Umudumuzu koruyoruz.

YAYINLAMA: 27 Aralık 2018 / 20.00 | GÜNCELLEME: 27 Aralık 2018 / 20.00

Umut, en önemli yaşamsal bir duygudur düşünen insan için...
Tüm güzelliklerin umudun ürünü olduğunu da bilirsiniz.
Çıkılan her yolculuğun da; bir amacı ve umudu vardır her insan için...
Yaşayan her insan bir umut abidesidir aslında.
Güven de bir umuttur... Umut, güven duygusunun en samimi arkadaşıdır ayrıca.
Güven duyulmayan bir ortamda umut nasıl yeşersin ki?
Tüm bunları niçin yazdım?
Bir nedeni var tabii ki...
Gazete haberini buraya aynen alıyorum, okuyalım:
"OSMANLI OCAKLARI'NDAN FATİH PORTAKALA TEHDİT
Osmanlı Ocakları, FOX TV subucusu Fatih Portakal'ı protesto etmek için kanalın önünde eylem yaptı. Kanal binasına siyah çelenk bırakan grup adına konuşan (.......
.................) Fatih Portakal seni kınıyoruz. Bu emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürmektir. HDP'nin çağrısına uyma! Gel, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ay yıldızlı bayrağının yanında kal. Ailenin hedef gösterildiğini söylüyorsun, senin ailen de bizim namusumuzdur. Ülkemizi her fırsatta karıştıranlar bilmelidirler ki evinde en az yüzde 52 dişlerini sıkarak bekleyenler var, dedi. Kalabalık grup FOX TV önündeki eylem sonrası olaysız bir şekilde dağıldı."
Tehditin olduğu yerde umut olur mu?
İddia; "Emperyalist güçlerin ekmeğine yağ sürmek..."
Bir tür vatan hainliği(!) yani...
Böyle bir aşağılık eylem için devletin Cumhuriyet Savcıları varken, bir grup oluşturup uluorta tehdit gösterisi yapmak da ne oluyor?
Böyle kurusıkı tehdit yapacak yerde suç duyurunda bulunmak daha demokratik olmaz mı idi?
Hayır öyle yapılmıyor, TV kanalının önüne siyah çelenk koyuluyor.
Ve açıklama yapılıyor; "evlerde dişini sıkıp bekleyen yüzde 52'lik bir grub"un varlığı anımsatılıyor.
Böyle bir grup var açıklaması yapılıyor. Bu grup mensupları ne yapacaklar?
Çok yazık, nelere tanık oluyor, neler yaşıyoruz.
DP'nin kuruluşuna harç katıp, emek veren "Demokrat İzmir" gazetesi 1946 yılından 1956 yılına değin Ege'de demokrasinin bayraktarlığını yapmış bir gazete idi. Ne var ki, 1950'li yılların ikinci yarısında DP, demokratik uygulamalardan sapıp; yönetimin, başka bir deyişle "ipin ucunu kaçırınca" işler karman-çorman oldu.
Demokrat İzmir, Rahmetli Adnan Düvenci'nin gazetesi. Demokrasiyi savunuyor... Antidemokratik uygulamaları savunacak değil ya...
Menderesi hükümetinin uygulamalarını sert şekilde eleştirince olanlar oldu sonunda. İzmir'de bir grup şaşkın insan, ellerinde baltalar, nacaklarla Demokrat İzmir'i basıp tar-u mar ettiler.
Benzer bir olay 1940'lı yıllarda İstanbul'da yaşanmış; Tan gazetesi üniversiteli gençler olduğu söylenen bir grup tarafından basılıp matbaası tahrip edilmişti.
Demokrat İzmir'in tahrip edilmesinin hesabı Yassıada'da görüldü.
Tan gazetesi olayı ise örtbas edildi.
Öyle görünüyor ki, -daha örnekleri var- sadece bu iki acı olaydan ders çıkarmamışız.
Ya da belleğimiz hepten zaafa uğradı.
Şimdi gelelim bugüne...
Bu ve benzeri olaylar umut kırıcı bir durum...
Bu ülkede yaşayan herkesin amacı; ulus birlikteliği/bütünlüğü ve ülke bölünmezliği ilkesi etrafında birleşip esenlik içinde yaşamakken, bir grubun çıkıp "yüzde 52'lik grup" demesi ne anlama geliyor?
Hem de Devletin C.Savcısı, kolluk güçleri varken...
Yine de güzel günler için umudumuzu koruyoruz.

Umudumuzu koruyoruz.