PALAVRA

YAYINLAMA: 28 Ekim 2025 / 00.00 | GÜNCELLEME: 27 Ekim 2025 / 14.50

Her konuda o kadar çok söz var ki söylenecek, hani neresinden başlarsam daha doğru olur diye düşünmekteyim. Kimi sözler vardır kişilerin söylediği, karşısında şapka çıkarılır. Kimi sözler vardır, dinlersiniz, ancak dikkate bile alınmaz. Aslında yalan söylemekten kim idam edilmiş bu güne kadar, diye söyleyebilirsiniz. ‘Suç ve Ceza’ romanını Fyodor Dostoyevski bugün yazmaya kalksa, pek zorlanacağını zannetmiyorum. Hapishanelerin kapasitelerini aşan rakamlarda şüpheli veya hükümlü kimseleri barındırması, pek hayra alamet olmadığı aşikar.

 

Hapiste bu kadar insanın olması ve her gün bu sayı artarak insanların suç işleyip hapse girmesi, sizce doğru bir yönetim tarzı mıdır? Bu kadar insanın hapiste veya gözaltında olması sizce doğru bir hukuk mekanizması mıdır?   Yakın tarihte kimse oturup ‘bu konu doğru bir yönetim şekli değil, bunu bir araştıralım’ dememekte ısrar edilmekte. ‘Türkiye Bir Hukuk Devletidir’ demekle adalet ve hukukun vicdani bir şekilde işlediğine inanabilir miyiz?

 

Bir zamanlar Ankara’da 19 Mayıs Stadyumu’nda, seyirciyi coşturan bir amigo vardı. Taraftarları coşturmak adına bir çok sloganlar atardı. Esmer, uzun boylu, iri yapısı ile tribünlerde dolaşır, herkesle söyleşi yapardı. Herkes ona ‘PALAVRA’ diye bir nam takmıştı. Palavra aşağı, palavra yukarı tribünlerde gezer dururdu. Daha sonraları sıhhiye de bir meyhane açmış, ve ismini ‘PALAVRA’nın Meyhanesi’ diye tabela asmıştı. ‘Palavra’nın meyhanesi dolup taşardı, çünkü hem şehrin göbeğinde,  hem de bol miktarda muhabbet olurdu masalarda. Her masaya gelir, masanın konuşulan konusuna hemen dahil olur, bol miktarda sözlerle katılır, ancak masadakiler ‘PALAVRA’nın sözlerine hiç inanmazlardı. ‘Palavra’nın gerçek adını kimse bilmezdi. Kimse ona ismi ile hitap etmezdi ve de kendisi bu durumdan hiç rahatsız olmazdı. Kendisini çağırırken de: ‘Palavra bir bakar mısın’ derlerdi hemen dönüp bakardı. Bu mekan her maç sonrası dolup taşardı. Bu durumdan Palavra da çok mutlu olurdu.

 

Havaalanına servis yapan otobüsler bu mekanın önünden kalkardı, bu nedenle otobüsün kalkma zamanına kadar, kimi yolcular bu mekanda sohbete katılırlardı. Palavra ciddi konulara girmez, yüzeysel meselelere de dokunmaz, ancak futbol konusuna hiç dayanamazdı. Hemen dahil olurdu.

 

Bir zamanlar Bir Bilen vardı, ekranlara çıkıp ülkedeki tarımda kalem kalem üretim miktarını, hayvan sayısını, ithalat rakamlarını, üretim değerlerini, gayri safi milli hasılanın fert başına düşen payını, yıllık büyüme miktarını, enerji tüketim değerleri gibi çok istatistik değerleri ezbere bilirdi. Hatta bu değerlerin bir önceki sene ne kadar olduğunu ve de iki takip eden senenin mukayesesini ezbere yapardı. Kimse oturup bu değerleri yazıp sonra kontrol bile edemezdi. Her yeni senenin değerlerini ve de mukayesesini ezbere yapıp, diğer ülkelerle bile karşılaştırmayı, aklından yapardı. Kürsüye çıktığında önünde bugünkü gibi prompter sistemi yoktu ve hiç kağıttan okumazdı. Belagati son derecede güçlü bir ‘BİLEN’di. Bir Bilen hiç bir zaman yanlış değerleri telaffuz etmezdi. Bu bilgilerde eksik veya fazla beyan olmazdı. Hani olsa aksini nasıl bulup söylenirdi bilemiyorum. Kütüphanesi ve çalışma masasının üstü kitap doluydu. 

 

Devlette çok önemli yerlerde bulunan ve söz sahibi olanlar,  geçtiğimiz beş-on senedir ekranlarda halka rakamsal verdikleri  bilgilerde çelişkiler bulunmakta.  Bu nedenle, bu değerlerin toplumu çok yanılttığını izlemekteyiz. Bir ay içinde enflasyonla ilgili verilen rakam, aynı ayın sonunda değişmesi sizce doğal mı?  Sade vatandaşın enflasyonu ile ekrandan söylenen enflasyon değerleri, birbirini hiç tutmamakta. Hele TUİK diye anılan kurumun verdiği değerleri kimse kaale almamakta.  Çünkü sade vatandaşın ilgilendiği rakam ne TEFE ne de TÜFE ne de enflasyon. Vatandaş, sadece  çarşı pazardaki satın almak istediği  malın fiyat artışı ile ilgilenmekte. Gerisi hep Palavra. Vatandaş saf ve temiz, ne söylesen inanırdı, ama artık değil. Palavraya karnı tok.

 

2026 bütçesi meclise geldi. Halktan tasarruf istenmekte, devlette ise har vurup harman savrulmakta.  Bu nasıl bir Hazinedir araştırın, sorgulayın. 2026  bütçesi 8 trilyon 840 milyar liralık gelirin, 2 trilyon 741milyar lirası faize gideceğini ilan etmekte yönetim.  Bakınız basında söylenen 5’li çetenin bütün birikimleri İngiltere’ye gitmekte. Türkiye ise İngiltere’den faizle para almakta. Faizin nereye gideceği belli. Artık herkes ülkenin geleceğini dikkatle okuması gerekir, çünkü hesap vermeyen bir hazinenin, halkı PALAVRA ile uyutmaması gerek diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.

 

PALAVRA
YORUMUNUZU YAZIN, TARTIŞMAYA KATILIN!
Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *