Gaziantep *olayı* (1973-84) (9)
Kullanılmak üzere bazı fıstık tüccarlarından ücretsiz fıstık desteği aldı. Ortaya çıkan prototip benim açımdan, başlangıç için hiç de fena değildi. Hatta belki mükemmele yakın bir sisteme bile dönüşebilirdi. Bu problemin halen ne safhada olduğuna dair elimde en ufak bir bilgi yok.
Bu tasarımı, bunca yıl sonra (40 gibi) hala *umut verici* bulmaktayım. Bu hatıratı okuyan eski öğrenci arkadaşlarımdan ilgilenen olursa *tezgaha* geri dönmeğe hazır olduğumu buradan duyurmak istiyorum.
Eski Antep evleri
Gaziantep’e geldiğimizde kesme taş yapımı eski Antep evleri ilk dikkatimizi çeken, bizim için büyük yeniliklerden bir tanesi oldu. O dönemde yavaş yavaş apartıman yaşamına geçiş akımı başlamıştı. Eski evler, özellikle orta yaş gurubu için, deyim yerindeyse, gözden düşmekte26 idi.
Hemen aklıma GODTÜ adına eski bir ev satın alıp saklamak düşüncesi geldi. Evlere o kadar düşkündüm ki Ankara’dan GODTÜ’ye gelen her misafiri, neredeyse silah zoruyla Kaleli Oteli’ne yakın Abit Atay27 Bey’in muhteşem evini gösteriyordum. Ev sakinleri haberli habersiz ziyaretlerimiz karşısında her defasında o kadar gani g.nüllü davranıyorlardı ki bu asil duruşlarından küşümleniyordum28.
İsmet Bey’den sonra Rektör olan Tarık Somer Bey Antep’i ziyarete geldiğinde tabii hemen Abit Atay Bey’in evini gösterdim ve saklamak üzere Üniversite’ye eski bir Antep evi satın alma düşüncemi açtım. Tamamen aynı dalga boyunda idik. Hemen harekete geçmemiz için olur verdi. Ondan sonra da Dekan Ömer Göksel ile yaptığı her telefon görüşmesinde “Can evi buldu mu?” diye sormayı ihmal etmiyordu.
Bunun üzerine en uygun evi bulmak amacıyla harekete geçtim. Ancak dışarılıydım29, neyin nerede olduğunu nasıl bilebilirdim? Bana bir rehber gerekiyordu. Cemil Cahit Bey yine imdada yetişti ve bana rehber olarak Mehmet Tekerlek Bey’i görevlendirdi. ‘Görevlendirdi’ diyorum, zira aralarında nasıl bir ilişki olduğu hakkında en ufak bilgim yoktu. Cemil Bey in bu işi *silah zoruyla* yapmış olabileceği ihtimalini düşünüyorum.
Mehmet Tekerlek Bey benim için Antep’te karşılaştığım *olay* şahsiyetlerden birisi 30oldu. Hafta sonları eşim ve küçük oğlumuz ailecek Mehmet Bey’in rehberliğinde Şehreküstü’den başlayıp Başkarakol semtine kadar irili ufaklı çok sayıda ev gezdik.
26 Eski ile yeniyi birleştiren/kaynaştıran son derece ilginç bir buluş, değerli öğretim üyesi arkadaşım İsmail Özsabuncuoğlu’nun şehirdeki mekanı oldu. Eski kesme taş yapıya, hiç aralık bırakılmaksızın eklenen karkas betonarme bir yapı dışardan tek bir bina oluşturuyormuş gibi g.rünüyordu. Modern karkas bölümden eski yapıya açılan bir kapı sizi bir anda 100(?) yıl geriye götürüyor ve kendinizi eski Antep’te buluyord unuz. Muhteşem bir buluş.
27 Hayatta ise selam olsun, geçindi ise Tanrı’dan rahmet diliyorum.
28 *Küşümlenmek* sözcüğü Antep ağzı oluyor. Anlamı için bir Antepli’ye başvurunuz
29 *Yabancı* sözcüğünün Antep ağzı karşılığı oluyor.
30 Mehmet Tekerlek Bey’in, evleri gezerken ya da diğer temaslarımda hiç farketmediğim bir yönünü sonradan başka kaynaklardan öğrendim. Şehirdeki lokantaların artıklarını tek tek dolaşıp topluyor, sonra bir kaç arkadaşının yardımı ile yoksul semtleri dolaşarak evlere ücretsiz *yemek servisi* yapıyordu. Sanki tek başına bir *hayır kurumu* gibi topluma hizmet ediyor, Anayasamızdaki ‘sosyal devlet’ ibaresinin tek başına hakkını veriyordu. Bu Beyefendiye şapkamı çıkartıyorum. Bu arada Antep’in meşhur *katmer*ini ailecek ilk defa Mehmet Bey’in elinden tatmış olduk .