Önce öleyim
Ünlü Zen üstadı Bankei artık çok yaşlanmıştı. Belki de son günlerini yaşıyordu. Öğrencileri bu durum karşısında çok endişelenmişlerdi. Üstada gelip “Sen ölünce bedenine ne yapmamız gerek?” dediler. “Bedenini saklamalı mıyız? Budistler ya da Hindular gibi yakmalı mıyız? Müslümanlar ve Hıristiyanlar gibi gömmeli miyiz? Çünkü biz senin kim olduğunu bilmiyoruz. Bir Müslüman mısın? Bir Hıristiyan mısın? Yoksa bir Budist misin? Ya da bir Hindu musun? Bizim kafamızı çok karıştırdın. Ne yapmamız gerekiyor?”
Üstad Bankei “Neden bu kadar acele ediyorsunuz?” dedi. “Bırakın önce öleyim. Zihin her zaman öne atılır. Her zaman acele karar vermek ister. Ben öldükten sonra istediğinizi yapın. Çünkü Bankei orada olmayacak. İster yakın, ister gömün, isterse bekletin. Bankei için fark etmeyecek. Çünkü ben orada olmayacağım. Önce izin verin öleyim. Ama öne atılmayın. Zihnin öne atılma gibi bir huyu vardır”.
Bazen insanlar ölmenize bile izin vermezler. Daha siz ölmeden bütün malınız mülkünüz paylaşılır. Eviniz, yurdunuz, yuvanız dağıtılır. Zihin her zaman acele karar vermek ister. Bir seçim yapılacaktır ve siz hemen seçimle ilgili yorumlar yaparsınız. Yaptığınız yoruma göre sevinir ya da üzülürsünüz. Bırakın seçim olsun. Anda kalmak zordur. Anı yaşamak zordur. Zihin hep kaçak güreşir ve sizi yarına götürür. Halbuki siz yarının sahibi değilsiniz. Yarını değiştirmek gibi bir gücünüz yoktur. Ölmeden önce ölümle ilgili neler düşünürsünüz neler? Bu acele nedir? Ölünce ne olduğunu göreceğiz. İnsan ya “acelesi yok” der, ama zihin çok acele eder. Zihin sürekli bir yarış halindedir.