Çit

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Bir şeyi diğerinden ayırmak, içine girilmesini önlemek için ne kullanırız? Doğru cevap herhalde - tel örgü, duvar, hendek gibi bir engel, sınır veya kafes olsa gerek. 

General Electric devinin çok başarılı efsanevi yöneticisi Jack Welch sınırlar[i]konusunda çok duyarlı - “Departmanlar arasında yatay sınırlar, hiyerarşi kademeleri arasında dikey sınırlar veya katmanlar, dışarıda müşteri ve satıcılardan bizi ayıran bahçe duvarları var,” diyor.

Bu bazısı görünmeyen piramidal engeller insan icadı. Zamanımızın önemli bir bölümünü bu duvarları aşmak veya yıkmak için harcayıp duruyoruz. Bazı duvarlar çok belirgin. Ama belirgin olmayan duvarlar, engeller, tuzaklar da olabiliyor. 

Bir sorunu çözerken, konuşurken, anlaşmazlığa düşünce, dinlerken, okurken, düşünürken, yazarken bazı tuzaklar ve engeller ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunların bir kısmını bilinçli, bunlara engel diyorum, bir kısmı bilinçsiz, bunlara tuzak diyorum. İster engel olsun, ister tuzak hepsi insanları mahpusluk hale getiriyor.

Hani “Ah! Daha önce niye düşünemedim veya göremedim,” dediğimiz zamanlarda mutlaka bir tuzağı fark etme veya bir engeli aşma eşiğinde olduğumuz ve aştığımız andır. Tuzaklar ve engeller kişisel, çevresel, toplumsal, kültürel, kurumsal, duygusal, algısal, zihinsel ve bir yığın başka kategoride sınıflandırılabiliyor. Önemli olan sınıfını belirlemekten çok ne olduklarını bilmek ve bu kapanlara, tuzaklara düşmemek veya engelleri aşabilmek.

İşte, algısal mahpusluk, kültürel mahpusluk, çevresel mahpusluk, isterse zihinsel mahpusluk, duygusal mahpusluk olsun bilinçli veya bilinçsiz bir hapis hayatı yaşıyoruz. Kendimizi kilit üstüne kilit vurup kapattığımız çift cidarlı kapıların ardında tutmakta ısrar ediyoruz.

Çit