Güçlü bir toplum, güvenli bir geleceğe ancak eğitimle hazırlanılabilir
“Gerçeklere, gerçek bir eğitimle ulaşılabilir.”
2021-2022 eğitim ve öğretim yılı pandeminin yarattığı belirsizlikle sürüyor. Aslında belirsizlik ve endişeli bekleyiş veliler, öğrenciler ve eğitimin içindeki tüm bileşenler adına artarak sürmektedir. Hastalığın yaygınlığını sürdürmesi ile eğitimin içindeki eğitimle ilgili olan tüm unsurlar; kırtasiyeci, kitapçı, kantinci, servisçi veya eğitim kurumları geleceklerine güvenle bakamamaktadırlar. Pandemi sürerken TTB, veli dernekleri, eğitimciler ve sendikaların uyarıları süreklilik arz etti; uzun sürecek olan pandemi dönemine uygun şekilde okullaşmanın, okulların alt yapısının hazırlanması; eğitimci ihtiyacının giderilmesi aciliyeti vurgulandı.
Eğitim alanı ile dolaylı ve dolaysız şekildeki etkileşim ağı, ülkenin en geniş nüfusuna sahip bir ağdır. Eğitim alanında iş yapanlar, öğrenciler, veliler, eğitim çalışanları, eğitim alanından gelir sağlayan bu topluluk, uzaktan eğitim sürecinde ciddi zorluklarla karşılaştılar. Geçen haftaki yazımızda, özellikle öğrencilerin uzaktan eğitimde yaşadıkları zorluk, güçlük, eksiklik ve yetmezliklerin uzun vadeli olumsuz etkilerine bakış geliştirmiştik.
Eğitim alanı, mademki tüm toplumun direk etkileşimde olduğu bir geniş alan ise tüm toplumun yüz yüze eğitimin sağlanmasına dair sorumluluk ve kaygı taşımalı; buna dair de niyet sergilenmelidir. Tekrar ettiğimiz şey şuydu: Önce sağlık ve yaşam hakkı sağlanmalı; eğitim hakkı ise bunlar sağlandıktan sonra yüz yüze uygulanabilmesi için gerekleri ile birlikte hayata geçirilmelidir.
Uzun vadeli eğitim planlamaları, kalıcı ve çağın geçişlerine uygun eğitim politikaları ve geleceğin şekillenmesini sağlayacak alt yapılar eğitimde mutlaka oluşturulmalı; sürekli değişimlere uygun güncel değişimler sağlanmalıdır. Eğitim alanı geleceğin aynasıdır; asla eğitimde geçiştirme olmamalıdır. Eğitimde açığa vuran tüm yetmezlikler, geleceğimizin eksik ve anlamsız olmasına; gençlerimizin verimsizliklere gömülmesine vesile olabilecektir. Hiçbir aşama ve dönemde eğitimdeki süreçler ötelenmemelidir.
Eğitime yapılması gereken yatırım, planlamalar, uygulamalar, yeniliklerde tasarruf edilme yoluna gidilemez; MEB başta olmak üzere, aile, veli, öğrenci, eğitim kurumları, eğitimciler eğitimdeki yaşanması gereken süreçlerin devamlılığında sorumluluk almalıdırlar. Eğitimde tasarruf, geleceğimizden tasarruf demek olacaktır. Nasıl ki yaşamdan, sağlıktan tasarruf edilemiyorsa, eğitimden tasarruf edilme şansımız yoktur.
Bu yönleriyle bakıldığında eğitimin “kamusal, nitelikli, eşitlik anlayışı” çerçevesinde; herkesin kolay ulaşılabileceği ve yerinde bir eğitim modelinde ısrarcı olunmalıdır. Eğitimin tüm değerlerine, bilimsel, akla ve yaşama, ekolojik değerlere ulaşımının sağlanması aynı zamanda kamusal bir sorumluluktur. Eğitimin tüm bu değerlerinin açığa çıkabilmesi de yüz yüze eğitimle gerçekleşebilir. Başta da belirttiğimiz gibi yüz yüze eğitimin uygulanabilir alt yapısının sağlanması için de kamusal bir anlayış geliştirilmeli; MEB bu çerçevede hızla ve devamlılıkla yüz yüze eğitim için planlamalar yapmalı:
Aşılamaya hız kazandırılmalı, seyreltilmiş eğitim için seferber olunmalı, okullaşma, yeni dersli yapımına hız kazandırılmalı, yeterli öğretmen ve yardımcı hizmet elemanları alımı gerçekleştirilmeli; en önemlisi ise pandemi koşulları gözetilerek eğitime yeteri kadar ek bütçe sağlanmalıdır.
Güçlü bir toplum, güvenli bir geleceğe ancak eğitimle hazırlanılabilir.