Okullar kaderine mi bırakılıyor?
Bir ülkenin eğitim harcamalarına ayırdığı bütçe eğitime verdiği önemi göstermektedir. Gelişmiş ülkelere baktığımızda gelişmiş ülkeler bütçelerinin % 5’ten fazlasını eğitim harcamalarına ayırırken gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerde bu oran % 2’nin altına inmektedir.
2007 bütçesinde Milli Eğitim Bakanlığının konsolide bütçe payı13,6, GSMH’daki payı 4,45 olurken 2021 bütçesine bakıldığında ‘’2021 itibarıyla MEB bütçesinin merkezi yönetim bütçesine oranı yüzde 10,9, gayri safi yurtiçi hasılaya oranı ise yüzde 2,6 olarak kaydedildi.’’ Bütçe rakamları her yıl katlanarak artar gibi görünse de genel bütçeden ayrılan pay ve yatırıma ayrılan pay azalmaktadır.
Covid-19 salgını nedeniyle eğitim bütçesine ayrılan payda ihtiyaca yönelik pay ayrılmaması nedeniyle eğitime uzak kalınmaktadır. Salgın sürecinde alınan tedbirler söylemde veya kağıt üzerinde kalmaktadır.
Okullarda sağlıklı koşullarda eğitim yapılması için alınması gereken tedbirlerin çok uzağında kalınmıştır. Kalabalık sınıflara çözüm bulunamadığı gibi her geçen gün sınıf mevcutlarının daha da arttığı görülmektedir. Yardımcı hizmetler kadrosuna yeterli atama yapılmadığı gibi, İŞKUR’dan gelen personeller ihtiyacın çok uzağında kalmıştır. Mevcut şartlarda bile 100 binin üzerindeki öğretmen açığı ücretli öğretmen kadrosu ile kapatılmaya çalışılmaktadır. Şartları uygun ilköğretimin birinci kademesinde ikili eğitime geçilerek çözülebilecek bazı sorunlar Öğretmen açığı kapatılamadığı için ikili eğitime geçilememiş, yeterli sayıda yeni bina ve derslik yapılamamıştır. Kalabalık sınıflarda eğitime devam ederek adeta salgının yayılmasını teşvik etmiştir.
Milli Eğitim Bakanlığı bütçesini yetersiz olması nedeniyle harcamaların büyük çoğunluğu personel harcamaları olarak görülmektedir. Bakanlık özel okulları teşvik yoluyla kendi yükünü biraz olsun azaltmaya çalışsa da salgın koşullarında kamusal eğitimin ne kadar gerekli ve önemli olduğu açık şekilde gözler önüne serilmiştir.
Yeri geldiğinde ''Eğitimde feda edilecek tek bir fert bile yoktur'' denilirken bugün okullarımızda geleceğimiz olan çocuklarımızı salgın ortamında, hijyenden yoksun kalabalık sınıflarda eğitim öğretim görmek zorunda bırakmışlar, maddi olanaktan ve kaynaktan yoksun okullarda ne halin varsa gör diyerek adeta okulları kendi kaderlerine bırakmışlardır. Yükseköğretime giden gençlerimiz barınma sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.
Gerçekten eğitime önem veriyorsak ve gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak; eğitime gelişmiş ülkelerden daha fazla bütçe ayırmak zorundayız. Aksi halde eğitimde çok ferdi feda edip geri kalmış ülkeler ligine doğru hızla ilerleyeceğiz.