İstifa da Bir Erdemdir
Eğitim, bir ülkede yurttaşları muasır medeniyetler düzeyine çıkararak barış, huzur, mutluluk, refah içinde yaşamasını sağlayacağı gibi hızlı bir şekilde karanlığa gömülmesine de neden olabilir.
Nitekim Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasından hemen sonra eğitim alanında mücadeleye başlamış ‘’Türkiye'nin birkaç yıla sığdırdığı askeri, siyasi, idari inkılâplar sizin, sayın öğretmenler, sizin sosyal ve fikri inkılâptaki başarılarınızla pekiştirilecektir. Hiçbir zaman hatırlarınızdan çıkmasın ki Cumhuriyet sizden "fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür" nesiller ister. ‘’ diyerek askeri, siyasi ve idari inkılapların sadece eğitim yoluyla pekiştirilerek başarıya ulaşacağını belirtmiştir. Toplumun sadece ayrıcalıklı kesiminin okuryazar olduğu, eğitimden faydalanabildiği eğitim sisteminden, yapılan harf inkılabı sonrasında çok hızlı bir şekilde toplumun büyük kesimi eğitimden faydalanma fırsatını yakalamıştır. Eğitim sayesinde laik, demokratik yapı, cumhuriyet kazanımları pekiştirilmiş, çiftçinin, kaptanın, esnafın, öğretmenin çocuğu Cumhurbaşkanı olma fırsatını bulmuştur.
Hasan Ali Yücel’in Milli Eğitim Bakanlığı döneminde İsmail Hakkı Tonguç’un büyük katkılarıyla Türk Milletine en uygun eğitim sistemi çalışmaları Köy Enstitüleriyle dünyaya model olamaya başlamış, ne yazık ki İkinci Dünya Savaşı sonrasında çeşitli bahanelerle bu eğitim kurumları kapatılmıştır.
3 Kasım 2002 de iktidara gelen Ak Parti hükümeti eğitim alanında değişiklik yapmak için kolları sıvamış 19 yılda defalarca eğitim sistemiyle oynamış, sekiz kez bakan değişikliğine gitmiştir. İktidarın ilk yılarından başlayarak 15 Temmuz FETÖ darbesine kadar geçen sürede terör örgütü eğitimin neredeyse her kademesine sızmayı başarmış, dershaneler, yurtlar, vakıflar aracılığıyla toplumun büyük kesimine bulaşmıştır. Darbe girişimi sonrası cemaat ve tarikat yapılanmalarının ne kadar tehlikeli olduğu toplumun her kesimi tarafından yaşanarak görülmüştür. Her kurumda olduğu gibi Milli Eğitim Bakanlığı içerisinde de terör örgütleriyle alakası olanların ilişikleri kesilmiş, bazıları görevden alınmış, yargı yoluyla cezalandırılmıştır.
10 Temmuz 2018 yılında Milli Eğitim Bakanlığı görevine atanan Ziya Selçuk eğitimin içinden gelmesi, ‘bakan değil gören olacağım.’’ diyerek liyakatı dilinden düşürmemesi, öğretmen kökenli olması gibi nedenlerle toplumun birçok kesimine umut olmuştur. Ancak bakan değişse de uygulamalar değişmediği için sonuçta değişmemiştir. Akşamdan sabaha alınan kararlar, verilip unutulmuş gibi yapılan sözler, yetersiz bakanlık bütçesi, ticari ilişkiler, cemaatlerle yapılan protokoller, eğitimde, YKS’de barajı bile geçemeyen yüzbinlerce öğrenci, cemaatlerin bakandan daha fazla söz sahibi olduğu iddiaları gibi birçok nedenin Ziya Selçuk’u istifaya götürdüğü söylemektedir.
Belki ilerleyen zamanlarda Prof. Dr. Ziya Selçuk istifa nedenlerini daha net ve ayrıntılı şekilde paylaşır. Ortada bir gerçek var ki Milli Eğitim Bakanlığı’nda ya kendini başarısız görmüş istifa etme erdemliliğini göstermiştir ya da başarısız görüldüğü için istifa ettirilmiştir.
Peki, 19 yıllık iktidar döneminde sekiz Milli Eğitim Bakanı değişikliği neyin göstergesidir?