İtaatin anahtarı:Korku
Kruşçev Sovyetler Birliği’nin başındaydı. Çevresindeki bir grup insanla sohbet ediyordu. Söz döndü dolaştı Stalin’e geldi. Kruşçev, Stalin ile yaşadıklarını anlatıyordu. “Stalin bana saray soytarısı, maskara muamelesi yapardı. Bana ‘Gopak dansı yap’ derdi ve bende yapardım”.
Grup içinden birisi “Neden seni aptal yerine koymasına izin verdin yoldaş” diye bağırdı. Kruşçev sert bir şekilde emretti: “O soruyu kim sordu? Derhal ayağa kalksın!” Ortalığı büyük bir sessizlik kapladı. Hiç kimseden ses çıkmadı. Herkes bu sert çıkış karşısında çok korkmuştu. Ve Kruşçev gülerek konuşmasına devam etti. “İşte bu yüzden yoldaş, bu yüzden dans ettim”.
Burada temel duygu korkuydu. Çünkü Stalin öldürür. Stalin sürgüne gönderir. Stalin işkence eder. Stalin aç bırakır. Stalin ölümün babasıydı. Bir yerde itaat edilmesi gerekiyorsa korku da vardır.
Anne baba çocuğunu korkutur. Okulda öğretmen korkuyu kullanır. Askerde komutan korkuyu elinde tutar. Karakolda komiser korkutur. Zaten siyasetçiler korkunun kralını kullanır.
Kimisi irtica paranoyası üretir, kimisi başka bir şey.
Siyasetçi iç ve dış düşmanlar üretmek zorundadır, halkı itaate zorlamak için.
Hitler korku ile halkı kendine bağlar. Din adamları seni cehennem ile korkutur. İbadethaneye gidersen sana ilk defa “Allahtan korkman” öğretilir.
Bir otoriteye bağlanman gerekiyorsa korku pompalanır. Bu şekilde bir korku imparatorluğu kurulur. Cengiz Han, 50 milyon insanı öldürerek bir korku imparatorluğu kurmuştu. Onun ülkesinde kan ve gözyaşı vardı. Adaletin olmadığı yerde korku ve zulüm vardır. Annemden, babamdan, öğretmenimden, komutanımdan, polisimden, Allah’tan neden korkayım?
Halbuki itaat etmenin birinci yolu sevgidir. Sevdiğinize itaat edersiniz. Bu birinci yol zordur, zahmetlidir. Bunun için egonuzu yenmeniz, sıfırlamanız gerekir.
Allahtan neden korkayım abi? O benim Rabbim, benim dayanak noktam, benim sevdiğim, dert ortağım, varoluşun sahibi, beni lütuflara boğan yaratıcım. Neden ondan korkayım?
Bizi hep korkuttular ki bundan bir rant sağlasınlar.
Türkiye’de okul değil de hep cami yaptırıyoruz. Halbuki Allah’ın ilk ayeti “oku”. İlk ayet “cami yaptır” değil.
İnsanlar okursa, aydınlanırsa, kafası çalışırsa sahte din adamlarını, yalancı siyasetçileri dinlemezler. Kutsal kitabını kendi okuyan insan kandırılamaz.
Onun için bilinçli olarak cahil müslüman yetiştiriyoruz. Bu durumdan din adamları, siyasetçiler, işadamları rant sağlıyor. Helal, haram demeden kul hakkı ye, ihaleye gir, çal, çırp ve vicdanını rahatlatmak için git şehrin en büyük camisini yaptır.
İşin ilginç tarafı bu defolu insanlar çalarken, yalan söylerken hiç korkmuyorlar. Hayatımızda sevgiyi hakim kılmazsak, korku psikolojisi ile tutsak, köle, maraba olarak yaşamaya devam edeceğiz.