Yaşar Kemal’i okumalı ve anlamalıyız
“Benim kitaplarımı okuyan katil olmasın, savaş düşmanı olsun, insanın insanı sömürmesine karşı çıksın, insanları asimile etmeye can atanlara olanak vermesin, yoksullarla birlik olsun. Beni okuyanlar bilsinler ki, bir kültürü yok edenlerin kendi kültürleri, insanlıkları ellerinden uçmuş gitmiştir” der Edebiyat dünyasının usta yazarı Yaşar Kemal. Ve çok da güzel söylemiş.
Günümüz dünyasının içinde bulunduğu siyasi karmaşa, artarak devam eden şiddet olayları, sudan sebep cinayetler ve daha birçok olumsuzluk ile gelinen noktaya bakıldığında, sanırım en çok Yaşar Kemal’i okumaya ihtiyacımız var. Daha çok okuyup anlamaya, anlayıp yaşamaya. Özellikle 30 yıldan fazla verilen emeğin, bilgi birikiminin ve yaşanmışlığın bir arada bulunduğu İnce Memed adlı eserini okumak gerekir.
Yaşar Kemal’in ‘İnce Memed’ adlı eserinin ilk serisini, lisedeyken okumuştum. Tabii daha sonra da diğer serilerini okumaya devam ettim. Kitap, öyle samimi, öyle duygu yüklü bir anlatımla kaleme alınmış ki, gerçek bir yaşanmışlığın izlerini taşıyor adeta. Seriyi okurken, kocaman bir evrenin, bir kalıba sığdırılmış şekli diye düşündüm. Çünkü okuyan herkes, burada kendisinden mutlaka bir iz bulacaktır. Daha önce kitabın ilk serisinin özetini paylaşmıştım. Şimdi ise ikinci serisini paylaşmak istiyorum.
İnce Memed 2 Kitabı’nın kısa özeti şöyle:
Kitabın ilk serisinde zalimlikte sınır tanımayan, Abdi ağa ölür. İnce Memed meydana topladığı köy halkına, “Abdi ağa yok artık. Elinizdeki öküzler sizindir. Ortakçılık, mortakçılık yok. Tarlalar da sizindir. Ekin ekebildiğiniz kadar. Ben dağda oldukça, bu böyle sürüp gidecek'' der.
Gerçekten de öyle olur. Köylü derin bir nefes alır, halaylar kurulur, çakırdikenliği ateşe verilir, kendisi eker kendisi kazanır, mutlu mesut yaşayıp giderler. Ta ki Abdi ağanın kardeşi Kel Hamza ortaya çıkana kadar. Gelen gideni aratır diye bir söz vardır. Aynen de öyle olur. Öyle ki birkaç yıl boyunca mutlu bir şekilde yaşayan köylünün elinde avucunda ne var ne yok alır. Kara kışta açlığa mahkûm eder köylüyü. Köylü yoksullaşır, yoksullaştıkça boyun büker, sineye çeker, çaresiz kalır ve susar. Kısacası yaşlısı, genci, çocuğu, köyde kim varsa yapılan zulüm karşısında inim inim inler.
Memed, köylülerin topraklarını ele geçirmek için onlara zulmeden Ali Safa ve Hamza'yı da öldürür. Ancak köylüler için tam bir efsaneye dönüşmesine rağmen zulmedenlerin öldürmekle bitmeyeceği konusunda kuşku duymaya başlar. Abdi Ağa gider, yerine Hamza gelir, onun yerine de bir başkası gelecek...