Amsterdam’ın Gizemli Heykelleri

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Günümüz insanı da tıpkı ilk insan gibi yaşanabilir fiziki bir çevre yaratma amacıyla birtakım uğraşılar içinde olduğu bilinmektedir. Bu uğraşılarından birisi de gündelik yaşamında herhangi bir pratik yararı olmayan, ama kendi duygu ve düşüncelerini yansıtan eserler yarattığı da bilinmektedir.

 

İnsanın bu uğraşılarından yoktan var etme veya yeniden yaratma eylemi olan sanat, insanoğlunun temel gereksinimlerinin yanı sıra önemli bir duyarlılık ve kültürü yansıtmaktadır. Bu yaratma eylemlerinden biriside heykeldir.

 

Türkçe Sözlük, heykeli, “Taş, tunç, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü” diye tanımlamaktadır.

 

Bütün bunların iç içe harmanlandığı insan-şehir ilişkisinde düşünüldüğünde daha çok anlam  kazanmaktadır.

 

İçinde yaşadığımız şehirler yine içinde yaşadığımız zamanların karakteristik özelliklerini taşımaktadırlar. Bu her şehir için geçerli bir özelliktir. Şehirlerin oluşumunda genel anlamda sanatın özel anlamda heykellerinde önemli bir yeri bulunmaktadır.

 

Gezginler bilir, gidilen birçok şehrin meydanlarında, sokaklarında veya beklenmedik yerlerinde şaşırtıcı, sıra dışı veya ilginç heykeller ile karşılaşılmaktadır.

 

Ülkemiz şehirlerinin bu konuda çok yaratıcı olduğunu söylemek maalesef mümkün görünmemektedir. Bunun çok çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bu konuda tek istisnanın Eskişehir ve belediye başkanı Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen olduğu gerçeğini unutmamak gerekir.

 

Yaratılan her eserin bir imzası yani sahibi bulunmaktadır. Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da çeşitli yıllarda çeşitli mekanlarda sergilenen heykellerin sahiplerinin kim ya da kimler olduğu hala bilinmemektedir. Bu heykellerin yaratıcısı/yaratıcıları bilinmediğinden dolayı “Amsterdam’ın Gizemli Heykelleri” olarak adlandırılmalarında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.Bu gizemli heykeller şehir halkı ve yöneticileri tarafından korunup kollanmaktadır.

 

Amsterdam’ı ziyaret edenlerin görmeden ayrılmadığı bu heykelleri tanıyalım mı?

 

Başsız Müzisyen Heykeli

Amsterdam’da ilk defa ortaya çıkan ve sahibi bilinmeyen heykel Marnix Park’ta bulunan Başsız Müzisyen Heykeli’dir. Heykel 1982’de bulunduğu yere konulmuştur. Heykel, bir elinde keman taşıma çantası diğer eliyle başındaki şapkasını tutan yağmurluk giymiş bir adamı anımsatmaktadır

 

Küçük Oduncu Heykeli

Amsterdam’daki ikinci sahibi bilinmeyen heykel Leidspelin meydanındaki bir ağaçta bulunan Oduncu Heykeli’dir. Bu heykel Leidseplien meydanındaki  bir ağacın gövdesinde  yer almaktadır. Heykelin Hollanda Kraliçesi Beatrix Wilhelmina Armgrad’ın doğum günü olan 30 Ocak 1989’de ortaya çıkması bazı dedikoduya neden olmuştur.

Hollanda Kraliçesi Beatrix’in aynı zamanda heykeltraş olması bu dedikodunun ana kaynağıdır. Bu heykelin kraliçe tarafından yapıldığı iddiası kraliçe tarafından doğrulanmamıştır.

Bu heykelin Nasrettin Hoca’nın bindiği dalı kesen adam öyküsünün bir başka yansıması olarak da görülmelidir.  

 

Kemancı Heykeli

Amsterdam’daki üçüncü sahibi bilinmeyen heykel Kemancı Heykeli (Monument to the  violinist)’dir. Bu anonim heykel şehrin ünlü opera binasında (Nationale Opera&Ballet) yer alıyor. Binanın girişinin sol tarafında mermer zeminin altında keman çalarak çıkan heykel, 1991’de bulunduğu yere mermer zemin kırılarak, gizlice yerleştirilmiştir.

Yer altından çıkan Kemancı Heykeli (Monument to the violinist)’nin şehirdeki Yahudi cemaatini temsil ettiğine inanılmaktadır.

 

Bronz Göğüsler

Amsterdam’daki dördüncü sahibi bilinmeyen heykel Bronz Göğüsler (De Gestreelde Borst)’dir. Bu anonim heykel Amsterdam’ın ünlü Red Light Discrit sokağının yanındaki eski kilise (Oudekersplein) meydanındaki Arnavut kaldırımları arasında bulunuyor. Büyük bir şey olmadığından dolayı dikkatli bakılmadığında görmemek mümkündür. Söz konusu heykel 1993’de bulunduğu yere bir gece gizlice yerleştirilmiştir. Heykelin içinde bulunduğu meydan  günün her saati çok kalabalık oluyor. Sağ memenin üzerinde bir elin olduğu heykelin bölgedeki sex işçilerine ithaf edildiğine inanılmaktadır.

Bölgeyi ziyaret eden turistlerin ve gezginlerin şehirde en çok fotoğrafını çektikleri eserlerden biri olduğu bilinmektedir.

 

Oldukça ilgi çekici olan bu heykellerin ortak özellikleri eserleri yapanların bilinmemesi, gecenin karanlığında bulundukları yere konulması, minimal olması ve şehir yöneticilerinin de bu eserlere sahip çıkmasıdır.

Amsterdam gibi oldukça hareketli bir şehirde sahibi bilinmeyen bu dört heykelde görülmesi gereken eserlerdir.

Bu ve benzeri ilgi çekici, sıra dışı ve anonim eserlerin bizim şehirlerin meydanlarında veya sokaklarında da yer almasını diliyorum.

Aramızda yaşayan yetenekli ama gizemli olmak isteyen sanatçılara açık davet sayılmalı bu yazı, yaşadığımız şehirlerin meydanları, sokakları veya parkları sizi bekliyor.

 

Bu yazı www.sosyalhizmetmagazin.com ‘da da yayımlanmıştır.

 



 

Amsterdam’ın Gizemli Heykelleri