Uuyyyy!.. Cııssss!..
Yaşamın çeşitli pozisyonlarında/durumlarında dudaklarımızdan dökülen sözcükler olur. Şaşkınlığımızı ifadede çoğunlukla; "- Haydaaa!.." demeyen mi var? Bir olumsuz durumda ya da sıkıldığınızda; "Amaaaaann!.." diye yarı öfkeli ses yükseltmesi yapanlarımız da olur elbet. Güzel bir fıkra anlatıldığında "Hahh!.. hahhah!.. hahhah!..." diye kahkaha atanlarımız da çoktur aramızda...
Eğer Karadeniz bölgesinde iseniz, uzun süre birbirlerini görmeyen, özlem duyan iki insanın kavuşmasıyla dudaklarından sevinç ifadesi olarak "Uuyyy!.." sözcüğü dökülürken kucaklaştıklarını görürsünüz.
Yanmakta olan bir sobaya, sıcak bir çay bardağına dokunmak isteyen bebeğe, küçük çoçuğa kim "Cıısss!.." demez?
İşte böyle..
Yaşamın her anında, kimi durumlarda bizler için de alarm zili/çanı olan sözcükler duyarız, zamanlı-zamansız. İşte sayfamıza başlık arayışımızı böyle yaptık.
"Uuyyy!.." sevincimiz, neş'emiz olacak... Amacımız, sizleri katıla-katıla güldürmek... Gülmezseniz de, ince-ince düşündürmek.
"Cıısss!.." da ne peki, mi diyorsanız? O da, toplumsal yaşamda "Cıısss"lanan konuların üzerine tarçın, biber, mayonez, ketçap döküp hoşunuza giden güzel bir damak tadı yaratmayı amaçlıyoruz.
Her hafta sonunda bir tür Türk mizah salatası olacak önünüzde, okumanız için...
"Uuyyyy!... Cııssss!... Haftalık Mizah Salatası" sayfası olarak damak zevkinize hitap etmek istiyoruz. Servisimizin özenli ve haftalık olacağı vaadinde bulunuyoruz.
Mizahsız yaşam, yaşam değildir bizce...
Boşboğaz Yazar
........................................................................................................................
Taşeron ve bekleyen derviş...
Hamilelikte "aşerme" durumunu biliriz. Böyle bir durumu yaşayan "anne adayı" canı bir şey yemek istediğinde hemen bulunur, yedirilir.
Türkiye'de son yıllarda onbinlerce kadrosuz/taşeron durumunda çalışanların da canı "kadro" istiyor.
Ama sorunlar çıkıyor ortaya...
İfade edildiğine göre bu konu 2018 yılına kaldı.
Anlaşıldııı!.. Taşeron konusu 2019 Seçimine malzeme olacak.
..............................................................................................................................
Yaşasın Filistin...
Sanki her derdimizi aşmışız gibi, şimdi de Filistin sorunu bindi omuzlarımıza...
Sadece omuzlarımıza değil, beyinlerimize de yerleşti. Başka bir şey düşünemez olduk.
Başka dert bırakmadı ortada...
Döviz kuru, zamlar, benzin/motorin fiyatları.
Daha neler... Neler...
Yaşasın Filistin!..
.........................................................
Trump ve turp...
ABD Başkanı Trump, ortalığı öyle bir karıştırdı ki...
Herkes Müslüman dünyası şikayetçi...
Geçen gün pazarda karşılaşan iki bayan konuşuyorlardı. Genç olanı yaşlı kadının filesinde pırasalar arasında turp görünce sordu:
- Bu yıl turplar hep acı çıkıyor, deyince şu yanıtı aldı:
- Acı macı... Ben yerken Trump düşünüp yiyip öfkemi alacağım...
......................................................................................
İki başlılık...
Acayip bir dönemden geçiyoruz. Bilirsiniz, Cumhuriyet'in kuruluşundan beri "medeni nikah" kıyma görevi Belediyelerce yürütülüyordu.
Nice yıl sonra bu göreve "müftülükler" de dahil edildi.
Dirlik düzenlik içinde yürüyen bir işimiz vardı. O da oldu iki başlı...
İnşallah hayırlı olur.
...............................................................................................................
Haram mı, helal mı?
Yıllar öncesindeki adı "Tayyare Piyangosu" idi.
Sonraları adın "Milli Piyango" yaptılar.
Piyangonun millisi yani...
Milli Eğitim Bakanlığı, Milli Savunma, Milli Sigorta falan, filan değil.
Adı üzerinde; Milli Piyango...
1939 yılında kurulmuş... O yıl, bu yıl bilet bastırıp satıyor ve iştirakçilere ikramiye dağıtıyor.
O tarihten bu yana Diyanet de vardı.
Ne oldu da; Diyanet Başkanlığı, Milli Piyango biletine isabet eden ikramiyenin haram olduğunu açıkladı. Yeni mi akılları başlarına geldi.
Bilet almak-satmak da kumarmış... Yani, harammış...
Eyvaaah!..
Ulan yıllardır kanımıza haram girmiş de uyumuşuz.
Yandık ulan, yandık!..
.........................................................
Kadın cinayetleri...
Vallahi de, billahi de ayıp oluyor!.
Hepten cıvırttık, kafayı yedik sanki...
Yahu, her gün kadın cinayeti mi işlenir?
Gazetelerin üçüncü sayfaları can pazarı oldu... Nasıl, ne tür kadın cinayeti istiyorsan hepsi var.
Kadınlar öldürülüyor... Öldürülüyor... Öldürülüyor...
Ulan, şu memlekette kadın nesli biterse ne yapacaksınız?
Çok merak ediyorum.
..............................................................................
Çizerlerin Gözüyle Bağımlılık
Pachchenko İgor/Rus Saman Torabi/İran
YEŞİLAY'ın bağımlılıklara karşı mizahi açıdan kamuoyunun dikkatini çekmek amacıyla düzenlediği uluslararası karikatür yarışmasına katılan eserlerden seçilen karikatürler Metro İstanbul Şişhane istasyonunda sergileniyor. Yarışmaya 65 ülkeden 510 çizer, 1225 eserle katılıp; bağımlılıkların insana ve topluma verdiği zararları çizgi yoluyla anlattılar.
...........................................................................
Kültür Sanat İnsanlar Portre Karikatür Sergisi
Attila İlhan/Çizgi: Bülent Karaköse
Türk karikatür sanatının günümüz sanatçılarında usta iki çizer Köksal Çiftçi ve Erdoğan Karaköse'nin elinden çıkan yüzden fazla portre karikatür geçmişin küllenmiş anılarına götürüyor insanı ve bugünü yaşatıyor ayrıca. Sinema perdesinde, tiyatro sahnesinde, kütüphane raflarında ve toplumsal yaşamın içinde karşılaştığımız yüzler iki karikatür ustasının özgün yorumlarıyla karşımıza... İşte bir kaç örnek... Şu günlerde İstanbul'a yolu düşen sanatseverlere görmelerini öneriyoruz.
..........................................................................................
Zamlar zamlar yüreğime gam damlar
*Ekonomi Uzmanı Yazarımız
Sakıp Kıtkanaat yazıyor
Eskiden ne idi o, zamlar toplanır, toplanır; milletin sırtına birden vurulurdu. Şimdi öyle mi? Bakıyorsun, akaryakıta bir gün 8 kuruş zam geliyor, dört gün sonra 2 kuruş indirim. Aradan bir hafta geçiyor, bu kez 10 kuruş zam, ertesi gün 3 kuruş indirim.
Zam zardır, hangisi iyidir, ben bilemem. Ama son uygulamaya şoför esnafı "zammı sindirme yöntemi" diyorlar.
Rahmetli Özal'a bir seçim öncesi gazeteciler; "Sayın Başbakan, seçim öncesinde zam var mı? " diye sormuştular da O; "Ben de seçim öncesi zam yapacak göz var mı?" demişti.
Yani, seçmeni üzmek/küstürmek kimin haddine...
Şimdilerde ise uygulanan akaryakıt zammı yöntemi, arabayı beşinci vitese atıp, ardından üçüncü vitese indirmeye benziyor.
Ekmek zam mı da öyle değil mi? Fiyat aynı kalsın, gramajı düşür. Zam mı yapmış olunur yani?
Neyse... Zam zamdır, her bir miktarı yüreğimize gamdır.