ülkede başka alanlarda demokratik uygulamalar egemen de...
Her partide genel başkanın kafasındaki ölçüye göre değişen bir kurallar manzumesi uygulana gelinmedi mi bugünlere?
Öyle değil mi diyorsunuz?
O zaman bana demokratik bir "Seçim Yasası", bir "Partiler Yasası" göstermelisiniz?
Herşey oluruna bırakılmış, sonradan duruma "kılıf uydurma" demokrasisi değil de ne yaptığımız?
CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Büke halkoylamasının demokratik olmayan manzarasını görüp "sine-i millet" duyurusunu yapsaydı, kimin ne diyeceğini bilemem ama, bana göre "tam isabet-12" olurdu.
Çünkü, Genel Başkan Kılıçdaroğlu halkoylaması öncesi ve sonrasında Cumhurbaşkanı'nın "tarafsızlığı"ndan söz edip; eyleminin yasal olmadığını söyleye durdu boşuna yere...
Çünkü, bu söyleminin arkası boştu/yoktu.
Kendisinin de özellikle yasal bir halkoylaması olmadığından, yapılmadığından söz edip bu oylamaya/kampanyaya katılması tutarsızlık değil de ne?
Kuralları çiğnenen bir demokratik yarış/halkoylaması varsa, yasal olmayan bu yarışa girmek...
Nasıl bir demokrasi anlayışı/algısı bu?
Böyle bir yarışın önce yasal olmadığını ima et, söyle; arkasından o yarışa gir...
Tutarlı değil!..
***
"Sine-i millet"e dönme ötedenberi siyaset sahnesinde söylenir de, nedense gerçekleştirilmez.
"Siyasal blöf" olarak belleklerde kalır.
Kılıçdaroğlu halkoylaması öncesinde böyle bir yasal eylemi nasıl düşünmez/söylemez, doğrusu şaşılacak şey...
***
Ama... Ah koltuk, ah...
Koltuk, Türk siyasetinin en sevilen objesidir, 1950'den bu yana...
Öncesinde zaten, "otur-kalk" idmanı yaptırılırdı. Çünkü, "çoklu parti düzeni" yoktu.
Demokrasi yoktu.
CHP'nin içine düştüğü duruma yorum getirmek çok zor...
Zaten CHP'nin "zor günler"in partisi olduğunu bilmeyen var mı?
CHP'siz demokrasi olmayacağına göre, s ağduyu galip gelir inşallah...

CHP zor günlerin partisi ama...