Aramızdaki yaratıklar!
Bu şehirde ne kadar çok insan kılığında yaratık var farkında mısınız?
Yoğun kar yağışı nedeniyle yayaların her yerde kaldırımdan yürümesi mümkün değil. Çünkü kaldırımlar karla doldu ve birçok yeri de buz olduğu için kayıyoruz.
O yüzden biz yaya yürümek zorunda olanlar, mecburen kendimizi arabaların geçtiği yolların kenarına atıyoruz. Arabalar gelirken iyice kenara çekilip, arabalar geçtikten sonra aynı yoldan yürümeye devam.
Bazı sürücüler, gayet nazik şekilde yayaya yaklaştığında yavaşlıyor, yanınızdan üzerinize kar ve su sıçratmadan geçiyor. Ancak öyle insan kılıklı yaratıklar var ki, yolun kenarında zar zor yürümeye çalışan yayaya olabildiğince yakından geçiyor, halbuki aracın sol tarafında yarım metreden fazla boşluk var. Kasıtlı olarak yapıyor. Kendi aracın içinde ya, yaya yürüyen hele de kadınsa sıkıştırmaktan zevk alıyor.
Bazıları da yer vıcık vıcık çamur ya, yanınızda gaza basıp geçiyor. Üzeriniz çamura beleniyor.
Ne diyeceksiniz, adam cahil, görgüsüz, kendisine saygısı olmayan iki ayaklı bir yaratık. Ne aileden terbiye ve görgü öğrenmiş, ne eğitim almış. Hayatında kendini tatmin edebildiği tek yer dört tekerli bir metal parçası ile bir direksiyon.
Gırtlağına kadar aşağılık ve bayağılığa gömülmüş haldeyken, bindiği araç, toplumdan intikam alma silahına dönüşüveriyor bir anda.
Özellikle yaya kadınları bu kez aracıyla taciz ediyor.
Bazen yürürken, yolun karşısına geçmeye çalışan kedi ve köpeklere rastlıyorum. O kadar dikkatli ve itinalılar ki, hayranlıkla izliyorum. Aracın yaklaştığını görünce geriye doğru iyicene çekiliyor, araç geçtikten sonra karşıya geçiyor.
Ve biz onlara hayvan diyoruz.
Ben, yukarıda anlattığım tiplere kesinlikle hayvan gibi duyarlı ve asil yaratıkların sıfatını yakıştırmam.
Onlar farklı bir tür, topluma çok zararı olan, aramızda dolaşan hasta ruhlu yaratıklar olarak görüyorum onları.
Tanrı hepimizi bu yaratıklardan korusun!