Kendi iyiliğimiz için başkasının iyiliği- 3
1. Bauman, “İnsanlar ne yardan, ne de serden vazgeçme güdüsünde oldu, iyiyi, işe yararı kendinde tutmayı, tatsız, tuzsuz, acı ve ıstırap olanı kendinden uzak tutmayı tercih etti” diyor. Bauman, bizim hep baharı istediğimizi, oysa yaz ve kışsız bahar olamayacağını hatırlatıyor.
James Baldvin: “Yüzleştiğimiz her şey değiştirilemez, ama değiştirebilmek için önce onunla yüzleşmek gerek,” diyor.
Dünya hiçbir dönem kesintisiz “güllük, gülistanlık” oldu denemez, ya da biz bilmiyoruz. İnsanlık, günümüze varıncaya dek, birçok badireyi atlatmış ve defalarca farklı girdaplardan geçtiğini biliyoruz. Bununla birlikte yaşamın içinde güzel, umutlu ve iyi şeyler yeşeriyor; belli dönemlerde, bazı coğrafyalarda adil; eşit, özgür, ahlaklı yaşam dönemleri olmuştur, olacaktır.
İnsan huzuru, sevici, mutluluğu, keyifli ve güvenli hisleri belki de günümüzün hararetli konusu olmaya devam edecek. İnsan, her anında soluklanmaya, neşelenmeye, istekli, dirençli, neşeli ve coşkun olmaktan vazgeçmiyor.
İnsan, güven içinde sığınacağı bir durak arayıp durmaktadır. “Belki duygularımızı açığa vurmakta biraz cimriyiz,” diyor. M. Gorki. Aslında az da olsa biraz mutluluk hepimize iyi geliyor. Hep birlikte mutlu olmayı önüne koydu insanlık; insanı huzurlu, güvenli, sevinçli, mutlu, özgür kılan tüm değerleri hep aradı insan. Yeryüzünde insanlarının çoğunun ortak şeyleri aradığını bilmek, hissetmek, duymak; insanı daha umutlu kılıyor, yüreğini daha muhteşem iyiliklerle besliyor. Belki de bazen bizim “yüreğimizi yendiren” bizim dışımızdaki düşüncelere aşırı bağımlılığımızdır.
Belki de doğanın tüm renklerinin bir arada olmasıdır, ihtiyacımız olan. Ya da her varlığın kendi coşkusu ve etkileriyle güzellikler sunmasıdır, ihtiyacımız olan. Mavi dalgalarda, ışıldayan ufukta, aydınlatan gökyüzünde, toprakta, suda ve ılık bakışlarda süzülmektir, ihtiyacımız olan.
Ya da: “Gelin herkesi eşit yapalım. Aklın yarattığı her şeyi, insan eliyle üretilmiş her şeyi eşit paylaşalım. Birbirimizi korkunun, kıskançlığın kölesi, hırsın, aptallığın tutsağı yapmayalım.” Diyen Maxim GORKİ’nin sunduğu bu deneyimlerde aramaktır, ihtiyacımız olanı.
On binlerce yıldır hep dünyayı birileri tek başına yönetmeye kalktı. Vazgeçmediler; hükümdar, iktidar, Kral, Prens, Sultan, Padişah,… olmaktan. Oysa insan doğası sınırlıdır, çoğunluğun sesi olmalı ve hep birlikte” kendi iyiliğimiz için başkasının iyiliğini” bulmakla yetinmeyi denemeliydik. Biz biliyoruz, doğa ve insan karşısında; iktidar, güçlü olmak, egemenlik kurmak; erk olmak, insanlığa ve doğaya hiç yaramadı. Goethe, “kendimizi yitirdiğimizde her şeyi yitiririz,” diyor. İnsanlıkla var olan; adalet, eşitlik, iyilik, doğruluk, paylaşım, hoş görü, özgürlük, demokrasi, birlikte üretim ve vicdani değerlerinden vazgeçemiyoruz
İnsanlık, yaşamın hiçbir seyrinde haksızlık, kötülük, karşısında kör olmamış; sağır kalmayı tercih etmemiştir. Bu gün bizi ışıldatan teknolojik sürecin yapı taşları ve hayatımızı kolaylaştıran bilimsel yeniliklerin temelinin, Ortaçağın “en karanlığında” atıldığını unutmayalım. Socrates’ten Galileo’ya, Pascal’dan Edison’a kadar “insanlığın temsilcileri” büyük bedellere rağmen; ilerlemek, geliştirmek, keşifler yapmak, insan ve doğa yararına didinip çalışmaktan, emek vermekten asla vazgeçemediler.
İnsan yapısı ve genetiğinin kötülükten değil, iyilikten yana şekillendiğini açıklayan, bilim insanlarının referanslarını esas almak önemlidir.
İnsan, doğru, iyi ve haklı gerçekler adına; yol almak, iddialı olmak, cesur olmak, kararlı olmakta ve mücadele etmekte zorlanabilir. Ama İnsan değerlerini, hep iyilik, doğruluk, adaletli, eşit olanlarla suladı. Bugün bizi canlı tutan, insanca değerlerden vazgeçmeyenlerin on binlerce yıllık yaşama etkileridir.
Ezen ezilen ilişkisi hep oldu, ezilenden yana vicdan tutanlar, evrensel insan haklarını ve kolektivizmi, paylaşmayı, bölüşmeyi, birlikte üretebilmeyi esas aldı. Ezenler ise mülkiyeti, gücü, erki, parayı, silahı, milliyetçiliği, ırkçılığı, kültürcülüğü, ayrıştırmayı ve cinsiyetçiliği kuşandı. Biz çocuklarımıza ve bizden sonra dünyayı devr alacaklara neyi miras bırakmayı tercih edeceğiz?
İnsanlığa mirasımız, kötümserliğin, iyimserliğe; umutsuzluğun umuda yenildiği bir duygu olmalı.
Hakkımıza, hukukumuza, geleceğimize, değerlerimize sahip çıkmaktır, insanı özgür kılan; özgür olmayı miras bırakmalıyız geleceğe.
“Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diyen şairin yolunda olmayı, gelecek nesillere taşımalıyız.
Ailede, okulda, sokakta, evde, iş yerinde; saygı, dostluk, adalet, demokratik kültür, eşitlikçi duygular; hoşgörü, doğa ve insan sevgisi ile dünyayı daha da yaşanılır hale getirebiliriz, geleceğe mirası bu değerlerdir. Bu değerlerde buluşmak hepimize büyük güç verecek ve hayatı daha cazip kılacak.
Paul Goodman: “Hayalini kurduğunuz dünyanın gerçekleştiğini varsayalım. Siz bu toplumda nasıl bir yaşam sürdürdünüz? İşte bu gün o şekilde yaşamaya başlayın… “Eşit, sömürüsüz, adaletli, özgür ve barış ve dostluk dolu bir dünyada buluşmak dileğiyle.