Hangi değerleri yaşayıp, çocuklarımıza hangi değerleri öğretiyoruz?
Toplum olarak ne kadar garip bir kültürümüz var. En ilgi çekeni de başkalarının mutsuzluğundan mutlu olup, mutluluğunu kendimize mutsuzluk haline getirmemiz.
Kendi sorunlarımızı ve mutsuzluğumuzu unutmak için sürekli çevremizi gözleriz, kötü, olumsuz şeyler görüp, kendimize teselli ararız.
Bu sonradan oluşan, yaşam şartlarının ağırlığının yarattığı bir sonuç mu, yoksa genlerimizde mi mevcut bilemiyorum.
Bildiğim, birey olarak mutlu olmamızın ilk koşulu, çevremizdeki insanların da mutlu olması ile mümkün.
Başkalarının başarısızlığı ve mutsuzluğundan beslenmenin temelinde biraz da ahlak sorunu yattığını düşünürüm. Çok az insan, başkasına ahlaki ve insani duygularla yaklaşıyor. Çoğunluk ne yazık ki hep bahsettiğim gibi.
Aşağıdaki hikayeyi okuyunca, tam da bu konu ile örtüştüğü için sizinle de paylaşmak istedim:
***
“Kenyalı koşucu Abel Mutai, bitiş çizgisine sadece birkaç metre uzaklıktaydı, ancak tabelaları karıştırdı ve yarışı bitirdiğini düşünerek durdu. İspanyol yarışçı Ivan Fernandez hemen arkasındaydı ve neler olduğunu anlayarak ,Kenyalıya koşmaya devam etmesi için bağırmaya başladı. Mutai, İspanyolca bilmiyordu ve anlamadı. Neler olduğunu anlayan Fernandez, Mutai'yi zafere itti.
Bir muhabir Ivan'a "Bunu neden yaptın?" Diye sordu. Ivan yanıtladı, "Benim hayalim, bir gün kendimizi ve başkalarını kazanmaya zorladığımız bir tür topluluk yaşamına sahip olabileceğimiz."
Muhabir, "Peki Kenyalının kazanmasına neden izin verdin?" diye ısrar etti. Ivan, "Kazanmasına izin vermedim, o kazanacaktı. Yarış onundu" diye yanıtladı.
Muhabir ısrar etti ve tekrar sordu, "Ama kazanabilirdin!" Ivan ona baktı ve yanıtladı: "Fakat benim zaferimin değeri ne olurdu? Bu madalyanın onuru ne olurdu? Annem bunun hakkında ne düşünürdü?"
Değerler nesilden nesile aktarılır. Çocuklarımıza hangi değerleri öğretiyoruz ve başkalarına kazanmaları için ne kadar ilham veriyorsunuz? Çoğumuz, onları güçlendirmeye yardımcı olmak yerine, insanların zayıflıklarından yararlanıyor.”
***
İşte hikaye bu sevgili okurlar, birbirimizi çekiştirmek, başarılarından ve mutluluğundan mutlu olduğumuzu sanmak yerine, “Kendimizi ve başkalarını kazanmaya zorladığımız bir tür topluluk yaşamının” değerini anlayarak ona göre düşünmeli, davranmalı ve yaşamalıyız. Aksi halde işimiz gerçekten çok zor! İnanın…