Yargı ve siyaset (3)
Anayasanın 11.maddesi aynen şöyledir: "Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kurallarıdır. Kanunlar Anayasaya aykırı olamaz." 153.maddesinin son fıkrası, "Anayasa Mahkemesi kararları Resmi Gazetede hemen yayımlanır ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar."
Anayasanın 138.maddesi aynen şöyledir: "Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez."
Anayasanın 90.maddesi aynen şöyledir: "Usulüne göre konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır."
Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlara Yasama, Yürütme ve Yargı organları uymakla yükümlü olduğu halde, Anayasa Mahkemesi kararlarını bazı mahkemelerin uymadığını görmekteyiz. Yargının Anayasa Mahkemesi kararlarını uymaması, Anayasa'yı ihlal suçunu oluşturur.
Bu anlayış Hukuk Devleti ilkesiyle bağdaşmaz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının uygulanması Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca, Uluslararası antlaşmaların gereğidir. Ülkemiz Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına uymayı kabul ve taahhüt etmiştir.
Zaman zaman ülkemizde bazı mahkemelerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği kararlara uymadığını görmekteyiz. Oysa Anayasamızın 90.maddesindeki düzenlemeye göre, “Uluslararası sözleşmeler iç hukukla çatıştığında, Uluslararası sözleşmeler öne geçer” demektedir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 41 ve 46.maddeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarının bağlayıcı olduğunu kabul etmiştir.
Ülkemizin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymaması, uluslararası antlaşmalarına bağlı olmaması sonucunu doğurur ve Avrupa Konseyi tarafından bir takım yaptırımların uygulanmasına neden olur. Ve, hukuk Devleti, hukukun üstünlüğü, demokrasimiz tartışılır hale gelir. Ülkemiz uluslararası camiada da itibar kaybeder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni, Kopenhag Kriterleri’ni ve buna benzer bir çok uluslararası sözleşmeyi kabul etmiştir.
Bu sözleşmelerin esas amacı, Hukuk Devleti, Hukukun Üstünlüğü, Adil Yargılanma, İnsan Hakları ve demokrasidir. Bu değerler insanlar içindir. Devletin amacı, ülkesinin sosyal ve ekonomik alanda kalkınmasını sağlamak, ülkesinde yaşayan insanların barış içinde yaşamasını, insanların huzurunu ve refahını artırmaktadır. Devlet insanlar için vardır. Bu anlamda insanı özne olmaktan çıkardığınızda devlet olmanın anlamı da kalmaz. Yukarıda belirttiğimiz değerler Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmıştır. Bu değerler evrensel değerlerdir. Uluslararası sözleşmeleri kabul eden her devlet bunlara uymak zorundadır. Uluslararası kuruluşlar bu değerlere uyulmadığında haklı olarak tepki gösterdiklerinde, bu benim iç işimdir egemenliğime kimse bana karışamaz deme hakkında olmaz. Zira Uluslararası sözleşmelerle bu değerleri kabul ettiğine göre uymakla yükümlüsün! Sürecek