Kesintisiz yüz yüze eğitime hazır mıyız? (1)
Küresel salgın olan pandemi yeni varyantları ile etkisini sürdürürken yeniden okulların yüz yüze eğitimi başladı. Uzun süredir kamuoyunda ve eğitim bileşenlerinin tartıştığı konu olan yüz yüze eğitimin başlaması talebi ve yüz yüze eğitimin kesintisiz sürdürülebilmesi isteği yerine gelmiş olsa da kafalardaki soru işaretleri ve belirsizliklerin de süreceği görülüyor.
Okullarda yapılan hazırlıklar pandemi öncesindeki dönemlerden çok farklı bir hazırlık süreci olarak göze çarpmıyor. Salgına göre yeterli ve gerekli tedbirlerin alınmadığına dair eğitimin içindeki kamuoyunda ciddi bir görüş yaygın.
Eğitimdeki genel sorunları bir tarafta dururken, pandemi ile birlikte yeniden oluşan sorunlar ise acil, kısa vadeli ve zorunlu çözümleri gerektiriyor. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda tam zamanlı, kesintisiz yüz yüze eğitimin yapılabilmesine dair kamuoyunda ve eğitim sendikaları tarafından alınması gereken önlemler çokça paylaşıldı.
Eğitim sendikalarının verileri ve eğitimcilere göre, şu an alınan tedbirlerle kesintisiz ve uzun vadeli bir yüz yüze eğitimi devam ettirmek pek de mümkün görünmemektedir. Sadece maske ve dezenfekten ile binlerce öğrencinin eğitim öğretim gördüğü okullarda, kantinlerde, oyun bahçelerinde hastalığın yaygınlaşmasını engellemek çokta inandırıcı gelmemektedir.
İlimizden de biliyoruz ki, eğitimde kangren haline gelen kalabalık sınıflar, kalabalık kantin, bahçeye sığmayan öğrenci mevcutları, denetlenmesi zor olan okul servisleri, yetersiz derslik, öğretmen eksiklikleri, okullaşma ihtiyacının giderilememesi süreci devam ediyor. Aşılamada toplumsal anlamdaki yetersizlik başlı başına bir riski içinde barındırıyorken, aşı olmayan ailelerdeki her türlü sağlık riski yüksekken, okullarda öğrencilerin hastalığı birbirlerine bulaştırmama ihtimali hayalcilik olacaktır.
Yeni eğitim öğretim yılı, salgınla ilgili kaygılar, aşılamadaki sorunlar ve test tartışmaları dışında, LGS sonrası istediği okul türüne yerleşemeyenler, kalabalık sınıflar, öğretmen açıkları, özel-devlet arasındaki uygulama farkları gibi birçok sorunun varlığı ile sürecek.
Eğitim ve öğretimle ilgili olarak dünyanın pek çok ülkesine baktığımızda, Kovid-19’un pandemi sürecinin başlaması ile birlikte (Mart 2020’den itibaren) yaşam ve sağlık ile birlikte eğitim sorunları öncelikli olarak ele alınmış ve öğrencilerin salgın sürecinden en az etkilenmesi için gerekli tedbirler alınmış, çok sayıda ülke okulları açık tutabilmeyi öncellikli hedefleri olarak koymuş. Türkiye’de ise okulları kısa dönmeler haricinde açık tutabilme sağlanamamıştır.
Her şey den önce dünya ülkeleri gibi okulların kesintisiz yüz yüze eğitimi için öncellikli bir tutum alınmasına ihtiyaç vardır. Bunun için de gerekli alt yapı, yatırım, öğretmen atamaları, seyreltilmiş eğitim hızla hayata geçirilmelidir; eğitime ayrılan bütçe artırılmalıdır.
Eğitim-Sen verilerine göre; “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO verilerine göre 28 Haziran 2021 itibarıyla 210 ülkenin 119’unda okullar tamamen açık, 56’sında kısmen açık, 16’sında ara tatil, 19’unda ise kapalıdır. Başka bir ifade ile 210 ülkenin %57’sinde okullar tamamen açık, %26’sında kısmen açık, %8’inde ara tatil, %9’unda ise kapalıdır. Türkiye ise iş günü itibariyle bakıldığında salgın süresince okulları en uzun süre kapatan ülkeler arasında yer almıştır.”
Kaynaklar: OECD, UNİCEF Raporları
Eğitim Sen Raporları