İki cahil
İki cahil bir nehrin kenarında oturup sohbet ediyorlardı. İkisi de yıllarca çalışmış, ama bir şey sahibi olamamıştı. Belli bir süreden beri dostlukları vardı. Bu adamlardan birisi sakallı, diğeri ise göbekli idi.
Sakallı cahil adam “Ben bu nehrin kenarından bir tarla alacağım. Elimdeki para buna yeter. O tarlayı süreceğim, ekeceğim ve sulayacağım. Ürünler yetişince satıp para kazanacağım” dedi. Arkadaşı göbekli de “Ben de elimdeki paralarla 10 tane manda alacağım. Onları nehrin kenarında otlatıp nehrin suyunda serinleteceğim” dedi.
Sakallı cahil arkadaşına “Ben tarlayı alacağım ama kesinlikle senin mandaların benim tarlama geçmeyecek” dedi.
Göbekli adam “Sevgili dostum, hayvanlara güven olmaz” dedi. “Onlar söz dinlemezler. Onları senin tarlana girmemeleri konusunda nasıl ikna edebilirim? Onları gün boyunca takip de edemem.”
Sakallı adam “Bu kesinlikle olamaz” dedi. “Mandalarının tarlama girmesine kesinlikle izin veremem. Bu durum dostluğumuzu bitirir.”
Göbekli cahil, “Peki mandalarım senin tarlana girerse ne yapacaksın?”
Sakallı cahil, “Onları hemen oracıkta öldüreceğim” dedi.
Göbekli Adam “Peki tarlan nerede?” Sakallı adam hemen elindeki sopa ile yere bir kare çizdi ve “İşte benim tarlam burasıdır” dedi. Göbekli adamda hemen o karenin yanına birkaç manda resmi çizdi. Birkaç manda resmini de tarla denilen karenin içine çizdi. “İşte benim mandalarım senin tarlana girdiler. Ne yapacaksan yap” dedi.
Sakallı cahil mandaları öldürdüğünü göstermek için resimlerin üzerine birer çarpı işareti koydu. Bu olaydan sonra sopalarla büyük bir kavgaya tutuştular. Kafa göz kan revan içinde kalmıştı. Her ikisi de birbirinden şikayetçi olmak için hakimin karşısına çıktılar.
Hakime “Efendim bu göbekli adam benim tarlama mandalarını zorla soktu. Ben de mandaları öldürdüm ve aramızda kavga çıktı” dedi. Bu olay karşısında Hakim “Tarla nerede? Mandalar nerede?” diye sordu. Birbirini iyice hırpalamış olan cahiller göz göze geldiler. “Daha tarlayı almadık. Mandalarımız da yok. Unut gitsin” deyip mahkemeyi terk ettiler.
Bir ideoloji, düşünce uğruna kavga etmek var olmayan tarla ve manda için kavga etmekle aynıdır. Adam bir terör örgütüne katılmış. Bir örgüte katılmak ne demek? O örgütün ideolojisini benimsemek demektir. Yani o örgütün var olmayan tarlasını ya da mandasını kabullenmektir. Bu kabul sürecinden sonra gözünü kırpmadan insan öldürmeye başlar. Bir adam amcasının oğluna tarla satmıştı. Amcaoğlu tarlanın parasını verip tapusunu almıştı.
Tarlanın içinde de bir armut ağacı vardı. Tarlayı satan adam bir gün elinde balta ile bu ağacı kesmeye gelmiş. Tarlayı alan amcaoğlu “Sen ne yapıyorsun? Neden bu ağacı kesiyorsun” demiş. “Ben sana tarlayı sattım. Ağacı satmadım. Bu ağaçta benim çok emeğim var. Onu keseceğim” “Ben tarlayı üzerindeki ağacı ile aldım. Sana bu ağacı kestirmem” Aralarında kavga çıkmıştı. Tarlayı satan adam amcaoğlunu av tüfeği ile vurarak öldürmüştü. Basit bir ağaç uğruna iki insan telef olmuştu. Birisi mezara, birisi de hapishaneye gitti.
Aslında gerçek anlamda hiçbir şeye sahip değiliz. Yani tapusu bizde olan evler ve araziler de bize ait değil. Öldüğümüz andan itibaren onları kaybediyoruz. İnsanlar bu geçici dünyalık adına ne cinayetler işliyorlar. Batılılar sınırları kaldırıyorlar Ortadoğulular yeni sınırlar çiziyorlar. Görünen o ki bizler hala var olmayan tarla ve mandalarla uğraşmaya devam ediyoruz.