MARATON

Milattan önce 490 senelerinde Pers Kralı Dairus’un ordusu gemilerle Atina’yı almak için yola çıkar. O tarihte Atinalılar yörenin kültür merkezlerinden bir tanesi olarak Kabul görmekteydi.
Nasıl Truva, Efes , Bergama ve Hierapolis gibi şehirler İonya’da ortaya çıkmış, güçlü orduları olan başka ülkelerin krallarının arzuladığı bu yerlerde hakimiyet kurmak, savaşlara neden olmuştur. Bu şehirlerin anfi tiyatroları ,büyük kütüphaneleri bu yörenin zengin kültürünü yansıtması bakımından çok önemlidir.

Ancak Truva savaşları bu düşüncelerin dışında mütalaa edilmesi gerekir. Çünkü Truva savaşları Paris’in,Meneleos’un güzeleşi Helen’i, Truva’ya kaçırmasından dolayı çıktığını anlatılır. Bu savaşın 10 yıl sürdüğü söylenir. Truva şehrinin kalıntıları, bugün üzerinde çimento fabrikasının bulunduğu yer civarıdır. Çok uzun seneler Prof .Manfred Korfmann burada arkeolojik kazıları yönetmişti. Truva hakkında kendisi ile konuştuğumda, inanılmaz hikayeler anlatmıştı. Antik kenti sanki kendisi kurmuş gibi beni gezdirmiş, çok detaylı anlatımda bulunmuştu. Şehrin alt yapısının ne kadar mükemmel olduğunu, şehri besleyen suyun nasıl taşındığı konusunda detaylı bilgi vermişti. Çanakkale’de ki rüzgar santralımızın çalışmaların da bize çok yardımı olmuştu.

Truva şehrinin neden çok zengin bir şehir olduğunu izah ederken, antic kentin bir limanı ve bu limana mevsim sel sığınan çok sayıda gemilerin uzun zaman burada konakladığını söylemişti. Çeşitli mevsimlerde rüzgar ve akıntının çok olduğu dönemlerde limana sığınan ticaret gemileri, limana mecbur ödedikleri ücretin, şehrin cazibesini arttırdığını söylemişti. Bu nedenle Truva her dönemde akıncı orduların zapt etmek istedikleri önemli bir şehir olduğunu söylemişti. Bu yöre 19.yüzyılda bile bir dünya savaşının odak noktası olmuş, Mustafa Kemal gibi bir büyük askeri dehanın yazdığı inanılması zor büyük destana tanıklık etmişti.

Milattan önce 490 yılında Pers Kralı Dairus, Maraton olarak bilinen ve Atina’nın kuzeyindeki bu sahile gemileri ile gelir, askerlerini kıyıya çıkarır. Niyeti orada hakimiyeti tesis edip, Atina’nın kuzeyinden Atina saldırmak. Atina ordusu ise yöreyi savunmak için gerekli hazırlıkları yaparlar. Rivayet odur ki Pers orduları Atina ordusundan çok fazladir.
O tarihlerde ülkelerin merkezlerine haber göderilmesi kimi yerde insanların koşarak götürdükleri bilgi olur, kimi yerde ise atlara binerek haber iletilirmiş.
Daha sonraları posta güvercinlerinin de kullanıldığını biliyoruz. Maraton ovasında Dasirus’un orduları ile Ağustos ayında savaşan Atina ordusu, öğleden sonar zafer kazanır. Ordunun kumandanı habericeye Atina’ya gidip zaferin kazanıldığını söylemesini ister. Atina ordusu habercisi Pheidipides Maraton’dan yola çıkarak Atina’ya kadar kayalık olan araziyi hiç durmadan koşarak kat eder. 42,195 metre olan bu mesafe sonunda kazanılan zaferi bağırır ‘NİKE -NİKE ‘ diye haykırarak şehrin merkez alanında yere düşer ölür.
Önemli bir amaç uğruna koşarak Atina’ya kadar gelen Pheidipides’in tek gayesi vardır. Buda zaferin kazanıldığını şehir halkına haber vermek için dağ bayır koşarak gelir. Görevini yaptıktan sonar yığılır ve son nefesini verir. Bugün hala bu önemli olay Maraton adı altında olimpiyatlarda koşulur.

Ülkemizde bir parti başkanı bir konuda halkın dikkatini çekmek için Ankara’dan İstanbul’a kadar 420 kilometre mesafeyi yürüyerek, toplumun ilgisini aranan bir “ADALET” kavramı üzerine yoğunlaşmalarını istemekte. Konu ile ilgisi olan veya olmayan, bu parti başkanının yürüyüşüne dikkat etmeye başladılar. Uyuyan halk uyanmaya başladı. Düşünmeyen halk ,düşünmeye başladı. Sorgulamayan halk sorgulamaya başladı. Yol boyunca kadınlı erkekli halk kitleleri, bu yürüyüşün nedeni üzerinde bilenlere fikir danışmaya başladı. Bu değişimden rahatsız olanlar ise, konuyu ülkenin içinde bulunduğu koşulları öne sürerek, böyle bir girişimin, ülkeye zarar getireceğini söylemekteler. Ancak ülkeyi bu duruma getirirken hiç düşünmediklerini, bir kaç kez aldatıldıklarından dem vurup, hatalarının hesabını vermeden, geçiştirmek istediklerini söylemeleri ne kadar inandırıcı olur, bilmiyorum, diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.