Dahi çocuklara yönelik 45 yıllık araştırmadan çıkan sonuçlar (1)
(Bu Çocukların Eğitimdeki Yerleri)
Hayatımızı kolaylaştıran, güzelleştiren tüm icatlar, buluşları ve yenilikleri bize sunan insanların yaşam öyküleri, kişilik özellikleri ve yetenekleri merak konusu uyandırmıştır bizlerde.
2020 Mart ayından bu ana dek bizleri sarmalamış olan, hayatlarımızı alan veya yaşamımızı kör kuyuya sıkıştıran CORONAVİRÜS belasına karşı acil aşıya ihtiyacımız bir kez daha, tıpa, bu alandaki dahi ve üstün yeteneklere ilgimizi ve beklentimizi şahlandırmış durumda. Yeni icatlardan vazgeçmemiz hiç söz konusu olamadığı gibi olamazda.
Çağımız insanı insanlığa kalıcı ve etkili katkılar sunanlarla ilgilene dururken, bir yandan da ekonomik, teknolojik, bilimsel gelişmeler tam gaz sürüyor. İnsan, doğa, eko dengeleri ve tüm varlıkları bu denli etkileyen buluşlara adını yazdıran bireylerin; üretkenlikleri, zekâ kapasiteleri de hep araştırma ve tartışma konusu olmuştur. Bu icatlara imza atanlar sahiden dahi veya üstün zekâlı mı?
Aslında kendimize, yakınımıza, çocuğumuza veya sevdiğimiz birilerine dâhilik veya üstün zekâlılığı çok yakıştırırız. Bu yönde de hep bir umudumuz olmuştur.
Bilim insanları, psikolog veya eğitim uzmanlarının çalışmalarına göre; bu tür çocukların en küçük yaştan itibaren, ebeveynler veya öğretmenler tarafından keşfedilmelerine “acil önem” biçiliyor.
Dünya ve ülkemizdeki eğitim sistemleri, genel olarak herkese aynı eğitim anlayışı, aynı müfredat, aynı uygulamalar ile eğitim imkânı sunan bir yapıdadır. Eğitim ortamındaki üstün yetenekli veya üstün zekâlı çocukların; açığa çıkarılması, ilgilerinin bilinmesi, tespit edilmeleri ve devamında bu tür çocuklara uygun imkânların sunulması, özel eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve yaratıcılıkların hayat bulması için eğitim şeklini, eğitim ortamlarını, müfredat ve ders araç gereçlerini uygun hale getirmeye ihtiyaç var.
“Üstün zekâ, dâhilik veya üstün yetenekleri” olanları, boş ama verimli bir tarlaya benzeterek yola çıkabiliriz. Bu tarladan çok ve bol verim alabilmek için, tarlanın uygun zamanda sürülmesi, çapalanması, hazırlanması, zamanında ekilmesi, sulanması, bakımının an be an yapılması, yeteri ısının oluşması ve zamanı geldiğinde hasadın toplanması gerekmektedir. Tarlaya zamanında yapılamayan katkılar, müdahaleler ürünün verimini düşürecek, belki de ürün elde etmeye ket vuracaktır.
Buradan hareketle üstün zekâlı ve dahi çocukları bilebilmemiz için, küçük yaştan itibaren bilimsel veri ve parametrelerin esas alınacağı, gözlem, inceleme, saha ve kişiye yönelik tespitler yapılmalıdır.
İnsanlığa büyük yararlar sunan, yaşamları etkileyen tüm buluşların, icatların, keşiflerin, çalışmaların yapılabilmesi için gerekli ekonomik ortamların sunulması, demokratik ve özgür çalışma koşulların sağlanması, bilimsel çalışma güvencelerin belirlenmesi zaruridir.
Hepimiz çocuğumuzun veya sevdiğimiz yakınımızın “dahi, zeki, ileri seviyede kabiliyetli” olduğunu düşünür, inanır veya isteriz. Hatta her ortamda “aslında o çok zeki” demekten kendimizi alıkoymayız. Bu hissimizi hayatta hep canlı tutar ve herkesin çocuğumuzla ilgili veya yakımızla ilgili bu durumu gözünüzün önüne getirmelerini bekleriz. Çocuklardaki dikkat dağınıklığı veya aşırı hareketliliği, farklı alanlara ilgiyi; “hiperaktif,” aslında “çok zeki manasına” getiren eğitimdeki moda deyimi de çok işlek kullanmamız bile bu beklentidendir.
Peki nedir bu üstün zekilik, dahilik?
Filozoflara göre, eğitimcilere göre, bilim insanlarına göre, yazar, aydın ve sanayice göre üstün zekâlılık veya dâhilik nedir? Bununla ilgili birçok görüşe ulaşabiliyoruz. Bu anlamda ciddi bilimsel ve saha çalışmaları da bulunmaktadır.
İnternet sitesinde (egitimpedia.com) yer alan bir bilgiye göre, Duke Üniversitesi Yetenek Tanımlama Programı psikologlarından Jonathan Wai: “İlk yüzde 1’in içinde olan çocuklar, en seçkin bilim insanları ve akademisyenler, en iyi 500 CEO’lar, politikacılar ve milyonerler olmaya daha meyilli oluyorlar.” “İster beğenelim ister beğenelim, bu insanlar gerçekten de toplumları yönetiyorlar,” diyor.
ABD'deki en yüksek IQ'ya sahip çocuklardan 5 bin tanesini 1971'den bu yana takip eden SMPY adlı araştırma 45 yıl sonra tamamlandı ve ulusal, uluslararası düzeyde kamuoyu ile paylaşıldı. Eğitimciler, anne ve babalar başta olmak üzere toplumun büyük kısmının ilgisi çekmiş bir araştırma.
Bu araştırma sonuçlarını ve değerlendirmelerimizi bir sonraki yazıyla devam edeceğiz.
Kaynaklar:
Business Insider,
dunyahalleri.com,
egitimpedia.com,
https://www.independent.co.uk,
BBC