Sen, Hem Sensin, Hem Herkessin
“Ben acıdan yaşayamadıkça, sen de yaşayamıyorsun. Çünkü bu böyle. Gerçek bu.”
Sepin İnceer/ Ağıtların Tanrısı
“Hiç durmadan çöp ve çamur boşalttığınız bir kuyudan nasıl umabilirsiniz temiz su çekmeyi? Her dakika karıştırdığınız havuzun sularının, temiz durgun olmasını nasıl beklersiniz?” der, Mihail Naimy.
Biz biliyoruz ki kötülüğün ruhu, dünyadan, yaşamdan ve iyilikten daha hızlı ilerliyor; bu ruh ki, bazen yüksek alkışlarla beslenilir. Kendimizce belirlediğimiz; “gelenek, yaptırım, günah-sevap, ahlak, varsayım, kural, örf, adet” insanı ve doğayı karanlığın kuyularında boğazlamıyor mu? Oysa İyi olmak riskli ve dolambaçlıdır; emek, zaman, özveri, sabır, merhamet, derinlik gerektirir.
Evrende hiçbir şey birbirinden bağımsız var olamıyor. Kendimizi kâinatın uyumundan uzak tutamayız. Kendimizi, doğanın ve diyalektiğin rüzgârına, güneşine, suyuna, iklimine, toprağa, ormana ve gökyüzüne uyumlu hale getirdiğimizde, kendimize en büyük iyiliği yapmış olacağız; egemenci anlayışımızdan sıyrılmanın sırrına buralarda aramalıyız. İnsan ruhuna, uysal olmayı, doğa gibi özgür olmayı, ağaç gibi sabırlı olmayı, sular gibi paylaşmayı ve mevsim gibi yetinmeyi sunmalıyız.
Nicos Kazacakis, ZORBA kitabında bize yaşamın birçok felsefik, mitolojik, sosyolojik, tarihsel deneyimlerini sunarken; hümanizmi, evrenselliği, yaşamı, sevmeyi, güzelliklere boyun eğmeyi ve başkalarını değil, kendi yetmezliklerimizi yenilgiye uğratmayı öğütler. Doğanın ezgilerine ve neşesine teslim olma erdeminden bahseder. Hayatın bizlere rağmen akışından, duruşundan ödün vermeyeceğini hissettirir. Ölümsüzleşmeyi, hayatı doğru, geçekçi, özgür yaşanması ile özdeşleştirir.
Doğayla, iyilerle, acılarla, tarihle, geçmişle, gelecekle konuşmalıyız. Yazar Sepin İNCEER’in hoşgörüsüne sığınarak; “Ağıtların Tanrısı” kitabındaki bir alıntıya yer vermek iyi gelecek: “Nasıl dedem, babam bir şeylere bakıp konuşmadıysa benim de şu an bakıp da konuşmadıklarım var. Şu an ben neyi kaçırıyorum? Olanlar bitenler oluyor ve ben ‘mal’ gibi gözümü kaçırıyorum.”
Yazarın serzeniş ve eleştirileri insan eliyle ayartılan kayıplaradır; gerçekten saklanmamıza, benciliğe ve sessizliğe isyanıdır, bence.
Hayat sadece okulumuz, evimiz, işimiz, çocuklarımız, paramız, malımız, mülkümüz, ailemiz, soyumuz olamaz; bunun dışında kaçırdıklarımızdır. Hayat: Güzelliğe gönül eğmektir, iyiliği saygı ile kucaklamaktır, özgürlüğe, eşitliğe, paylaşıma ve dostluğa sınırları kaldırmaktır.
“Sen, hem sensin, hem herkessin.
Bunda beraberiz.
Gözlerime bakmasan da bunda beraberiz.
İstemesen de, sen benim, ben senin içindeyim.” (Sepin İnceer)
Konuşmaktır yaşam; yüzüne, gözüne, yüreğine, sevgisine, umutlarına ve acısına ses vermektir yaşam.
Yararlanılan Kaynaklar;
Zorba(Nicos Kazancakis)
Ağıtların Tanrısı (Sepin İNCEER)
Mirdad’ın Kitabı(M.Naimy)