İsraf

YAYINLAMA: 01 Ocak 1970 / 04.00 | GÜNCELLEME: 01 Ocak 1970 / 04.00

Köşe yazmak, sadece retorik bilmek ile olmuyor! Tıpkı güzel bir yemek yapmak gibidir. Her şeyi ayarında katacaksın, sırasına göre katacaksın, ne az ne çok pişireceksin. Yemeğe eti çok koymakla yemek güzel olmaz. Kuru fasulye yerken, kim kaşığında fasulyeden çok et görmek ister?

Güzelim Antep baklavamız da, bu israftan ve görgüsüzlükten nasibini aldı maalesef! Kare baklava, midye baklava diye bir saçmalık çıkardılar son yıllarda. Fıstığı çok ve iri koyunca sanki baklavanın tadı güzelleşecek. Maalesef öyle olmuyor işte. O bildiğimiz sıradan baklavanın tadını, o saçma kare ya da midye baklavada bulamamamızın sebebi de bu işte! Kardeşim ben fıstık yemek istersem alır, sadece fıstığımı yerim. Ayarında yapsana şunu! Ne diye , “yeşil altın” dediğimiz fıstığı israf ediyorsun?

Ah vahşi kapitalizm! Bize “sen, kare baklava yiyerek diğerlerinden farklı olmalısın” diyen o canavar, bakın basit bir baklava seçiminde bile, bizi esir almış durumda.

İsraf derken bakın nerelere geldik! Hemen toparlıyorum asıl konuyu.

Halbuki gerek ülkemizde gerek dünyada kaynakları kullanırken, insanoğlu öyle pervasızca bir israf içerisinde ki! Bakın rakamlar neler söylüyor:

*** Ülkemizde yer yıl 6 milyon ton ekmek israf ediliyor

*** İsraf edilen gıdanın sadece dörtte biri, dünyada açlık çeken 795 milyon insanı doyurmaya yetiyor.

*** Dünyada her yıl 1,3 milyar ton yiyecek israf ediliyor.

*** Sadece Avrupa yapılan gıda israfı 200 milyon aç insanı doyurabilecek bir boyuttadır.

*** Avrupalı ya da Kuzey Amerikalı tüketici, Afrikalı bir tüketiciden 15 kat daha fazla yemek israf ediyor.

*** Otellerde her şey dahil yemeklerin 3’te 2’si çöpe gidiyor.

*** Gıda ve Tarım Örgütü’nün 2019 raporuna göre, 2018 yılında dünyada yaklaşık 821 milyon kişi yetersiz beslenme sorunu yaşadı. Bir başka ifadeyle 2018’de dünyada her dokuz kişiden biri, açlık ile karşı karşıya kaldı.

*** Türkiye’de bir yılda yetişen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25-40’ı kaybolmaktadır veya israf edilmektedir. Bu rakam karşısında dehşete düşmemek mümkün değil!

*** İsraf konusunda iyimser tahminle TÜBİTAK tarafından yapılan araştırmalara göre, israf edilen sebze ve meyve miktarı 12 milyon ton ve 25 milyar Türk Lirası değerindedir. Bu miktar, Türkiye’nin toplam meyve ve sebze ihracatının dört katından fazladır.

İsraf sadece özel işletmeleri ilgilendiren bir konu değil. Kuşkusuz, kamu yönetiminde de verimliliği esas almak ve israfı önlemek için “sürdürülebilir” politikalar geliştirilmelidir. Aşağıda vereceğim rakamlar sanırım bunu ne kadar gerekli olduğu konusunda bir fikir verecektir.

Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın yapmış olduğu araştırma hepimizi derinden sarsan sonuçları ortaya koyuyor: Buna göre;

Türkiye’nin Gayrisafi Yurt İçi Hasılası, 2018 yılında 3 trilyon 700 milyar 989 milyon TL oldu. Bir milyonda en fazla 3 hataya izin veren Altı Sigma* Yönetim Yaklaşımı dikkate alındığında; Türkiye’de 1 milyon işlemde 6.210 hata yapıldığı varsayımı çerçevesinde, Türkiye milli gelirinin yaklaşık % 15’ini israf etmektedir. Buna göre, Türkiye yaklaşık 555 Milyar TL kaynağını israf ediyor. 

Türkiye milli gelirinin yaklaşık % 15’i (555 Milyar TL) israf edilmemiş olsaydı, söz konusu meblağla;

 Her biri 250 bin TL değerinde 2 milyon 220 bin konut,  her birisi 300 yataklı ve tanesi 30 milyon TL değerinde 18 bin hastane, her birisi 3 milyon TL değerinde 16 derslikli 180 bin ilkokul ve ortaokul, kilometresi 2 milyon TL olan 278 bin km otoyol yapılabilirdi.

Peki, Deprem vergisi adı altında toplanan vergi gelirleriyle ne yapılabilirdi?

52.500 km duble yol (yapılan 20.000 km) , 8.500 km hızlı tren hattı (yapılan 1.213 km)  ,  9 tane Atatürk Barajı, 30 tane Avrasya Tüneli

Yine kamunun kendine özeleştiri yapmasına sebep olması gereken bir konu da,  1999 yılında yaşanan büyük depremin ardından geçici olarak çıkan, fakat sonra kalıcı olan Özel İletişim Vergisi örnek olarak verilebilir. Günümüze kadar bu vergi kapsamında 36 Milyar $ toplanmıştır. Bu para ile her biri 100 metrekare 1.800.000 adet daire yapılabilirdi.

Yaklaşık 7,5 milyon nüfus barındıran bir şehir veya İstanbul'un yarısı yeniden yapılabilirdi.

Biz ne kadar abartsak da, yalan da söylesek, rakamlardan kaçamayız.

Sözü ve zamanı da israf etmemek gerek. Kalın sağlıcakla

*Altı Sigma, yüksek standartlar hedef almış bir kalite yönetim felsefesi olup sigma sayısı arttıkça, belirlenmiş hedefe göre değişimlerin, başka bir ifadeyle fire miktarının azalacağını öngören bir program  içerir. Altı Sigma metodolojisi, istatistiğin yoğun olarak kullanıldığı istatistik temelli bir tekniktir. Bu yöntemde, bir firmanın ürün ve hizmetlerdeki performansı sigma düzeyi ile ölçülür. İş süreçlerinde sapma yaratan nedenleri tespit edip zararsız hale getirdikçe, sigma düzeyi sürekli artacaktır. Bu da iş ve üretim süreçlerinde hataların azalacağı anlamına gelmektedir. Altı Sigma’da hedef, değişkenliği ve sapmayı sıfıra yaklaştıracak, beklentileri mükemmel şekilde karşılayacak ürün ve süreçlere ulaşmaktır.

 

İsraf