Pandemik
Nereden bakarsanız bakın kuzey güney doğrultusunda ve doğu batı doğrultusunda da bir üç yüz metre uzunluğunda yaklaşık doksan bin metrekare havaalanı pistlerinin üzerinde tek katlı sahra hastanesine benzer yapıda, acil korona virüsü için hastane yapılması ilan edildiği gün, Atatürk Havalimanı’nın 17-35 pistleri saatler içinde dozerlerle kazılmasını haberlerde izledik.
Kim karar verdi, ne zaman ihale edildi, kimler bu ihaleye girdi, 24 saatte sözleşmesinin bile imzalanması güç olan yapının temelleri saatler içinde kazıldı. Hafriyat nereye döküldü, alan ışıkları altında hummalı başlanan inşaat konusunda soru soran gazeteciye Sağlık Bakanı’nın, “Kendi imkanlarımızla yapıyoruz bu hastaneyi” diye kaçamak cevap vermesi, herkesin gözünden kaçırıldı, ancak Rönesans firmasının ekibi Atatürk Havalimanı’nın kökü kazınmaya başlamıştı bile.
Bir başka soruda Sağlık Bakanı cevap vermekte zorlanmaktaydı. Sorulan soru çok önemli idi. Koronavirüs konusunda hızla çoğalan vak’alara mevcut hastanelerin yatak kapasitesi yetebilir mi, sorusuna Sağlık Bakanı, ‘Halen yatak kapasitemizin sadece yüzde 60’ını kullanmaktayız’ diye cevap verdi.
Bunu söylediği zaman pandemi (salgın) sürecinde daha 3’üncü haftadaydık. Tepe durumuna bir hafta vardı. Çeşitli kurumların acil hastane kurmaları için henüz daha çanlar çalmamıştı. İstanbul’un ‘şehir hastanesi’ Başakşehir’de yapılmış ve 1500 adet yatak kapasitesi olan tam teşekküllü bir hastane olarak Cumhurbaşkanı tarafından törenle açmasını 20 Nisan’da seyrettik.
Bu da yap-işlet-hasta gelmezse ben öderim esasına dayalı bir işletme sistemi olarak ilan edildi. Hani köprüler, tüneller ve havaalanında yapıldığı gibi. Halk bu borcun altına zorla itilmekte.
Bakın bazı çevrelerin dile getirdiği gibi herhangi bir değişiklikte İstanbul Havalimanı kapatılıp Atatürk Havalimanı’na dönülme ihtimali küçükte olsa ufukta durmakta olduğunu, yurdum insanı tahmin etmekte. Bu ümit nasıl ortadan yok edilir? Atatürk Havalimanı kullanılamaz hale getirilirse, işte o zaman İstanbul Hava Limanı bir mecburiyet haline gelir, düşüncesi ise bir kişinin aklından hiç çıkmaz. ATATÜRK ismini nasıl yok edebilirim düşüncesi aklından hiç silinmeyen kişinin çılgın projesi olabilir mi? Ancak doğu batı yönündeki pist her ne kadar 17-35 pistine nazaran daha kısa olsa da kuyruğunda Türk bayrağı olan Cumhurbaşkanlığı forsunu taşıyan uçaklar, hep bu pisti kullanmakta. Kanımca İstanbul Havalimanı şehirden oldukça uzak olduğundan olsa gerek.
Nedense hep biz yurdum insanları, bir kişinin çılgın projelerine mahkum olmaktayız. Aylarca bir kanal konuştuk. İstanbul’u ada şehri yapıp, Katar’a belki satarız düşüncesinden hareketle ortaya atılan çılgın proje yetmiyormuş gibi, şimdi ise Pandemik salgın hastalığı adına 90 bin metrekare alana yayılan bir çılgın hastane. Mevcut yatak kapasitesinin yüzde 60’ını kullanan Sağlık Bakanı, İstanbul şehrine ilave 1000 yataklı sahra hastanesi gerekli miydi? Değil, ancak temelsiz binalar kuruldu, 6 haftada barakalar bitti. Şimdi ise bu hastanenin gerekli olmadığını anlayan yönetim, kanımca kullanım amacını değiştirmeye başladı.
Halk aptal değil yüzde 60’ı kullanılan yatak kapasitesine ilave Başakşehir Şehir hastanesine 1500 yatak kapasitesi ekleyin. Buna bir de Atatürk Havalimanı Hastanesi 1000 yatak konulunca, yeni çılgın proje gerekli. Mevcut duruma kılıf üretilmeye çalışılmakta şimdi. Yönetim, Atatürk Havalimanı’nı TEDAVİ TURİZMİ konusunda hizmet verebilecek bir projeye döndürülmek istemekte. Arazi müteahhide tahsis edilirse, müteahhit bu araziye rezidans yapmak isteyebilir. Neden olmasın?
Artık turizmin, uzun bir süre, ülkeler arası çok revaçta olmayacağı görülmekte. Uçakla seyahatler, gemi ile seyahatler, otobüsle seyahatlere birçok kısıtlamalar gelecek, insanlar uzun mesafeden ziyade kısa mesafelere gitmeyi tercih edecekler. Birçok konuda olduğu gibi bu pandemik vak’aların gelişmesinde insanoğlu bir çok alışkanlıklarından vazgeçecek, daha sade yaşam koşullarına alışacaklar diye düşünmekteyim. Pandemi sonrası bir çok insanın hırslarından arınması gerekecek ve bilhassa çılgın projelerden diye bir sözüm geldi söyledim hem nalına hem mıhına.