Lozan Anlaşması

YAYINLAMA: 04 Ağustos 2020 / 18.45 | GÜNCELLEME: 04 Ağustos 2020 / 18.45

24.07.2020 Lozan Barış antlaşmasının 97. Yılı.

Ancak, aynı tarih Ayasofya’nın yeniden cami olarak açılışına denk geldiği için fazla gündeme gelmedi.

Aslında, İstanbul’u ve Ayasofya’yı diğer Misakı Milli sınırları içindeki topraklarımızla birlikte bize kazandıran anlaşma yine Lozan Anlaşmasıdır.

Şimdi Lozan Anlaşmasının bazı noktalarına bakalım.

MISAK-I MİLLİ SINIRLARI

Misak-ı Milli’ye göre Musul, Kerkük ve Batum alınacak, Batı Trakya’da plebisit yapılacaktı. Batum Lozan’da görüşülmedi çünkü Doğu’da Karabekir Paşa’nın Ekim 1920’deki zaferiyle bugünkü sınırlarımız çizilmiş, Gümrü, Moskova ve Kars antlaşmalarıyla onaylanmıştı.

Mustafa Kemal’in, Misak-ı Milli sınırlarını anlatan, Musul, Kerkük ve Süleymaniye’yi içine alan konuşmaları vardır. Fakat güç dengesinde bu mümkün olmadı.

1915’teki Gizli Sykes-Picot anlaşmasında Musul Fransa’ya verildiği halde, İngilizler Fransa’yı Suriye’ye iterek Musul’u almışlardı.

Lozan’da Curzon bir milim geri adım atmadı. Türkiye ancak askeri harekatla Musul’u alabilirdi. Fakat…

Muhafazakar Başvekil Rauf (Orbay) Bey’in 28 Ocak 1923 günü TBMM gizli oturumda söylediği şudur:
“İngiliz tayyarelerine, İngilizlerin maddi vasıtalarına ve diğer vasıtalarına, silahına vesairesine karşı koyacak vasıtaları tedarik ederek harp etmek Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetinin kudreti dahilinde değildir!”

Rauf Bey elimizde benzin bile olmadığını söylemişti. Ayaklanan Musul Kürtlerine İngiliz uçakları katliam yaptığında kimsenin elinden bir şey gelmemişti.

Karabekir’in de bir uyarısı vardı: Biz orduyu Musul’a gönderirsek, Yunanistan, Batı Trakya’da yaptığı askeri yığınakla Trakya’yı yeniden işgal edebilirdi.

Mondros Mütarekesi’nden sonra, Osmanlı Meclisi’nin ilan ettiği Misak-ı Milli’de Musul ve Kerkük vardır ama adalar yoktur! Çünkü Misak-ı Milli, Birinci Dünya Savaşı’nın ateşkesle bittiği sırada Türk ordusunun bulunduğu yerleri “vatan” olarak tanımlıyordu.

12 Adalar’da İtalyan ordusu, Ege adalarında Yunan ordusu vardı.

Balkan Harbi’nden sonra imzalanan Atina Antlaşması’nda Ege adalarının geleceğine “büyük devletlerin karar vermesini” Osmanlı kabul etmişti. Çünkü Edirne’yi zor kurtarmıştık, yeni bir savaşı müttefiksiz göze alamazdık.

Büyük devletler 14 Şubat 1914’te adaları zaten almış olan Yunanistan’da bıraktı, İmroz ve Bozcaada ile Meis Türkiye’nin oldu. Misak-ı Milli ve Lozan bunun teyididir.

Zira asıl amaç kapitülasyon zincirinden kurtulmaktı, Lozan’da bu sağlanmıştır.

O günkü şartlarda Kurtuluş savaşı Paşaları, Fevzi Çakmak, Kazım Karabekir, Alifuat Cebesoy Paşalar dahil 10 yıldır sürekli savaşan ve çok büyük bedeller ödeyen halkın artık savaşmak istemediği ve mevcut kazanımlarla yetinilmesi en gerçekçi tercih olarak ortaya çıkmıştı.

Mustafa Kemal Paşa’da Lozan Anlaşmasından sonra TBMM.’nde yapılan eleştirilerne karşı yaptığı açıklamada;

“Misakı Milli Kudretimizin yettiği yerdir.” Demiştir.

Büyük zaferi Lozan’da heba etmediler; bazı eksikler olsa da yapılabilecek olanı yaptılar. En önemlisi de Osmanlı bütçesinin üçte ikisini alıp götüren Düyun-u Umumiye ve kapitülasyonları kaldırarak bağımsız Türkiye’yi kurdular.

İşte Lozan Anlaşması bu şartlar altında imzalanmıştır.

LOZAN ANLAŞMASININ KAZANIMLARI

  • 300 yıllık Ülkenin yarı sömürge olmasına sebep olan ve ekonomisini çökerten KAPİTÜLASYONLARDAN KURTULUNMUŞTUR.
  • SEVR Anlaşması ile 300.000 km2’ye düşen Vatan toprağı 780.000 Km2’ye çıkarılacak şekilde Ülke toprağı kurtarılmıştır.
  • İşgal altındaki İstanbul, Trakya, Batı Anadolu, Güney ve Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu kurtarılarak Ülke topraklarına katılmıştır.
  • 1912 yılından beri (Balkan Savaşları dahil) 10 yıldır süren ve Halkı mecalsiz bırakan Savaş sona erdirilmiştir.
  • 300 yıldır Batı Avrupa Devletlerine ve Rusya’ya karşı sürekli yenilen ve toprak kaybeden Osmanlı Devleti ilk defa kesin bir zafer kazanmış ve Lozan’a son savaşı Kazanan olarak gitmiştir.
  • Türk Ordusuna ve Türk Halkına yeniden Muzafferiyet ve Özgüven gelmiştir.
  • Anlaşmayla Boğazlar Milletlerarası bir Komisyonun yönetimine bırakılmıştır. Ancak Atatürk bunun peşini bırakmamış ve 1936’da MONTRÖ Anlaşması ile Boğazların tekrar Türkiye’ye devrini sağlamıştır. Aynı şekilde Hatay da 1939’da Anavatana katmıştır.
  • Savaş Tazminatı olarak Yunanistan’dan Edirne’nin Karaağaç kasabası alınmıştır.

 

ADALAR MESELESİ

Balkan Harbi’nde Ege Adalarını Yunanistan almış, Osmanlı Devleti de imzalamıştı.

12 Adalar ise İtalyan işgalindeydi; hukuken sonuca bağlanmamıştı. Hukuken elimiz güçlü sayılabilirdi. Fakat İtalya Birinci Dünya Savaşı’nın galip devletleri arasındaydı…

İtalyan donanması, İngiliz v e Franz harp gemileriyle birlikte İzmir limanında bekliyordu!

Lozan’daki İsmet Paşa’yı baskı altına almak için İngiltere Malta’daki donanmasına İzmir ve İstanbul yönünde hareket emri vermişti... Buna karşılık bizde Mustafa Kemal ve Fevzi Paşalar, kara ordusunu “teyakkuz”a geçirmişti…

Bazı adalar için savaş açsaydık, elimizde bırakın donanmayı kıytırık bir çıkarma gemisi, hatta asker taşıyacak tekneler bile yoktu.

Milli Mücadele liderleri bu konularda hamasete kapılmadılar, siyasi rasyonalizmle hareket ettiler. Sınırlarıyla ve istiklaliyle Türkiye Lozan’ın en büyük başarısıdır, tartışılabilecek konular esasa müessir olacak konular değildir.

Tarih, günlük siyasetin gelgitlerine bırakılamayacak kadar önemlidir. Tarih belgelerden, tarihçilerin araştırmalarından öğrenilir.

Sonuç olarak, bugün Ayasofya’yı yeniden camiye çevirip ibadete açabiliyorsak bunu da Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Kurtuluş savaşı Şehit ve Gazilerine borçluyuz. Ruhları şad olsun.

Lozan Anlaşmasının 97. Yılı kutlu olsun

Lozan Anlaşması